Görev süresinin dolması, ekonomik kriz ve bölgesel sorunlar nedeniyle gündemi yoğun olan Barzani'nin Türkiye ziyaretinde konuşulacaklar merak konusu. Diğer yandan Türkiye, IŞİD kontrolündeki Musul’a yakın Başika bölgesinde bulunan Zelikan Kampı’na asker gönderdi. Gerekçesiyse, oradaki Iraklı güçleri eğiten Türk askeri danışmanlarını korumak. Irak Başbakanı Haydar İbadi’den Türkiye’ye sert bir tepki geldi. Diğer yandan eski Musul Valisi Etil El Nuceyfi ise bu durumdan Irak Başbakanı ve Meclis Başkanı’nın haberdar olduğunu öne sürdü. Ortada siyaseten tuhaf bir durum olduğu kesin. Kuzeyde Bölgesel Kürt Yönetimi, ülkenin neredeyse üçte biri IŞİD’in elinde, İran destekli Bağdat Yönetimi ülkeye ne kadar hâkim? Irak diye yekpare bir yönetimden söz etmek mümkün mü?
Irak’ı yıllardır takip eden Ortadoğu uzmanı Doç. Dr. Serhat Erkmen Al Jazeera’ye Irak’ı ve Türkiye-Irak ilişkisini anlattı.
Mesut Barzani Türkiye’ye geliyor. Neden? Çantasında neler var?
Barzani'nin ziyareti üç boyutlu düşünülmeli. Birinci boyutu, özel olarak KDP genel olarak da Iraklı Kürtler ile Türkiye arasındaki ilişkilerin stratejik olduğu imajını yansıtmak. Türkiye, Ortadoğu'daki tüm komşularıyla açıktan ya da sessizce krizler yaşıyor. Bunun tek istisnası Iraklı Kürtler. Aslında orada da tüm Iraklı Kürtler ile iyi ilişkisi olduğundan söz etmek yerine KDP ile stratejik ilişkilerden söz etmek daha doğru. Mesut Barzani'nin görev süresinin dolması nedeniyle Kürtler içinde de ciddi tartışmalar var. Ancak yeni başkan seçilinceye kadar görevinin başında olduğu kesin. Yani bu ziyaretin birinci amacı, her iki tarafın da Suriye, Irak, IŞİD’le mücadele ve ekonomik ilişkiler bağlamında birbirine verdikleri önemi göstermek. İkinci amacı ise, Irak ve Türkiye'deki Kürtler ile ilişkili. Türkiye ve KDP, PKK'nın bölgesel ve yerel girişimlerine karşı ortak pozisyona sahip.
Nedir bu ortak pozisyon?
Ortak bir tehdit algıları var. Türkiye, PKK'ya karşı ülke içinde yoğun operasyonlar yürütürken, sınırın Suriye tarafında KCK çatısı altındaki PYD’nin güçlenmesini büyük bir tehdit olarak algılıyor. Bu artık bir sır değil ve en üst perdeden defalarca gündeme getirildi. KDP ise hem kendi 'doğal etki alanı' olarak gördüğü Suriye'de PYD tarafından fiziki ve politik olarak dışlanması hem de Sincar olaylarından sonra kendi 'arka bahçesi'nde PKK'nın yeni bir alan açmasını büyük tehdit olarak görüyor. Hatta PKK'nın Irak'taki uzantısı zayıf olsa bile KYB ve Gorran’la politik alanda yaptığı işbirliği, tüm Kürtlerin liderliği iddiasındaki Mesut Barzani'yi zor durumda bırakıyor. Üçüncü boyut ise kesinlikle ekonomik. Bu alanda ciddi bir karşılıklı ihtiyaç söz konusu. Türkiye, Rusya ile yaşadığı krizden sonra bir kez daha enerji bağımlılığını aşması gerektiğini gördü. Bu nedenle 2012'den itibaren aşamalı ancak derinden gelişen KBY (Kürt Bölgesel Yönetimi) ile petrol ilişkilerini bir an önce derinleştirmesi gerektiğini düşünüyor. Bu konu Türkiye için Irak hükümetiyle yeni bir kriz anlamına gelse dahi enerji sorunu kritik aşamayı geçmeden son derece somut ve stratejik adımlar atmaya çalışıyor.
“Barzani’nin ziyaretinin birinci amacı, her iki tarafın da Suriye, Irak, IŞİD’le mücadele ve ekonomik ilişkiler bağlamında birbirine verdikleri önemi göstermek.”
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde de ekonomik durum kötü…
Evet, ciddi bir ekonomik darboğazdalar. Sadece üç yıl önce ‘yeni Dubai’ olarak lanse edilirken, son bir yıldır maaşlar doğru dürüst ödenemiyor. Bölge ekonomik nedenlerle patlama noktasına geldi. Nakit akışının yanı sıra halka yakın geleceğe dair güven verecek ekonomik adımların atılması lazım.
Türkiye ile Irak arasında Zelikan Kampı’na Türkiye’nin gönderdiği askerler konusundaki bir gerginlik var. Sizce Türkiye’nin amacı neydi?
Türkiye'nin amacını dört kategoride toplayabiliriz. Birincisi, IŞİD’le mücadele çerçevesinde Musul civarında pozisyon almak. Gönderilen askeri birliğin miktar ve niteliği sahadaki güç dengesini değiştirecek ölçüde değil. Zaten hiçbir ülke bu birliklerin sahaya çatışmak üzere gittiğini ileri sürmüyor. Belirtilen hedef IŞİD'e karşı mücadele edecek güçleri eğitmek. Bu hedefin ne kadar sonuç vereceği tartışmalı olsa da arkasında özel bir gündem aranmaması gerektiğini düşünüyorum. Yani Türkiye gerçekten Musul'da 2003'ten sonra iyi ilişkiler geliştirdiği kişilerin yanında olmak istiyor ve bunu yapmak için daha iyi bir aracı yok. İkincisi, Musul'un günün birinde IŞİD'den alınması durumunda bunu kimin nasıl yapacağı çok önemli. Hatırlarsanız IŞİD Musul'u kontrol ettiğinde, Türkiye bunun Irak hükümetinin baskıcı ve mezhepçi politikalarının bir sonucu olduğunu açıkça ya da ima ederek dile getirmişti. Türkiye'nin bu konudaki algısının değiştiğini sanmıyorum. Yani, IŞİD'i bölgeden çıkaracak unsurların şehirde 'mezhepçi bir gündemle' yeni krizler yaratacağı endişesini güçlü bir biçimde taşıyor. Yani, Musul'un sadece kurtarılması değil kimin tarafından kurtarıldığı da önemli Türkiye için. İşte bu durum da merkezi hükümette Türkiye'ye karşı tepkiyi büyütüyor.
Türkiye Irak’tan böyle bir tepki bekliyor muydu?
Üçüncü konu da bu zaten. Türkiye bu kadar büyük bir tepkiyle karşılaşacağını düşünmüyordu. Iraklı makamlarla koordine edilen ve aylardır işleyen bir mekanizma olduğunu düşünerek, pozisyonu sağlamlaştırmanın kısa ve orta vadede elini güçlendireceğini düşündü. Fakat önemli bir şeyi unuttu; Bağdat eski Bağdat değil ve her ne kadar Türkiye aksini resmetmeye çalışsa da Araplar ve hatta Kürtler arasında Türkiye 5 yıl önceki kadar popüler değil. Son olarak bu hamle bir anlamda Ankara-KDP-Nuceyfi ortak hamlesiydi. Musul'da 2012'den itibaren görülen bu işbirliği, IŞİD'in kontrolünden sonra sona ermedi. IŞİD bir gün Musul'dan çıkarılırsa, şehirden güç koşullar altında çıkan valinin Türkiye'nin ve Kürtlerin desteğiyle şehri geri alan birliklerin başında olması sadece sembolik bir anlam taşımıyor. Bu ittifak, Musul şehrinin nasıl yönetilebileceğine ilişkin güçlü ipuçları taşıyor. IŞİD işgali öncesinde KBY ile iyi ilişkileri olan ve Türkiye'ye de her açıdan yakın Musul merkezli bir Sünni bölgesi kurulması fikrinin gündeme getirilmeye çalışılması akıldan çıkarılmamalı.
“Bağdat eski Bağdat değil ve her ne kadar Türkiye aksini resmetmeye çalışsa da Araplar ve hatta Kürtler arasında Türkiye 5 yıl önceki kadar popüler değil.”
Sputnik, NTV, Al Jazeera ve ajanslar