Barselona'da Bir Deha! Katalan Mimar Antoni Gaudi'nin Hayat Hikayesi ve Eserleri

Zarif dekoratif süslemelerinin öne çıktığı Art Nouveau akımının İspanyol öncüsü Katalan mimar Antoni Gaudí, 1852 yılında Katalonya'nın Reus şehrinde dünyaya geldi. Demirci bir anne ve babanın beşinci ve son çocuğu olarak geldiği dünyada çocukluğundan beri peşini bırakmayan romatizması onu küçük yaşlarında yaşıtlarından ayırıp doğayla iç içe büyütecekti.

Kaynak: TheArtStory

Yürümekte zorlanması, dışarı çıkamaması nedeniyle gelişimi de doğayla iç içe oldu. İleriki yıllarda hayatına dokunacak olan gözlem ve analiz yetenekleri de tam bu sırada içinde filizleniyordu. 17 yaşında başladığı ve bütün hayatını şekillendirecek olan mimarlık eğitimi, çeşitli nedenlerle sekiz yıl sürdü.

Her ne kadar çalışkan bir öğrenci olamasa da çizimdeki yeteneği onu her zaman göz önünde tuttu. Ancak askerlik, eğitiminin de yarıda kalması anlamına geliyordu. 1875'te başlayarak dört yıllık zorunlu askerlik hizmetini tamamladı, ancak sağlık durumunun kötü olması, zamanının çoğunu hastalık izninde geçirmesi anlamına geliyordu, bu da onun önce Llotja Okulu'na ve ardından mezun olduğu Barselona Yüksek Mimarlık Okulu'na kaydolmasını sağladı.

Okul yıllarında harçlığını çıkartmak için Joan Martorell, Josep Fontserè gibi Barselona'nın en ünlü mimarlarından bazılarının ressamlığını yaptı. Adından ilk olarak ise 1883-1888 tarihleri arasında yaptığı ve şimdilerde müze olarak kullanılan Casa Vicens adlı yazlık evle söz ettirdi. Gaudi tarafından tasarlanan ilk ev olan bu yapıt, Art Nouveau'nun ilk binalarından biri olarak kabul ediliyor.

Eğitimini tamamladığı 1870'lerin Barselonası artık iyiden iyiye sanatın merkezi olmuştu. Tekstil endüstrisinin gelişimiyle birlikte orta sınıfın güçlendiği; gösterişin, şehirleşmesinin ve ihtişamın arttığı dönemde Gaudi'nin süslemeyi merkezine aldığı mimarlık yeteneğiyle sivrilmesi de zor olmadı.

Hem annesini hem ağabeyini kaybettiği ağır yılların ardından 1878’te mezun oldu. Aslında mezun olmadan önce dahi Gaudi, kendi müşterilerini toplamaya başlamıştı. Aynı yıl Paris’teki Dünya Fuarı’nda eldiven üreticisi Camella için vitrin hazırladı ve bu, hayatını değiştirecek olan insanla, tekstil üreticisi Eusebi Güell ile tanışmasına vesile oldu.

Katolik inanışına bağlılığı Eusebi Güell ile ortaklığının kurulmasına yardımcı oluyor, aralarındaki yakınlığı arttırıyordu. Bu anlaşma Güell adı taşıyan Pavilyon, Saray, Mahzen, Colonia Türbesi ve Parkı gibi çok güçlü eserleri inşa etmesine olanak sağladı.

Bunların arasında dikkati en çok çeken eser elbette Park Güell oldu. Yapımı 14 yıl süren ve aslında yarım bırakılan Barselona'nın en önemli turistik yerlerinden Park Güell, başta bahçe-şehir olarak tasarlansa da sonrasında şehir parkına dönüştü.

Görenlerin büyüleyici bir tuhaflık olarak nitelendirdiği park, her köşesinde Gaudi mimarisinin olağan dışı izlerini taşıyor. 1984 yılında UNESCO Kültür Mirasları arasında yer alan parka giriş ücretsiz olsa da içerisindeki Gaudi Evi'ni görmek için 6-7 euro tutarındaki bileti satın almak gerekiyor.

1878'de Mataró İşçi Kooperatifi binası için komisyon aracılığıyla bulunan Gaudi, orada öğretmen olan Josefa Moreu'ya aşık oldu. Ancak karşılık bulamadığı aşkı, Gaudi'nin artık aşktan sevgiden kopup tamamıyla işine ve kariyerine odaklanmasına neden olacaktı. Bu reddediliş aynı zamanda Katolik inancına da bağlanmasına neden oldu.

Gaudí'yi sert, soğuk ve asosyal olarak tasvir edenlerin aksine Güell onu konuşması hoş, kibar ve sadık olarak tanımlıyordu. Seneler Gaudi-Güell ortaklığıyla geçerken 1908'de isimleri sır olarak saklanan iki Amerikalı girişimci Gaudi'den New York için Empire State Binası'ndan da uzun bir merkez kule ile ayırt edilebilecek ihtişamda gökdelenin bulunduğu bir hotel inşa etmelerini istedi.

Eserlerinde Katalan motiflerini sıklıkla kullansa da işin siyasi faaliyetlerine dahil olmamaya çalışan Gaudi, 1920'de Barselona'daki bir isyanda polis tarafından darp edildi. Takvimler Eylül 1924'ü gösterdiğinde ise Katalonya Ulusal Günü'nde diktatör Primo de Rivera'nın Katalan dilini yasaklanmasına karşı gerçekleştirilen protestoda polis tarafından dövüldü ve tutuklandı. Hapiste kaldığı kısa bir sürenin ardından 50 peseta kefaletle serbest bırakıldı.

Aşkının reddedildiği yıllardan sonra dini inancı, Gaudi'nin mimarlık dışındaki tek ilgi alanına dönüştü. 1926'da işten çıkıp kilisedeki günlük duası ve günah çıkarma ayinine giderken kendisine çarpan tramvay önce bilinç kaybı, ardından ölümüne neden oldu.

Eski püskü kıyafetleri ve kimliğinin olmaması, onu bir dilenciden farksız gösterirken tıbbi tedavisinin bir gün ertelenmesine yol açtı. Sonrasında papaz tarafından teşhis edilse de kötüye giden durumu ölümüne yol açtı ve Gaudi çok büyük bir kalabalığın katıldığı bir cenaze töreniyle Sagrada Familia mezarına gömüldü.

Şöhreti yaşamı boyunca uluslararası arenada büyüse de Gaudi'nin mirası ölümünden sonra azalmaya başlandı. Barselona şehri için tarihe kara bir leke olarak geçen İspanya İç Savaşı (1936-39) sırasında Sagrada Familia'daki atölyesi kundaklandı ve mimarın çoğu çizim ve modelleri kayboldu.

Gaudi'nin bir tasarımcı olarak dünya çapındaki ünü güvence altına alındı ve Barselona'daki yedi binası UNESCO tarafından Dünya Mirası Alanları olarak listelendi. Gaudi'nin 43 yılını harcadığı Sagrada Familia kilisesinin ölümünün yüzüncü yılında yani 2026'da tamamlanması planlanıyor. Böylelikle Barselona'nın dehası, hak ettiği efsaneliğine kavuşmuş olacak.

Ve dâhiden geriye kalan eserler...

Sagrada Familia, 1882

Casa Vicens, 1883

El Capricho, 1883

Finca Güell, 1884

Palau Güell, 1886

Casa Calvet, 1898

Park Güell, 1900

Cripta de la Colonia Güell, 1909

Sürrealist Mimarinin Çılgın Ustası Gaudi'nin Bizi Başka Dünyalara Götüren Eserleri
Bitmeyen Kilisenin Hikayesi: La Sagrada Familia!
İlk Kez Gidecekler İçin 13 Adımda 'Barcelona 101'

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!