Dinlemek ve duymak arasında fark vardır. Bir insanın sizi gerçekten dinlediğini hissetmek tatmin edici bir duygudur. Peki ya derdini anlatan ama bizim sadece duyduğumuz insanlar?
Dinlemek ve duymak arasında fark vardır. Bir insanın sizi gerçekten dinlediğini hissetmek tatmin edici bir duygudur. Peki ya derdini anlatan ama bizim sadece duyduğumuz insanlar?
İnsan zekasını ölçmek için tek bir ölçü birimi yok. Farklı parametreleri dahil ederek bir şekilde ifade edilmeye çalışılsa da, her insanda görülen farklılıklardan dolayı zeka seviyesinin ölçümünde sapmalar olabiliyor.
Bu sebeple konuşma hızını tek ölçüt olarak ele alarak bu durumun insan zekası üzerinde etkisini kanıtlamak zor. Lakin farklı örneklerle karşılaştırarak ve hızlı konuşmanın yanında beynimizin geri dönüşlerine kulak verdiğimizde sonuçlar oldukça şaşırtıcı.
İyi yönetilen bir konuşma bozukluğu, beyninizin bu hıza geri dönüşler yapması beraberinde üstünlük belirtilerini kanıtlıyor. Kısacası bu duruma bozukluk demek yanlış bir kullanım diyebiliriz.
Endişeye mahal yok, ERS kendi içinde bir bozukluk değil.
Ancak, hızlı konuşmayı içeren dağınıklık olarak adlandırılan bir konuşma bozukluğu var. Hızlı konuşmaya ek olarak, cümle dolgusuyla doldururlar (örneğin, um, gibi), ait olmadıkları duraklamaları eklerler ve anormal tonlama kullanırlar.
İnsanlarla iletişim kurarken kullandığımız dilin düzenli olması durumunda, hızının bir bozukluk belirtisi olmadığı sonucunu çıkarabiliriz.
Normal konuşanlar, hızlı konuşanlar, dağınık konuşanlar ve kontrol grubu üyeleri.
Tüm çalışma katılımcıları fonetik olarak dengeli, aynı zamanda düzensiz kelime dizgisini okumak zorundaydılar; aynı zamanda, ilk önce rahat bir tempoda ve daha sonra dudaklarının hareket edebilecekleri kadar hızlı bir şekilde, ikinci nesil kafiye şiirleri okudular.
Hızlı konuşanlar, hızlı okuma görevi sırasında diğer katılımcılara göre biraz avantajlı göründüler, ancak farklılıklar hafifti.
Araştırmacılara göre, sonuçlar konuşma oranı farklılıkları için fizyolojik olmayan bir temel olduğunu ileri sürüyor. Ayrıca dilin işleme merkezi olan beyninin farklı bölgelerinde grafik dışı etkinlikler ortaya çıkıyor.
Peki hızlı konuşan insanlarla iletişim haline geçtiğimizde onları anlamakta zorluk çektiğimiz için bu durumu bir bozukluk olarak görüyor olabilir miyiz?
Belki hızlı konuşmasına rağmen dinleyiciler için sindirme süresini de doğru ayarlayan bir bireye zeki diyebiliriz. Fakat toplumsal sınırlandırma denilen bir gerçek bu noktada devreye giriyor ve bireyin bu yeteneği doğru yönetmesinden çok, bir bozukluk olarak gördüğü bir düzen içerisinde ''Sosyal İletişim Bozukluğu'' tanısı ile yanlış yönlendiriyor.
Evrim sürecinde insanların doğal seçilimler yaptığını ve birbirlerine sağladıkları fayda ve zararla bu kararlar beraberinde soylarının devamını sağladıklarını biliyoruz.
Hızlı konuşan bir kadınla, tane tane konuşan bir erkeğin birlikteliklerinde kadın iletişim kurarken hızlı konuşarak erkeğin daha hızlı düşünmesine, düşüncelerini sindirme süresini de hızlandırmasıyla beyninde yeni bir hareketlenme ile daha çok gelişmesini sağlayabilir.
Böylece birbirlerine sağladıkları faydanın insan beynini daha da geliştirdiğini söyleyebilir miyiz?
Belki de söyleyebiliriz...
ilber ortaylı bildiğin geri zekalı o zaman
Yavaş konuşan insanlarla muhabbet etmekten nefret ediyorum. Ben hızlı konuştuğum için onun lafını bölüyormuşum gibi oluyor. O leb'i bile diyemeden ben leblebiyi anladığım için cevap verme isteği duyuyorum ama o hala le'yi söylemeye çalışıyor garibim.
Hızlı konuşmayı bilemem de hazır cevap olmak zekiliktir. Hazır cevaplılık, beynin hızlı kullanımı ve fikirlerin süratle işlenmesine bağlı olarak çabuk düşünerek, etkileyici, düşündürücü ya da şaşırtıcı cevap verebilme becerisidir.