‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzaladıkları için haklarında ülkenin dört bir yanında soruşturmalar başlatılan ‘Barış İçin Akademisyenler' bir animasyon hazırladı ve devlet-toplum ilişkisini, üniversitenin konumunu, akademisyenin görevini anlattı. Akademisyenlerin görevinin sadece eğitim vermek değil, yetkilileri uyarmak olduğunu vurgulayan video, “Akademi devleti eleştirir, bu ise suç değil görevdir” mesajıyla noktalanıyor.
tayyibi sevmem ama tamamen haklı bu aydınlar için (sözde aydınlar)
Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler.
Barış ve akademisyen demişken; birinci sınıfta bir İnkılap tarihi hocamız vardı. (İsmi lazım değil ama karısı yakın zamanda şu malum barış bildirisini sınav sorusu yaptı) 90dan yukarı not vermemesiyle bilinirdi. Neyse efenim bunun sınavında örgütsel bağları olan bir vatandaş benden kopya istedi; ben de vermedim. Sıfır aldı kendileri. Final sınavında arkamda; daha önce hiç gormedigim biri oturuyordu; alttan alıyordur dersi falan diye düşünürken imza föyüne yazdığı ismi görünce donup kaldım: vizede kopya isteyen vatandaşın adı yazıyordu! Vatandaşın sınavdan 100 alması gerekiyordu; 99 alsa kalacak. Başkasını soktuğu sınavdan kaç aldı dersiniz? Peki okul birincilerine bile 90 verirken, vizeden sıfır alan kişiye 100 veren hoca; sizce bu durumdan bihaber miydi? Özetle; bize kendinizi anlatmayın sevgili barış akademisyenleri; sıın ne olduğunuzu iyi biliriz...