Barış Erbil Yazio: Doc Watson

Bazı enstrümanlar müzisyenlerin, özellikle çağının ve zamanının ötesini görebilen, hatta notalara duygularını olduğu gibi aktaran ve yaşayan ezgiler oluşturan özel müzisyenlerin elinde yeniden anlam kazanırlar ve bu anlamla beraber büyürler, asla silinmezler hatta oluşan yapıtlar şu anda olduğu gibi ne zaman icra edilirse edilsin çağlar boyu konuşulur, dinlenir ve nesilden nesile bir miras gibi aktarılır. Her komün yapının; bunu adı bir millet olsun, aynı kültürü paylaşmış hangi topluluk olursa olsun içinde yaşayan halkının benimsediği ve yaşattığı müzik türleri ve yaşayış şekillerini yansıttıklarını ezgileri vardır.

Bu yazıda hem hayatı hem ortaya koyduğu yapıtları ve akustik gitarın bir eşlik enstrümanından çok daha farklı bir anlama sahip olmasına önderlik etmiş bir müzisyeni konuk edeceğiz: Arthel Lane Watson yani bluegrass, country ve folk müziği takip eden plak koleksiyonerlerinin illaki raflarda ismini gördüğü ve tanıdığı adıyla; Doc Watson.

Oldukça zengin bir müzik geleneğine sahip bir ailenin çocuğu olarak 1923 yılında dünyaya gözlerini açar Doc Watson. Fakat daha bu dünyada ilk yılını yeni doldurmuşken yakalandığı bir enfeksiyon sonucu görme yetisini kaybeder. Daha önce tarih sahnesinde defalarca kez şahit olduğumuz gibi dünyayı gözleriyle göremeyen Doc Watson, bu yaşadığı talihsiz olaydan sonra yaptığı müzikle hayat penceresini sonuna kadar hem kendisine hem de onu dinleyen bizlere açar. Annesinden ve radyodan ballad parçalar öğrenerek enstrüman becerisini akustik gitar, banjo ve mızıka üzerine geliştirir. 1950 yılında Western Swing Band isimli gruba katılır ve keman ağırlıklı besteler ve yorumlamalar yapan grupta hızlı keman partisyonlarını gitarıyla yorumlayarak profesyonel müzik hayatına başlar. Aslında 30’lu yaşlarına kadar hiçbir profesyonel kayıt yapmamış olsa da geleneksel ezgilere kattığı modern yorumlar ve onu özel kılan tarzıyla çok kısa zamanda büyük bir dinleyici kitlesi oluşturmaya başlamıştır bile. Hatta bu kitleye ulaşmasındaki büyük etkenlerden olan radyo programlarından birinde sunucu adı “Arthel” i telaffuzu zor bulduğu için ona daha kolay ve akılda kalıcı olan “Doc” demeyi uygun bulur ve isim olarak Doc Watson bugünkü haliyle o andan itibaren yayılmaya ve anılmaya başlar.

1960lı yılları gösterdiğinde takvimler artık solo performanslarıyla sahnelerde iyice kendini göstermeye başlamış, yaptığı ve yorumladığı müziği kalbiyle hisseden ve hissettiren bir müzisyen olarak yolculuğuna devam etti Doc Watson.

1973 senesinde aldığı ilk Grammy ödülü 2006 yılına kadar bu onura layık olacağı sekiz Grammy’nin ilki idi. Yaptığı müziğin kendi genlerinde yoğun bir şekilde belki de doğuştan harmanlanmış olması oğlu Merle Watson ile onun birçok performans ve kayıt ortaya çıkarmasına şüphesiz sebep oldu. Fakat 1985 yılında oldukça trajik bir şekilde evlerinin yakınlarında geçirdiği bir traktör kazasıyla hayata daha 36 yaşında oğlu Merle Watson’un gözlerini yumması Doc Watson için çok büyük bir yıkımı da beraberinde getirdi. Kazadan sadece 3 hafta önce Doc Watson ile Merle Watson arasında inançlar ile ilgili geçen bir konuşmada, Merle babasına içinde Tanrı’yı hissettiğini ve hayatının sonu geldiğinde bu son ile karşılaşmaktan çekinmediğini söylemişti. Bu konuşmadan kısa bir sonra kazanın yaşanmasının da yarattığı tahribat oldukça büyüktü. Fakat kısa bir süre sonra rüyasında Merle babasını ziyaret edecek; ona devam etmesi gerektiğini söyleyecekti. Bu olay Doc Watson’a çalışmalarına devam etmesi için büyük bir güç verdi ve Doc aldığı bu güçle üretmeye, yolunda ilerlemeye devam etti. Bu kayıptan 2 sene sonra Merle Watson anısına müzisyenlere yardım amacı güden Merlefest düzenlenmeye başlandı.

Country müziğin sihirbazı, “flat-picking” tarzını akustik gitarla birleştirip bu enstrümana solo bir anlam kazandıran Watson 2012 yılında 89 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Arkasında ise sayısız başarı, onun açtığı yeni sayfa ve bakış açısıyla yolundan giden müzisyenler ve günümüzde sakin ve özel ezgilerinde bizleri dinlendiren ve gözlerimizi kapattığımızda yansıtmak istediği bütün hislere ortak olabildiğimiz eserler bıraktı. Kalp gözü ile görmek ve bu kalbin attığı her anın yarattığı ritmi bir enstrümana aktarmak ancak böyle yapılabilirdi; belki de çağımızda yüzleştiğimiz tüketim toplumu gerçeği müziği de olması gerekenden çok daha yüzeysel bir şekilde tüketmemizi sağlıyor – Doc Watson’ın sihirli ellerinden ve kalp gözünden çıkan besteleri ve performansları ise bu duruma karşı biraz olsun bizlere farkındalık yaratan özümsemenin nasıl olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor.

Instagram

Popüler İçerikler

Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı