Merhabalar, nasılsınız? 😉 Son dönemlerde Barbie filmleri ve oyuncuları adeta gündemden düşmüyor, değil mi? Barbie, artık yalnızca çocukların değil, yetişkinlerin de hayatında önemli bir yer teşkil ediyor. Pembe renkli ne varsa, hemen aklımıza Barbie geliyor. Fakat, her zaman kusursuz görünen Barbie'nin, aslında bizler için bir tehdit oluşturabileceğini hiç düşündünüz mü? Barbie bebek sendromu üzerine birlikte bir göz atalım, ne dersiniz?
'Barbie Bebek Sendromu' ya da sıklıkla 'Barbie Sendromu' olarak adlandırılan durum, bireylerin Barbie bebeğin sahip olduğu fiziksel görünüm standartlarına ulaşma arzusunu ifade eder. Bu durum, gerçekleşmesi imkansız olan bu standartlara ulaşma hedefiyle belirginleşir ve bir çeşit vücut dismorfik bozukluk olarak kabul edilir. Bu sendrom, ideal güzellik anlayışının çarpıtılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve genellikle bireyin kendi beden algısının bozulmasına yol açar. Bu durum, kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürmesini zorlaştırabilir ve psikolojik sorunlara neden olabilir.
Eğer Barbie bir insan olsaydı, boyu 168 cm ve ağırlığı 45 kilo olacaktı. Ancak bu durumda vücut yağ oranı o kadar azalırdı ki, menstrüasyon döngüsü dururdu. Ayak numarası ise Amerika'da 3, Avrupa'da ise 34.5 olurdu.
Barbie'nin uzun bacakları, ona bir 'pinup' modelinin görünümünü kazandırmak için özellikle tasarlanmıştır.
Çocuk oyuncağı olmasına rağmen, Barbie'nin kum saati şeklindeki figürü, 'aşırı büyük' göğüsleri, 'uzun bacakları, dolgun dudakları ve mükemmel saçları' ile Barbie, 'biyolojik olarak gerçekleşmesi imkansız' bir görünüme sahiptir. Anatomik olarak da imkansız olan bir diğer özellik ise, Barbie'nin 'meme ucu ve üreme organlarının' olmamasıdır.
Barbie Bebek Sendromu, kadınların ideal vücut ve güzellik standartlarına ulaşma çabalarını tanımlayan bir durumdur. Bu durum, ince bel ve uzun bacaklar gibi belirgin özelliklerle kendini gösterir ve kadınların bedenleriyle yoğun bir şekilde ilgilenmelerine neden olur. Bu sendrom, günümüzde hala varlığını sürdürmekte ve sosyal medyanın da etkisiyle yaygınlaşmaktadır. Kadınların mükemmel görünme isteği, estetik operasyonlara yönlendirebilir, aşırı kozmetik kullanımına sebep olabilir ve güzellikleriyle aşırı derecede ilgilenmelerine neden olabilir. Bu durum, bir zamanlar genellikle gençler arasında görülürken, şimdi yetişkinler arasında da yaygın hale gelmiştir.
Uyuyan Güzel, “Barbie ve Sindirella” gibi masallar, bir kızın sevgi ve itibar kazanması için güzelleşmesi ve iyi giyinmesi gerektiğine dair mesajlar içeriyor. Bu mesajlarla büyüyen kız çocukları, özgüveni yanlış tanımlıyor ve zeka, cömertlik, tutku gibi değerlerin önemini gerektiği kadar algılayamıyor. Ayrıca çocukların, özgüven arayışını maddiyatta bulmaya çalışmasına yol açıyor.
Barbie'nin sadece kız çocuklarının ilgisini çektiği düşünülse de, Ken adlı yan ürünü erkek çocuklarına da hitap ediyor. Hatta bazı erkekler, Ken bebek gibi görünmek için estetik ameliyatlar bile geçiriyor. Bu durumun en çarpıcı örneği, 34 yaşındaki Amerikalı Justin Jedlica. Kendisini Ken bebek gibi göstermek için vücudunun hemen hemen her yerine implant yerleştiren Jedlica, sayısız ameliyat geçirmiş ve kör olma riskiyle bile karşı karşıya kalmış. Ancak tüm bu risklere rağmen, Instyle dergisine verdiği röportajda estetik operasyonlara devam edeceğini belirtiyor ve 'Bu konuda daha yapılacak çok şey var' diyor.
'Barbie Sendromu' adı verilen yeni bir akıl hastalığı, hem psikiyatri hem de plastik cerrahi alanlarında bilimsel tartışmalara konu olmuştur. Sosyal medyada aktif bir şekilde yer alan ve kendilerine 'Barbie Doll' adını veren bu bireyler, takipçi sayılarını artırmak ve hayatlarını daha çekici kılmak için güzellik ve bakım konularında paylaşımlar yapmaktadırlar. Bu sendrom, kişinin kendi beden algısını ve özgüvenini etkileyebilir ve ciddi psikolojik sorunlara yol açabilir.
37 yaşındaki Ukraynalı model Valeria Lukyanova, kendisine 'İnsan Barbie' lakabını kazandıran bir görünüme sahip. Barbie bebeğin eşsiz görüntüsünü yansıtmak için çeşitli estetik operasyonlar geçiren Lukyanova, bu etkiyi daha da artırmak adına göz makyajı ve kontakt lenslerle doğal yeşil, gri ve mavi gözlerini vurguluyor. Göğüslerine estetik müdahalede bulunan model, vücudunun kalan kısmının ise günlük spor salonu rutini ve özel diyet sayesinde doğal ve ince bir yapıya sahip olduğunu ifade ediyor.
Barbie bebek sendromu, özellikle genç kızların ergenlik dönemlerinde yaşadıkları bir durumdur. Bu sendromda, genç kızlar kendilerini Barbie bebekler gibi görmek isterler ve bu durum, güzellik algılarını etkileyebilir.
Bazı bireyler, Barbie bebeklere benzemek için estetik müdahaleler yaptırabilirler. Ancak bu durum, sonuç odaklı yaşamalarına ve yaşadıkları olumsuzlukları göz ardı etmelerine neden olabilir. Bu sendromun nedeni tam olarak bilinmese de, kişilerin beden algılarındaki sorunların bu duruma yol açabileceği düşünülmektedir. Bu sendromun sonuçları ise oldukça korkutucudur.
Bireyler, Barbie bebeklere benzemek için estetik müdahaleler geçirebilir ve bu durum, sağlıklarını riske atabilir. Ayrıca, arzu ettikleri görünüme kavuşamadıkları için çeşitli psikiyatrik hastalıklarla karşılaşabilirler.
Bu nedenle, ailelerin çocuklarının oyuncak seçiminde dikkatli olmaları ve onlara bu karakterlerin gerçek olmadığını anlatmaları gerekmektedir. Bu sendrom, tedavisi zor bir süreç olan ve ciddi problemlere yol açabilecek bir durumdur ve profesyonel bir ruh sağlığı ekibi tarafından takip ve tedavi edilmelidir.
Hastalık tabi kardeşim çocuklardan çok yetişkinler böyle görünmenin derdinde, bıçak altına yatmalar, türlü türlü estetikler,kilo vermeler.. Oyuncak bebeğe özenip onun gibi görünmek istemek sağlıklı insan davranışı değil elbette. Yalnız barbiden çok sosyal medyanın bunda etkisi çok daha fazla. Güzellik algısı hergun değişiyor, beden olumlama adı altında şoplu fotoğraflar paylaşılıyor gençler ve yetişkinler bundan fazlasıyla etkileniyor.
Vay sendrom he ? deme yahu anasını satayim saç rengini sarı yapınca ne oluyor sarışın sendromu mu ? Estetik yaptırınca estetik sendromu mu oluyor ? Sağlığına bi zarar vermediği sürece kendisini nasıl mutlu hissediyorsa abartmadığı sürece (ameliyat,kontrolsüz aç kalmak vs.) gibi bi hastalık değildir.Bi tarafımızdan sendromlar üretip gruplaştırmamak lazım insanları…
ben barbinin ruh güzelliğine bakıyorum