Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde sürdüğü Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde son 44 yılın en kurak kış mevsimi yaşanıyor. Ocak ayının sonuna gelinmesine rağmen yağışın düşmediği bölgede kuraklık nedeniyle göllerdeki sular çekildi.
Halk arasında 'zemheri' olarak bilinen kışın en soğuk döneminde bölgedeki güller yeniden çiçek açarken, birçok doğal ve baraj göllerinde önemli miktarda su çekilmeleri görüldü.
Doğan Haber Ajansı'ndan Eyyüp Burun'un haberine göre,Kilis'in su ihtiyacını karşılayan ve 2012 yılındaki yağışlar nedeniyle taşan Sece Barajı, bu yıl sadece yüzde 10'luk bir doluluk oranına sahip. Su çekilince barajın tamamlanması ile beraber su altında kalan eski Kilis-Gaziantep karayolu da ortaya çıktı ve bölgedeki çiftçiler tarafından kullanılmaya başlandı. Eskiden balık avlanan ve kenarında piknik yapılan gölün içinden araçla ve yaya olarak geçilebiliyor.
Gaziantep Ziraat Odası Başkanı Kenan Seçkin, kuraklık nedeniyle bölgeyi çok zor günlerin beklediğini söyleyerek küresel ısınmaya bağlı olarak iklim değişikliği görüldüğünü, kuraklık nedeniyle çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çölleşmenin beklendiğini söyleyen Seçkin, 'Gerçekten bizi zor günler bekliyor. Zaten bilim adamlarımızın açıkladığı son 50 yıl içerisinde Gaziantep'i de içine alan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çölleşme olması bekleniyor. Bu çölleşmeyi nasıl engelleriz diye Gaziantep'te belediyelerimiz ve vatandaşlarımızın orman ağacı dikme seferberliği var, fakat bu çözüm değil. Çiftçilerimizi çok zor günler bekliyor. 2004 yılından 2017 yılının sonuna kadar arada geçen 13 yılda biz Gaziantep'te 5 tane büyük kuraklık yaşadık' dedi.
Tek yıllık bitkilerin tamamen yok olduğunu, Antep fıstığı ve zeytinin ise çok fazla rekolte kaybına uğradığını söyleyen Seçkin, şöyle devam etti:
''Tek yıllık bitkiler tamamen yok oldu, çok yıllık bitkiler bölgemizin ana geçim kaynağı olan Antep fıstığı ve zeytin ise meyve yönünden rekolte kaybına çok fazla uğradı. Ağaçlar yaşaması için topraktan suya besine ve aldığı besinle de meyve verir. Toprakta su olmayınca kendi besinlerini yapmakta zorlanan ağaçlarda rekolte kaybı çok fazla oldu hatta Antep fıstığında ve zeytinde her yıl giderek düşen bir rekolte kaybımız var. Bunları sebebi son yıllarda yağışların az olmasının etkileridir. Bu yıl kuraklığın yaşanması kaçınılmaz gibi gözüküyor. Vatandaş da artık kuraklıktan bıkmış bir durumda. Biz yer altından su bulup ağaçlarımızı sulayabilmek için köstebek gibi yer altını kazıyoruz.'
Fıstık ağaçlarının her yıl yaşanan kuraklıktan daha çok etkilendiğini ve fıstık rekoltesi miktarının düştüğünü ifade eden Seçkin, ''Tarımdaki sulama mutlak suretle enerji maliyetlerini düşürecek tedbirler almak lazım. Şuanda su çok pahalı ve enerji maliyetleri çok yüksek. Ağaçlar sulanmadığı zaman zeytinde çiçek gözleri Antep fıstığında karagöz dediğimiz meyve gözlerinde dökülmeler olur. 150-200 yıllık ağaçlar kurumaya yüz tutmuş bir durumda. Direk bu yıl çok büyük bir rekolte düşüşü bekliyoruz diyemeyiz. Fakat bunu uzun yıllara yaydığımız zaman Antep fıstığı ağaçlarının kesilip odun olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz' dedi.
Bölgede çiftçilik yapan İbrahim Halil Kılçık son yılların en büyük kuraklığını yaşadıklarını ifade ederek, '15 dönüm arazim var arpa ektim. Bu yıl yağış olmazsa biz bittik. 5- 6 ton ürün bekliyordum yağmur yoksa hiç bir şey yok. Hayvancılık da yapıyoruz ama yağış olmazsa yem fiyatları da artacak ve zarara gireceğiz' diye konuştu.
Hasan Öz de arazisine arpa ve buğday ektiğini kaydederek, 'Ben de dönüm başı 5-6 ton ürün bekliyordum. Fakat yağış yoksa açız. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Barajımızda kurudu. Burada başka su yok. Devlet destek verirse belki biraz daha düze çıkarız ama yoksa hiçbir şey yok' dedi.
Varlıkta şükür mi ettik, yoklukla imtihan olacağız.
dert ettiginiz seye bak. suyu da fistigi da ithal ederiz olur biter. i bolgelere de alti avm ustu rezidans kopru bide havalimani tamamdir. kiskincliklarindan olurler
Heryere çam ağacı ekeceğinize incir ağacı ekin bakın o zaman nasıl da orman oluyor her yer. Akıllı ve iyi eğitimli ziraatçılar bir kaç yıldır çölleşmeyle mücadele için incir ağacı ekiyorlar, sen her yere çam ağacı ekersen o çam ormanı bir kıvılcımla çira gibi yanar gider ama incir ağacı ek üstüne benzin değil en kral yakıcıyı dök yanmaz. Hem incir arsızdır, çok hızlı gelişir, ne kaya ne taş ona dayanabilir, yıkar da geçer, köküne tuz dök, kezzap dök bana mısın demez. Şuan da ABD li ve avrupalı genetik bilimciler incir ağacı üzerinde çalışıyorlar, genetiğini değiştirip mars da yaşayabilecek kadar güçlü bir ağaç yapmaya çalışıyorlar. Ama bizimkiler gidiyor çam ağacı ekiyor, çam ağacından ne bekleyebilirsin ki? Bir kıvılcımda benzin gibi yanar gider ben halen çam ormanı yandı haberlerine şaşırıyorum nasıl olmuş da bugüne kadar yanmamış? Gidin incir ağacı ekin kuraklık falan kalmaz.