Balyoz Davasında 230 Kişiye Tahliye

Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ tespitinin ardından İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM'nin kararına uydu ve 230 sanığın yeniden yargılama ve infazın durdurulması kararı verdi.

Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz davasında 230 hükümlünün haklarının ihlâl edildiğine ilişkin kararının ardından sanık avukatları bu sabah harekete geçmişti.

Avukatlar, tahliye ve yeniden yargılama talebiyle, Balyoz davası dosyasının bulunduğu İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.

Dilekçede Anayasa Mahkemesi’ne müvekillerinin bireysel başvuruda bulunduğu hatırlatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin ‘savunma hakkının kısıtlandığı, tanıkların dinlenmediği’ gibi gerekçelerle hak ihlâli tespitini yaptığını belirten avukatlar, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı doğrultusunda müvekkillerinin yeniden yargılanması ve haklarındaki infazın durdurularak tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı.

Savcı da tahliye ve yeniden yargılama istedi

Savcı da, sanıkların yeniden yagılanması ve infazın durdurulması yönünde görüş bildirdi. Mahkeme heyeti de bu yönde karar verdi. Sanıkların mahkeme kararının cezaevine gönderilmesi ve işlemlerin tamamlanmasından sonra Silivri, Maltepe, Hadımköy, Hasdal, Mamak ve Sincan cezaevinden çıkması bekleniyor.

Mahkeme aynı zamanda haklarında yakalama kararı bulunun 6 firari sanığın ise yakalama kararının kaldırılmasına hükmetti.

AYM'nin oy birliği ile aldığı bu kararın ardından Balyoz davası sanıklarının yargılanması yeniden yapılacak.

Tahliyeler AYM'nin kararı ile geldi

Anayasa Mahkemesi Balyoz sanıklarının bireysel başvurularını 18 Haziran Çarşamba günü karara bağladı. 230 Balyoz hükümlüsünün başvurularını inceleyen Anayasa Mahkemesi, ‘dijital veriler ve sanık dinlemesiyle ilgili hak ihlâli var' tespitini yaptı. Yüksek Mahkeme ihlâlin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek dosyayı yerel mahkeme olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

Kaynak: Al Jazeera

AYM'nin Balyoz kararı sonrası tahliye olan Albay Dursun Çiçek, cezaevinden çıktıktan sonra açıklamalarda bulundu

Balyoz planı davası sanıklarından emekli Albay Dursun Çiçek, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı doğrultusunda Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi.

Tahliye olduktan sonra aynı zamanda avukatı olan kızı İrem Çiçek'le kameraların karşısına geçen Dursun Çiçek şunları söyledi:

Bize kumpas kuran canileri, alçakları gerçek Türk yargısının önüne çıkartmalıyız. Başbakan'ın ofisine böcek koyanlar benim de imzamı taklit ettiler.. Paralel yapı denen çetenin tetikçileri bunun sorumlusudur. Azmettiren siyasetçiler itiraf edecek, hep beraber göreceğiz.

'CUMHURİYET'İN EN GÜZEL AVULATI'

Emekli Albay Dursun Çiçek, Silivri Cezaevi'nde tahliye olmasının ardından açıklama yaptı. Çiçek, 'Annemizin ak sütü kadar masum olduğumuz her yerde haykırdık. Sizlerin sayesinde, akıl ve vicdan sahibi medyamızın sayesinde, adalete fener yakan kampanyaların sayesinde, sessiz çığlıkların sayesinde, her şeyden önemlisi masumiyetimize inanan, bizi tanıyan ailemizin, yakınlarımızın ve daha da önemlisi Atatürk Cumhuriyeti'nin en güzel avukatı İrem Çiçek'in sayesinde bugün sizlerin karşısındayım' dedi.

'BAŞBAKAN'IN OFİSİNE BÖCEK KOYACAK KADAR PERVASIZ OLAN BU ÇETE..'

'Başbakanın ofisine dinleme cihazı koyacak kadar pervasız olan bu çete 2009'da imzamı taklit ederek bize kumpas kurdu. Bunu hep anlatmaya çalıştık' diyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Sahte ihbarcılarda bu kumpasa destek verdiler. Ama Erzincan'da ki Dursun Çiçek başkası çıktı, Ankara'da takip ettikleri Dursun Çiçek başkası çıktı. Her şey apaçık ortaya çıkınca Anayasa Mahkemesi'nde Ankara'da hakimler olduğunu gösterdi. Bu süreçte bizlere destek veren bütün aydınlara, siz değerli medya mensuplarına, Çiçek ailesi adına, geleceğimiz olan gençler adına teşekkür ediyorum. Tek amacımız, bize yapılanları, bize yapılan kumpasları, çocuklarımız, torunlarımız yaşamasın. Bunun tek yolu da bize kumpas kuran bu canileri, alçakları Türk yargısının önüne çıkarıp hesap vermesini sağlamaktır. Bize sağlanmayan, bize verilmeyen adil yargılama hakkının onlara verilmesini istiyoruz. Hep beraber bu kumpası kuranları ortaya çıkardığımız zaman, poliste, yargıda, medyada örgütlenen bu çeteyi ortaya çıkardığımız zaman çocuklarımız, torunlarımız çok daha adil ayrılama düzeni olan Türkiye'de çok daha rahat edeceklerdir. Bu günlerin hayaliyle, bugünlerin umuduyla mücadeleye bunda sonra daha özgür ortamlarda daha etkin olarak devam edeceğiz. Bu mücadeleyi hep birlikte kazanacağız. Çünkü Türkiye'nin, gençlerimizin, torunlarımızın buna ihtiyacı var. Türkiye bu karanlık sayfayı aydınlatmalı, bir daha bu karanlık sayfaları yaşamamalı'

'ESAS ÇİLEYİ ESAS SIKINTIYI DIŞARIDA OLAN SEVENLERİMİZ, EŞİM, KIZIM ÇEKTİ' 

Eşinin ve kızının verdiği mücadeleyi zaman zaman gözleri yaşararak koğuşta izlediğini belirten Dursun Çiçek, '5. Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'ne çok teşekkür ederim. Bizi hükümlü veya tutuklu olarak değil, misafir olarak hep gördüler. Bize sürekli komutanım diye hitap ettiler. Biz askeriz, her ortamda yaşarız, her ortamda mücadele ederiz. Ama esas çileyi esas sıkıntıyı dışarıda olan sevenlerimiz, eşim, kızım çekti. Biz asker olduğumuz için zaten her türlü mücadeleye hazırdık. Onlara da huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Yurtdışında olan oğlum internet sitesi kurarak bu mücadeleye destek veren Deniz Çiçek'e de tesadüfen kavuşacağız, izine geliyor. Huzurlarınızda teşekkür ediyorum' dedi. Çiçek ardından kızı İrem Çiçek'i ve eşini öptü.

'HEDEFTE ÇETE VAR, TETİKÇİLER VAR'

Dursun Çiçek daha sonra, 'Tek sorumlusu bu çete. Çünkü taklit imza atanalar, sahte planı yapanlar, bunları ihbar mektubuyla savcıya ulaştıranlar, paralel yapı denen bu çetenin tetikçileridir. Bunların en kadar siyasi destek verilmiş, siyasetçiler bunların ne kadar arkasındadır; bunu bu çete açıklayacak, çete itiraf edecek. Hep beraber Türk milleti de görecek. Hedefte çete var, tetikçiler var. Bunları yargıya teslim ettiğimiz zaman bunun arkasında ki azmettiren siyasetçileri bunlar itiraf edecek, bunlar söyleyecek. Hep beraber göreceğiz' diye konuştu.

Posta

Anayasa Mahkemesi bize özgürlüğümüzü verdi. Ama her şeyden önce Özel Yetkili Mahkemeler'in verdiği kararlarları yerlerde sürünen hukukun itibarını iade etti. bugüne kadar olan hiç bir şey yok sayılamaz. Eğer yok sayarsak hayatlarını kaybedenlere haksızlık olur. Bu alçaklığı yapan ne kadar namussuz varsa bu ülkenin vicdanlı hakimleri tarafından en ağır cezayı alana kadar bu mücadele sürecek. Biz içerideyken hiç bir şekilde cevap verme imkanımız yokken TV ekranlarında anamıza küfretmekten çekinmeyen herkese makamı ne olursa olsun söyleyecek sözümü vardır. Allah ölmüş arkadaşlarımıza rahmet eylesin

Posta

Silivri Cezaevi'nde ayrılan emekli Orgeneral Çetin Doğan açıklama yaptı.

Çetin Doğan'ın açıklamaları şu şekilde:

'Buradan bir ara tahliye olduktan sonar, 'bu nizamiyeden 'bu dava bitmeyecek' demiştim. Bugünde diyorum bu dava bitmeyecek. Bu dava ancak bu davayı kurgulayanlar içeri girdikten sonra bitecek. Onlara karşı duyduğumuz kin ve nefret duygularından değil. Bir daha bu insanların, masum insanlara karşı, tertip ve kumpaslar kurmamaları için. Ben darbeci değilim, ben Mustafa Kemal'in askeriyim. Ben devrimciyi, Atatürk devrimcisiyim demiştim' dedi. Yine aynı duruşta olduklarını söyleyen Doğan, 'Biraz sonra bir genç arkadaşımız gelecek, bu kampüste kalan, 5 numaralı cezaevinde kalan hepimiz adına kısa bir konuşma yapacak. yaş günümü parmaklıklar ardından geçirdim. Bu geçirişten sonra, adalet yerini buldu deyip, oh çekip neşe içerisinde mutlu olduğumu söylemem zor. Çünkü burada kayıplarımız oldu. Şehitler verdik. Burada, Mamak'ta... Ve bunların üzüntüsü, hüznü içimize işledi. Aslında biz kendi çektiğimiz acılardan, sıkıntılardan daha fazla, eşimin, çocuklarımın, çocuklarımızın, torunlarımızın; onların dışarıda çektiği özlemden, sıkıntılardan daha fazla ıstırap duyduk. Gelecekte bu tür ıstıraplar yaşanmasın'

'BİZ PLANLARI İRDELEMİŞTİK, ENİNE BOYUNA TARTIŞMIŞTIK'

'Biliyorsunuz, bir süre önce Dışişleri Bakanlığı'nda benim tabirimle, bir geyik muhabbetiyle konuşmalar tespit edildi ve 'bunlar vatan haini' denildi. Esas vatan hainlerini ben haykırdım, hiç kimse duymadı' şeklinde konuşan Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:

'Basın duydu, gazeteler yazdı belki ama esas vatan hainleri bu davayı gerçek sanısı uyandırmak için gerçek planları komşularımızın eline verdi. Milli güvenliğimizi tehdit altına aldılar. Dediler ki 'planları değiştirdik, coğrafya aynı coğrafya'. Biz planları irdelemiştik, enine boyuna tartışmıştık. O yüzde onulmaz yaralar aldı milli güvenliğimiz, milli derdimiz. Biz mahkemede bu davayı kotaranların isimlerini, izlerini, parmak izlerini gösterdik. Aldıran olmadı. Yaptığımız suç duyurularına karşı şimdilik işlem yapılmadı. Ben mahkemede infial ederek, 'TEM şubesi, terörle mücadele şubesi değil, terör üretme merkezi olmuştur' dedim. Bunun üzerine mahkeme beni suç duyurusuyla mahkemeye verdi. Yüzleşmek istedim, belgelerimi gösterdim, sahtekarlıkları gösterdim, gelmediler. Ama vicdanlı bir hakim Silivri Sulh Ceza'da beraat verdi. Bundan sonra bütün arkadaşlarla beraber yapacağımız şey Mustafa Kemal'in askeri olarak yolumuza devam etmek.'

'TÜRKİYE ÇOK KRİTİK BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR'

'Kayıplarımız oldu. Ömrümün son baharında neredeyse 5 yılını, parmaklıklar ardında bu dava ile ilgili soruşturmada, kovuşturmada geçirdim. Yapma imkanlarım için, düşündüklerim için zamanım az. Bundan hüzün duyuyorum. Ama yoluma nefesim yettiği kadar devam edeceğim. Kayıplarımız kadar bu davayla beraber kazancımızda oldu. Bu kazanç nedir? Sivil, asker; Mustafa Kemal'in askerleri arasından derin dostluklar ve bağlar kuruldu, kopmaz bağlar kuruldu. Bu bağlar devam edecetir. Birbirimizi daha iyi tanıdık. Bunun ötesinde sanıyorum ki ileri demokrasimizin üzerinde ki parlatılmış, yıldızı parlatılmış şal ve onun tam bağımsız yargı püskülü sıyrıldı ve gerçekler ortaya çıktı. Halkımız kralın daha iyi çıplak olarak görmesini sağladı. Bu bir kazançtır. Yapabildiğimiz akdarı katkı sağladı. Bu davalar; yalnız Balyoz Davası'nı kast etmiyorum, Ergenekon davası, Casusluk, fuhuş davası, Poyrazköy Davası... Bir sürü davalar.

Bu nedenle, mutluluk içerisinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Elbette yakınlarımıza dostlarımıza kavuştuğumuz içinde mutluluk içerisindeyiz. Yolumuz açık olacak hep birlikte. Türkiye çok kritik bir dönemden geçiyor. Ayrıntılar üzerinde gölgelerle savaşmayalım. Neyle savaşacağımızı açık seçik bilelim ve o zaman birlik ve beraberlik içerisinde olalım. Türkiye'nin birlik, beraberlik bütünlüğü sağlandıkça, her türlü engeli aşacağından kuşku duymuyorum'

'BU YARGI KURGUSUNU, PAÇAVRALARI, ORTAYA SERDİLER'

'Burada, Silivri'de yatan bizlere en büyük desteği veren sevgili Hıdır Okyay'ı anıyorum. Bizlerin seslerini, onların türkülerini, onların bağırışlarını, çağırışlarını, rüzgarın estirdiği kadar avlularda dinledik. Anayasa Mahkemesi, aslında dava bizi ilgilendiriyor ama dava sonucunda vereceğiz karar kendi kaderini belirleyecek demiştim. Türkiye'de hakimler var, savcılar var, bağımsız yargı var. Yüksek mahkeme, Türkiye'nin güveneceği bir mahkeme olduğu bundan önceki verdiği kararlarla tescil edildi. Kendilerine teşekkür ediyorum. Aslında Türk milletinin göz bebeği oldular. Bu yargı kurgusunu, paçavraları, ortaya serdiler. Aslında size çok kısa bir açıklama yapacağım Balyoz Davası ile ilgili; Balyoz'un bal gibi darbe planı olduğunu söyleyen var siyasilerden maalesef. Bu Balyoz Davası'na ismini veren 11 sayfalık bir balyoz güvenlik harekat planıdır. Sözde 12 Eylül Darbe planına benzetilerek hazırlanmıştır. Ama 1. Ordu'nun planıdır ve o 1. Ordunun planı darbe planı değildir. Darbe planı genel kurmayın hazırladığı. Yanlış planı almışlar. Darbe planı hükümete kim mukayyet olacak, kim alacak, kimler nereye gidecek.. Odur. Düşünün ki bir darbe planı 2005 senesinde, 2002 senesinde yazıldığı söyleniyor. Haydar Baş'ın 2005 yılında Milli İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşma orada. Formatına bakıyorsunuz, asker gözüyle baktığınız zaten sırıtıyor her şey. Ama size söylüyorum, 'emir komuta' diyorlar. Emir komuta maddesinde, 'emir komuta radyo' diyor. Yahu radyo ile iletişim olur mu, radyo dinleme cihazıdır. Çünkü İngilizcedir radyo. İngilizce telsiz anlamına gelir. Tercümesinin doğru yapamamışlar. Nereden geldiği de belli.'

  • DHA

Balyoz Davası'nda mahkemenin kararının ardından, Mamak Askeri Cezaevi'nde emekli Albay Sinan Topuz, cezaeviden çıktı.

DHA

Balyoz Davası'nda ilk tahliye Maltepe Askeri Cezaevi'nden çıkan Hava Kurmay Albay Davut İsmet Çınkı ve 4 denizci albayla gerçekleşti.

Popüler İçerikler

Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi