Tıbbın bu kadar gelişmesi geleceğe dair ümitlerimi arttırıyor...
Tıbbın bu kadar gelişmesi geleceğe dair ümitlerimi arttırıyor...
Üzgün, yorgun ya da sinirli olduğumuz yüzümüze mimiklerimiz yoluyla yansır. Yani aslında yüzümüz bizi dış dünyaya yansıtır. Peki bu kadar hayati bir organınızı kaybettiğinizi hiç düşündünüz mü? Her ne kadar kulağa imkansız gibi gelse de maalesef ki dünyada yüzünü kaybeden ve yüz nakli yaptırmak durumunda olan birçok insan var. Peki nasıl oluyor bu işlem? Deri yüze nasıl entegre ediyor? Haydi gelin hep birlikte baştan başlayalım!
Ancak vücudumuzdaki deri yüzümüze yerleştirildiğinde yüzümüzdeki deri gibi olmadığından hastalar hem görünüm hem de hareket kabiliyeti anlamında büyük sıkıntılar çekiyorlardı. Ancak artık bu yönteme gerek kalmadı çünkü gelişmiş tıbbi teknolojiler doktorların bir donörden aldıkları yüzün bir kısmını veya tamamını hastaya nakletmesine olanak tanıyabiliyor. Böylece yüzdeki deri, deri naklinden çok daha gerçekçi görünüyor ve efektif oluyor.
Bilim insanları uzun yıllardır bu konu hakkında birçok çalışma yürüttüler ancak bu çalışmalardaki temel sorun insan vücudunun yabancı bir deriye adapte olamamasıydı. Bağışıklık sistemimiz bizi çeşitli bakteri ve virüslere karşı korumak için kendini muhafaza etmeye ve deriyi entegre etmemeye çalışıyordu. Beyaz kan hücrelerimiz yabancı deriye karşı adeta saldırıyordu diyebiliriz.
Tabii bu durum bir çözüm değildi çünkü çok az insan genetik benzerlik taşıdığı ikizlerinden nakil alabilirdi. 1960 yılında doktorlar bu bağışıklığı kırmak için çeşitli ilaçlar kullanmaya başladılar ancak bu ilaçlar da oldukça zararlıydı ve ameliyat olan hastaların çoğu operasyonlardan sonra hayatta kalamıyordu.
Doktorlar kalp, böbrekler, akciğer ve karaciğer nakillerinden sonra artık 90'larla beraber ilk kez el ve akabinde yüz naklini gerçekleştirmeye başladılar.
Yüz nakli ameliyatları bakımından ilk yapılan operasyonlar kişinin kendi yüzünü tekrar kendine naklederek gerçekleştiriliyordu. Bu bağlamda aslında doktorların çok önemli bir iş yaptıklarına da söz etmeden geçmeyelim.
Akabinde doktorlar bir donörden aldıkları deri parçasını hastaya nakletmeye başladılar. Hatta dünyada ilk kısmı yüz nakli olan kişi 38 yaşındaki Isabelle Dinoire'dir.
Bunun yerine kısmı yüz nakli uygulamaya karar verdiler. 2005 yılında yapılan operasyona 50 hekim katıldı. Donörden aldıkları yüzü Dinoire'ye yerleştirdiler. Bir hafta içinde genç kadın konuşabiliyor ve hatta rahatlıkla yemek yiyip bir şeyler bile içebiliyordu.
Genç adamın sadece derisi değil aynı zamanda burun ve yanak kemikleri de yoktu. 15 saat süren ve 18 kişinin katıldığı operasyonda Li'ye doktorlar, beyin ölümü gerçekleşen bir donörden aldıkları organlarla yeni bir burun, çene ve kaş nakli yaptılar.
Yüz nakli ameliyatı yapılmadan önce doktorların doğru donörü ve hastayı bulması gerekiyor. Hasta adaylarının ameliyat olacak kadar fiziksel olarak sağlıklı olması ve aynı zamanda bu kadar büyük bir fiziksel dönüşüme uğramanın getirdiği duygusal stresle başa çıkabilecek kadar da hazırlıklı olmalarına önem veriliyor.
Doktorlar hastaları kendileriyle benzer yaş ve cilt tonuna sahip bir donörle eşleştirmeye çalışıyorlar. Daha da önemlisi kan ve dokuyu eşleştirmek çünkü kötü bir eşleşme hastanın yeni dokuları reddetmesiyle sonuçlanır...
Antijen ne diye soracak olursanız; vücudun bağışıklık sistemini herhangi bir saldırıya karşı koruyan ve yabancı dokuyu reddetmek için uyaran şeye deniyor. Doku belirli bir antijene dayandırılıyor çünkü herkesin vücut sistemi birbirinden farklı. (Bu bağlamda ikizleri konunun dışında tutmalıyız.) Antijenler birbirlerine ne kadar yakın olurlarsa dokunun yüzü reddetme olasılığı o kadar düşüyor.
Yüzün ne kadarının alınıp dikildiği ve işlemin kısmi mi yoksa tam yüz nakli mi olduğuna bağlı olarak süreç değişkenlik gösterebiliyor. Hastanın yüzündeki hasarın boyutuna bağlı olarak, doktorlar sadece cildi değil aynı zamanda altındaki yağ, kas, kıkırdak, sinirler, arterler ve damarları da alabiliyorlar. Li'nin durumundaki hastalarda kemiğin bile alındığı olabiliyor.
Yeni doku nakledilmeden önce doktorlar dokuya yer açmak için hasarlı deri ve kası hastanın yüzünden alıyorlar.
Bu noktada doktorların tüm atardamarları ve damarları birbirine bağlamalarına gerek kalmıyor. Sadece birkaçını yüze bağlamaları yeterli kan akışını sağlıyor. Akabinde hastanın sinirlerini ve kaslarını birbirine bağlayarak yüzde his ve hareket olmasını sağlıyorlar. Zaten sonrasında yüz dikilmeye başlanıyor. Ameliyat sona erdikten sonra hastaların hayatlarının sonlarına kadar dokunun deriyi reddetmemesi için çeşitli ilaçlar kullanmaları gerekli.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...
Çok büyük emek ve uğraş gerektiren operasyonlar. Her gördüğümde ilgimi çeken bir konu. Operasyonlar da çok başarılı.
Bugün tıp bayramı,kutlu olsun doktorlarımıza,onlar hep mucizeler yaratıyorlar,kıymetleri daha çok bilinse keşke