.
.
Valla OECD istatistiklerine baktığımızda 27 ülkenin sadece 7’sinde böyle bir azalma var. Çoğu ülke çatır çatır harcamış gibi.
Göletlerle beraber bu sayıya yaklaşıyor ama o “dev” i ne yapalım bilmiyoruz.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yalancısıyız ki o performans raporunda %60 demiş.
Üç bakanın açık artırmada mücadele ettiği an.
Hesapladık. Satın alma gücü paritesine göre yapılan kişi başına düşen milli gelirde Türkiye, AB-Japonya ortalamasının %44’ü.
Çok doğru. Fakat daha güvenilir gösterge olan sabit fiyatlar üzerinden bir karşılaştırma yapılırsa asıl artış % 68.
On yıl ise 2009, iki on yıl ise 2001 ve 1994 dış ticaret açığı konusunda göstergelerin daha iyi olduğu yıllar olarak kayıtlara geçmiş.
Halihazırda Türkiye IMF’ye borç vermemiş, ihtiyaç duyulması halinde vereceğine dair taahhüde girmiştir.
Haksızlık etmeyelim 2002’den önce PTT sadece üç yıl çok minik ölçeklerde zarar açıklamış, ortalamada da kar etmiş. Bugün de ortalama 170 milyon TL kar ediyor.
Euro üzerinden bakarsak Romanya en ucuz, daha sağlıklı gösterge olan alım gücü standardı üzerinden bakarsak Türkiye ortalarda.
1990-1999 arası dünya ekonomisi % 3,1 büyümüş, Türkiye % 4 büyümüştür. Bu rakam gelişmekte olan ülkeler ortalamasından da yüksek.
TÜİK ve Excel’in yalancısıyız ki 2003 – 2014 arası ortalama büyüme rakamı % 4,9 – 5 civarıdır. Şaşırıtıcıdır ki, neredeyse aynı ortalamayı 1923 – 2002 arasını hesapladığımızda da ulaşıyoruz.