MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in istifa etmesi gerektiğini söyledi.
Bahçeli, Posta'dan Hakan Çelenk'in sorularını yanıtladı.Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’i istifaya davet eden Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu ‘Yavru ile Katip’e benzetti. Bahçeli çözüm süreci konusunda da kırmızı çizgisini net bir şekilde açıkladı.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
Erdoğan’ın yaptığı Başbakan’a da saygısızlık
Bahçeli, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kampanyası yürütmesini şöyle eleştirdi: Seçim alanına girdiğiniz anda en yetkili mahkeme Yüksek Seçim Kurulu’dur.
Seçime gölge düşürecek her türlü girişimi ortadan kaldıracak olan yetkili kuruluş odur. Bir parti, bir program ortaya koymuş (AK Parti’yi kastediyor).
Cumhurbaşkanı, Başbakan’ı da dikkate almıyor. Bu durum herşeyden önce Başbakan’a karşı saygısızlıktır. edepsizliktir. O insan senin kapı kulun mudur? Serok Ahmet bunu nasıl kabulleniyor o da ayrı meseledir.
Ekonomik vaatlerimiz hep vardı
Bu seçim döneminde partilerimiz sosyo ekonomik sorunları öne çıkaran ve bu sorunların çözümüne yönelik politikalar ortaya çıkarmaya başladılar. Siyasi partilerin seçim beyannamesinde bunlar az veya çok vardı.
Bugünkü iktidarın 12 yıllık politikalarıyla bunaltmış olduğu vatandaşlar ve ortaya çıkan sosyal sonuçlar, partileri böyle bir adım atmaya yöneltti.
MHP için de şunu söylemek mümkün; 2007’de, 2011’de seçim beyannamelerimizde ekonomik politikalar hep vardı. Bu seçimde de tutarlılığı devam ettirdik.
Bizimle ilgili geçmişten bu yana kamuoyunda yanlış bir algılama var: “MHP’nin bir tek gündemi vardır o da terördür, terörden başka söyleyeceği şey yoktur.”
Terör önemlidir. Türkiye’nin bekası bütün partiler tarafından ele alınmalıdır. Ancak MHP’yi sadece terörle ilgili söyleyecek sözü varmış gibi kıskaca almak doğru değildir.
‘Ben buldum’ yarışı gülünç
CHP’nin Merkez Türkiye Projesi tam açıklanmış değil, Bir tanesi de kalkıp diyor ki (Davutoğlu’nu kastediyor) Stratejik Derinlik kitabımda ben buna değindim.
Bu yarışla Türkiye bir yere varmaz. SSCB’nin çöküşünden sonra tek kutuplu düzen oluşturulurken yeni kavramlar ortaya çıktı. Tek kutuplu dünya içinde bazı yeni şeyler oluştu; merkez ülke, kutup başı ülke, lider ülke gibi.
Bu kavramlar o zaman dünyada ve Türkiye’de tartışılan kavramlardı. Bunları Ahmet bey buldu, Kemal bey ondan sonra tekrarladı gibi bir yarış içine girmek çok gülünç olur.
Kürt kardeşlerim de bu çözümü kabul etmez
Birilerinin, bir başka örgütün hedefleri paralelinde kendilerine siyasi hedef koyduğu kavramlar, bizim hareket noktamız olmaz. Bizim hareket etmemiz için sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çözümün ne olduğunu bu millete anlatması lazım.
Demokrasi, siyasallaşma, normalleşme gibi kavramların altına bunu saklarsanız o zaman MHP bu tuzağa düşmez. Çıkacak televizyona benim çözümüm şudur; çözümden kastım budur diyecek.
PKK 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fisköyü’nde kuruldu. Aldıkları karar bağımsız Kürdistan devletini kurmaktı. PKK bunu söylüyor. Siz PKK ile müzakerelerinizde bağımsız Kürdistan cumhuriyetini kurmak amacındaysanız, bu bizim için çözüm değil. Kimse kimseyi kandırmasın. Bir tek amaç var.
O amaca ulaşabilmek için bu millet aldatılıyor. Bağımsız Kürdistan devletinin kuruluşu, dört parçalı devlettir. Niye bunları saklıyor Recep Tayyip Erdoğan.
Kürt sorunu var diyorsun da Türkiye’yi bölmek isteyenler var, niye demiyorsunuz? Bunu diyemezler. Çünkü bu çözüm değil, bu ihanet. Bunlar niye tartışılmıyor.
Bir çözüm aldatmacasının arkasına düşmüşler. Güneydoğu’da yaşayan başta Kürt kardeşlerim de bu çözümü kabul etmez.
Yavru ile Katip gibi yönetiyorlar
1960’lı yıllarda İtalyan Franco Franchi ile Ciccio Ingressia bir dizi komedi filmi çekmişti. Biri kendini çok kurnaz sanan 2 saf arkadaşın maceraları Türkçe’ye ‘Yavru ile Katip’ adıyla çevrilmiş ve Türkiye’de de çok popüler olmuştu.
Bahçeli Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nu kastederek şöyle dedi: İtalyan komedyenler vardı bir dönem, onlara benziyorlar: Yavruyla Katip...
Türkiye’yi bunlar yönetiyor. Bunu söylemek suçsa suçu kabul ediyorum. (Davutoğlu ve AK Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun önceki akşam Trabzon’da yaptığı futbol maçına gönderme yaparak) Maçı izliyoruz.
HDP topu atmış, göğsünden indirmiş, topu nereye vurdu onu niye söylemiyorsun? HDP topu aldı Serok Ahmet’in kafasına vurdu. AKP’nin kalesine vurdu, Onu niye söylemiyorsun? Yavru katip getiriyor, öbürleri çekiliyor, topu Süleyman Soylu önüne koyuyor, golü atıyor. Kaleci zaten yok.”
Pazartesi gününe kadar görevi bırakması lazım
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez kendisine alınan 1 milyon liralık Mercedes marka makam aracını tepkiler üzerine iade edince Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisine zırhlı bir Mercedes tahsis edeceğini söylemişti.
Devlet Bahçeli, Mehmet Görmez’i “Pazartesi gününe kadar görevi bırakması lazım” diye eleştirdi: “Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’de önemli bir kurumdur.
Bir otomobil polemiğinin içerisinde ne bu müesseseyi ne de kendisini yıpratmamalıdır. Bugüne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış olan çok örnek şahsiyetler var.
Onları örnek alması lazım. Kalkıp da reddettiği bir arabayı ‘Cumhurbaşkanı’nın hatırı var’ diye alıyor. Böyle bir mantık olabilir mi? ‘Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir hediyeyi kabul edemem’ demesi lazım.
Zırhlı, tanklı, toplu olsun isterse. Diyanet İşleri Başkanı’nın böyle bir arabaya ihtiyacı var mı? Pazartesi’ye kadar görevi bırakması lazım.” Devlet Bahçeli son cümleden sonra gülerek “Al sana manşeti verdim” dedi.
Hakan Çelenk, Posta