Şimdi Van’da bir konuşma yapıyor. Bir defa AKP düşerse, demek ki düşme ihtimali var. Düşersen ne olur? Milleti tehdit ediyor. Bir takım şeyler olur. Bu arada da beyaz Toros ortaya atıyor… Acaba bu beyaz Toros nedir? Bu bir şifre midir? Bir örgüt müdür? Bu iktidar düştükten sonra iktidarın neden düştüğünün intikamını alabilecek bir yedek örgütlenme midir? Bütün bunların hepsini kafaları karıştıracak dikkatleri AKP’ye çekecek tarzda konuşmalar oluyor. Biri kalkıyor Jitemidir, bilmem nesidir… Öyle midir değil midir?
'Bir kilo toz, bir Toros, beş kilo toz bir otobos'
Bununla ilgili, şu bir beyaz Toros. Bu Renault 12 TE dedikleri, Toros dedikleri, herkesin ilgisini çeken bir otomobil. Bunun toplumda ayrı bir yeri olmuştur. Ben de kullandım, Toros otomobilleri. Bunun adı beyaz Toros. Fakat bunun başka bir anlamı daha var. Bir kilo toz, bir Toros. Üç kilo toz, bir minibos. Beş kilo toz, bir otobos. Acaba Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Ahmet Davutoğlu bu tozla yakından alakaları olup, ne ilişkileri var bunların? Bu işte beyaz, bunun her rengi vardı. Ama toz da beyaz olduğu için, tozdan kazanılan servetlerle alınan arabalara beyaz Toros denmiştir. Halkın arasındaki bilgileri söylüyorum. Güneydoğu anadoluda bazı illerimiz, Pakistan Afganistan şunlar bunlar, basının özellikle üzerinde durduğu konu olarak, türkiye beyaz bir toz ticareti, yapılanmalar var. acaba bu o mudur? Yoksa bu bizim bilmediğimiz bir örgüt müdür?
Bu arabalar faili meçhullere imza atan durumunda kullanıldğı çok tartışıldı. Sizin böyle bir endişeniz var mı?
Türkiye’de yıllardır verilen terörle mücadele var. Bunlara kaynaklık yapanlar oluyor. Bazı konularda da faili meçhul olaylar oluyor. Bunların hala devam ediyor, bazıları beklenti içerisinde. Cumartesi anneleri diye Galatasaray’ın önünde yapılan toplantılar oluyor. Ama bunların hepsini Toros otomobiliyle yapıyor derseniz bu başka mana taşır. Suçlular kimlerdir? Bunlar ortaya çıkmadan, ben iktidardan ayrılırsam buna benzer şeyler oluyor diyerek, beyaz torosla halktan intikam alacakları sonucu çıkar. Böyle saçma sapan olaylarla ortalığı karıştırmasınlar.
Nedir bu kent timleri? Özel harekat gibi mi çalışacak?
Türkiye’de terör yaygın hale gelmiş. Özellikle de istanbul’da. Çok olaylar olmuş, otobüsler arabalar yakılıyor. Her tarafta çevik kuvvet, ve bunu da sürekli takip edemiyor. Diyelim ki bir demokratik hakkın kullanımında da çevik kuvvet yada polis teşkilatımız görev yapıyor. Bunların sürekli takip edilmesi lazım. İşte geçmiş dönemlerde gördük. Bir memur krediyle bir araba almış. Evinin önüne koymuş. Yuvasına çekmiş, sabah da işe gidecek. Bir bakıveriyorsunuz sokakta olay var, bir bakıveriyorsunuz emekle alınmış araba yanıyor. Buna benzer dükkanlar, otobüsler vesaire. Bunlarla ilgili terörle mücadele edebilecek bir TİM’in kurulması lazım. Bundan kimse ürkmesin. Bu devletin gücü olarak, emniyete, İçişlerine bağlı olarak, terörle mücadelede var olabilen bir kuruluş olması lazım. Şimdi düşününüz, Türkiye’de ben ifade ettim 4A diye. Adaletsizlik, asayişsizlik, üçüncüsü ahlaksızlık, dördüncüsü ise açlık. Bunların hepsi AKP döneminde yaygın bir şekilde var. bunun ortadan kalkması lazım. Kimse bunu başka amaçlar için saptırmasın.
1 Kasım’da benzer bir tablo ortaya çıkarsa, sizin bir cümleniz evet olarak algılandı. Cumhurbaşkanı kuzu kuzu gelecekler demişti, siz de bir kuzu gönderdik sırada kurt var dediniz. Bu saray’a gideceğiniz anlamında mı? Bu kurt kim?
Sayın cumhurbaşkanımız ya muhtarlarla yada başkalarıyla konuşurken onları etkilemek için bir siyasi üsluptan cayıyor. Anayasal çizgiyi aşıyor. Sözün nereye gittiğini bilmiyor ve konuşuyor. Şimdi ne yapacak cumhurbaşkanı? Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi'nin dışında hükümet kurmaya ve kurucu ortak olmaya müsait bir yapı ortaya çıkmışsa, anayasal olarak bunların gidip cumhurbaşkanından hükümet kurma yetkisi alma sürecini, kuzu kuzu gelme gibi aşağılayacak bir ifadeyle konuşması insanları zor duruma kor. Yani cumhurbaşkanlığı makamına saygıyı istismar etmemek lazımdır. Yoksa şu an sayın Recep Tayyip Erdoğan sevenleri olduğu kadar nefret edenleri de çok bir hale gelmiştir. AKP iktidarını istemiyor. Birileri kalkıp sen merak etme sayın cumhurbaşkanı 17-25’in hesabı sorulmayacak, cumhurbaşkanı fanusunun içine rahatlıkla girebilir. Ama korku yanlışlara sevk ediyor. Sen kuzu kuzu diyorsan, milletimiz bana yetki verirse bozkurt gibi kaçak saraya girer gereğini yaparım.
AK Parti ile koalisyon yapar mısınız? 4 şartınız aynen kalıyor mu? Yumuşayabilir mi, biri çıkabilir mi?
Kamuoyuna açıkladığımız ve hükümet olma şartlarımızda ileri sürdüğümüz bu 4 anlayıştan MHP’nin vazgeçmesi mümkün değil. zaten bunun birincisi anayasamızın ilk üç maddesidir. Milli üniter yapımızdır, dilimizin Türkçe oluşudur, başkentimizin ankara olmasıdır. Diğerleri ise Türkiye’nin 12 yıldan bu yana meydana gelen siyasi gelişmeler ışığında iktidar şartı doğduğunda yapmamız gereken görev olarak algıladığımız konulardır. Bunlardan biri çözüm sürecinin bitirilmesidir. 17-25 yolsuzluk ve rüşvet olayı yargıda hesaplaşmaktır. Dördüncüsü ise cumhurbaşkanının 10 ağustos’tan bu yana anayasal çizginin dışına taşarak, kendi kafasına göre ülkeyi yönetme anlayışına son vermektir. Bunu kabul eden hangi parti olursa, Halkın Demokrasi Partisi dışında koalisyon kurabiliriz. HDP dışında her parti ile koalisyon kurabiliriz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı korumak kollamak, onu devlet başkanı olarak görmenin dışında, ülkelerini seviyorlarsa, güzle projeler sunmak istiyorlarsa bu maddeleri gözden geçirmeleri lazım. Vazgeçilmez insan siyasi hayatta yoktur. Onun için adalet ve kalkınma partisinde yöneticilik yapan, onlara destek veren, oylarıyla bugüne kadar AKP’ye iktidar olma imkanı tanıyan aziz kardeşlerimin hepsine de sesleniyorum. Her şey Recep Tayyip Erdoğan değildir, her şey Türkiye olmalıdır.
Mister No’ya benzetenler oldu sizi. Kırıldınız mı kızdınız mı?
Bir filmin kahramanını, o da doktor no dedikleri için bizi de öyle algılamaya çalışıyorlar. Bu zavallılar Türkiye’nin tarihinde Türk milletinin varlığı için her türlü teklife karşı hayır diyen şahsiyetlerden bir örnek niye veremiyorlar acaba? Bir avuç çözülme sürecini yaşadığımızda aydın diye türeyenler, mandacılar şunlar bunlar kahraman olacak, milletin varlığı için kanaatlerini söyleyenlere hayırcı diyeceksiniz. Hayırda hayır vardır. Milletimiz doktor no’yu bilmez. Bir zamanlar bir bakan, referandumda bir gömlek giymişti ne oldu? ondan bir eser yok. MHP’yi bu şekilde bir takım yakıştırmalarla suçlamaları edepsizliktir. Bu çıkış yolu da değildir. Herkes haddini bilsin. Türkiye’de söylenen hiçbir söz karşılıksız kalamaz.
Siyasetçilere neden hayır dediniz?
Efendim bir araya gelelim deklarasyon yayınlayalım… Biz zaten bu ülkeyi seven insanlarız. Beceriksizliklerinin üzerini örtmek, sorumsuzluklarını muhalefetle paylaşmak suretiyle kendilerinin üzerine şal örtmenin faydası yok. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bey, tekrar başbakanın bir davetine icabet etmiştir. Görüşmüşlerdir, tartışmaları başlatmışlardır. Arkasında da bir davet gelmiştir, biz de bunun uygun olmadığını söylemiştir. Biz Fizan’da olsa görüşürüz memleketin meselesi olarak. Ama olayı saptırmak mümkün değil. Bir TV’ye halk partisinin yöneticisi çıkmış biz 10 gün koalisyon konuşmalarını yaptık. Sen bir vesayet için önceliklerin kabul edilmediği için kaolisyon şartlarına olumsuz tavır koyduğunuzu söylüyorsunuz, ben dört maddeyi ileri sürerken ben hayırcı, siz evetçi oluyorsunuz. Bu konuda CHP ve AKP paralel hareket ediyor. Evetçiyseniz 1 Kasım’dan sonra gereğini yapın. Bizim dediklerimizi kabul de zorlanıyorlarsa, çözüm sürecindeki beraberliklerini devam ettirecekler ise buyursunlar. İkide bir MHP’yi suçlayarak bir yere varmasınlar.
Siz çantanızı açmadınız...
Bir başbakanın bu kadar yalan ifadelerle kendisini koruma altına alması mümkün değil. kiminle konuştuysa herkes yüzleşelim diyor. Bir yalan varsa o zaman Ahmet Davutoğlu çıkıyor karşımıza.
Koalisyon görüşmelerini kim açtı?
Her defasında da ifade ettim. İkinci kez ziyarete geldiler. Bu ziyaret de MHP ile koalisyon kurulmama ihtimalinden sonra geldiler. Bize ziyaret 17 ağustos olmuştur. Kendileri ise ayın 13’ünde
14’ünde erken seçim için önerge hazırlamışlar, 15’inde de harekete geçmişler iken bizden istenen randevu Cuma değil de pazartesi olunca önerge gelmemişti. Ama bütün bunlara rağmen ziyaretleri sırasında sayın başbakan, türkiye’nin durumu üzerine özet bilgilendirme yapmıştır. CHP ile görüşmelerinden özetler vermiştir.
Bir, azınlık hükümetini onaylayamayız. İki, erken seçim kararına karşıyız. Üç, bunların hiçbiri olmayıp anayasaya göre eğer bir seçim hükümeti kurulacaksa o seçim hükümetinde biz olmayız. Çünkü o seçim hükümet parlamentoda temsil edilen partilerin oranları doğrultusunda oluşacak bir yapıdır bulunamayız demişizdir. Ama şu dört maddeyi kabullenerek bir yaklaşımınız olursa biz buna evet deriz ve çantamızda olan hazırlıklarımızı da o maksatla göstermişizdir.
Yine aynı hazırlıklarımız devam ediyor.
‘Saray’a bozkurt gibi girmek nasıl oluyor?
Vakurlu, kararlı, sonuç alıcı bir davranış bozkurt davranışıdır.
Bakanlar Kurulu Saray’da toplanırsa katılır mısınız?
Cumhurbaşkanının anayasa çizgisine çekilmedikçe tavrımızda değişiklik olmaz.Yetkisini doğru dürüst kullanmasını tavsiye ederiz. Yetkisi zaten sınırlı bir haldedir. Merkel geldi geçtiğimiz günlerde. Alman Cumhurbaşkanı’nı tanıyan birisi var mı?Kendisi için de faydası var. Artık bir örtülü öfke nefret doğuyor. Değerli danışmanlar bu manada Cumhurbşakanı’nı uyarmalılar. Sevimli bir hali yok. Sevimli kılacak şey Anayasa’dır.