'Uzağa gitmeye gerek yoktur, bundan üç yıl evvel terör bitiyor, silahlar susuyor, çatışmasızlık hakim oluyordu. Çözüm süreciyle beraber yeni bir evreye, yeni bir kulvara girildiği söyleniyordu. Makus talihin değiştiği iddia ediliyordu. Cudi’de çiçek toplanacak, Ağrı’da piknik yapılacak, Dicle ve Fırat’ın sularında korkusuzca serinlenecek, özlemler vuslata dönüşecekti. Böyle diyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu havadaydı Başbakan Davutoğlu. Özlemler vuslata dönüşmedi ama Türkiye adeta büyük bir cenaze evine dönüştü.'
'Her sözümüzde, her öngörümüzde haklı çıktık'
Bahçeli, yaşanabilecekler konusunda uyarılarda bulunduklarında eleştirildiklerini ancak her sözlerinin ve öngörülerinin haklı çıktığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
'Teröristler sınır dışına çıkıyordu. Biz ‘çıkmazlar, bilakis ülkeye dolarlar, silah ve bomba yığarlar' dediğimizde ağır şekilde eleştiriyorlardı. 2013 nevruzunda İmralı canisinin mesajlarını okutmuşlar, yeni Türkiye ve Ortadoğu masalını dinletmişler, silahın devreden çıktığını söylemişlerdi. Helalleşme olacak, barış ve çözüm doğacaktı. Biz bu yürek burkan, 'geliyorum' diyen acınası ve isyan ettiren gelişmeleri çok önceden okuduk. Her sözümüzde, her öngörümüzde haklı çıktık. Biz, PKK’nın sözde çözüm ve barış sürecinde güçleneceğini, Türkiye’nin başına daha büyük belalar saracağını söylerken, Erdoğan MHP’ye kötü konuşuyordu. 'Çözüm süreci bu kıvam ve dozda giderse çok büyük siyasal, sosyal sorunlar doğuracak ve Türk milleti etnik temelli bölücüler tarafından tahrip edilecektir' derken, AKP sözcüleri MHP’ye hücum ediyorlardı.'
'Biz, 'PKK’nın silah bırakması Akdeniz’in kuruması kadar imkansızdır' derken, havuz medyası 'PKK dışarı, umut içeri' başlıkları atıyordu' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yine biz, 'PKK silah bırakmaz, emellerinden vazgeçmez, terörü durdurmaz, bölücülükten dönmez' dedikçe, AKP’li yöneticiler 'namlunun ucunda çiçekler açacak' diyorlardı. PKK bırakınız geri çekilmeyi, 'iyice konuşlanıyor' dedik, şehitleri istismar etmekle suçlandık. 'PKK silahlanıyor' dedik, 'kandan besleniyor' dediler. 'Dikkat edin, PKK bombaları şehirlere taşıyor' dediğimizde; 'korkarak, kendine güven duymayarak bir yere varılmaz, ecdada bak' dediler. Bu tavsiyeye uyduk ve ecdada bakınca destansı bir kahramanlık gördük, fakat bu lafı söyleyenlere bakınca işbirliği ve ihanetin yüz hatlarını tanıdık. 'Uyanık olun, kendinize gelin; PKK’ya katılımlar hiçbir dönemde olmadığı kadar arttı, felaket yakın' dedik, çözüm süreciyle varlık zeminimizi kaybedeceğimizi söylediler. Halbuki bastığımız zemin sağlamdı, içtiğimiz süt helaldi, sicilimiz ise tertemizdi. Ancak bize çamur atanlar Türkiye’nin altından kayan zemini göremediler, görmek istemediler, samimi eleştirilerimize kulak tıkadılar.'
bilmem. akp'ye meydanlarda sayıp sövüp, seçimden sonra akp'li gibi davranan bir parti lideri sayesinde olmasın?
senin gibiler asla anlamaz sayın başkan. sen asalım keselim dersin, her iyi şeye muhalefet olup akp'nin koltuk değneği olursun, yalayıp istediğini vermediklerinde de böyle "ne oldu anlamadık ya" moduna girersin. sana oy veren insanlara üzülüyorum. erdoğan'ın tekisin, koltuğa yapışmış gibisin.
Konuşmuş gene ihtiyar bunak. Git evinde yat. Bir de soruyor nasıl düştük bu hale diye. haziran seçimlerinden sonra ağzından "HDP ile koalisyon mu? olabilir seçenekleri değerlendirebiliriz" cümlesi çıksaydı AKP'yi bitirecektin. Tek cümle lan tek cümleyle darmadağın edecektin partiyi. Sizin ürettiğiniz politikaları da siyasetinizi de zkim. Bugün bu haldeysek baş aktör sensin