Bahar Ensari Yazio: Hesaplaşma & Algoritma

Bu gece baktım salondan tıkırtılar geliyor telaşla içeri daldım

Ne göreyim bir koltukta kalbim bir koltukta beynim oturmuş tartışıyorlar

Bende iliştim kanepenin ucuna, merakla dinlemeye başladım

Beynim ısrar ediyordu “ne işin var burada, kapıyı çarp git”

Kalbim ise “sen ne karışıyorsun işime; git önce kendi sorunlarını çöz” diyordu

Beynim “cesaretin yok değil mi? Korkuyorsun acı çekmekten”

Kalbim sert çıkıştı “ne münasebet korksaydık sevmezdik” dedi

Ben bir ona bakıyorum bir ona; amma kavga ediyorlar

Nasıl mücadele anlatamam; benimse kolumu kaldıracak halim yokken

Beynim noktayı koydu “kalıyorsan o halde sesini çıkartmadan katlanacaksın her derde;

Yoksa çekemem senin yürek sıkışmanı ıstırabını”

Kalbim “sanki gitsem yürek sıkışmayacak, kalsam dert gitsem dert keşke atmasa bu kalp”

Sonra ikisi çare arar gibi dönüp bana baktılar

Hemen yüzümü çevirdim uyuyormuş gibi numara yaptım

Ben hangi biriyle baş ederim

Kapadım gözümü kıvrıldım kanepeye…

Haklıydılar ne de olsa, onca keşmekeşin içinden nasıl çıkılırdı

Arapsaçına dönmüş işler, içinden çıkılmaz bir hal almış

Hangi yöne dönsen sıkışmış duygular

Cüzdanda kalmamış metelik, aşkın pençesine düşmüş sen

Seçeceksin refahı servet mi yoksa aşkı yaren mi?

Yahut boş verip akışa sürüklenerek ya herro ya merro…

Keskin çizgiler çiziyor kader yine

Seçimler gerekiyor hayatın en önemli sahnesinde

Sende başroldesin; buyurun bakalım

Çıkmak zor kalmak zor

Yolun sonunda ışık görünse iki yoldan birini seçeceksin

Nafile her yer karanlık her yer girdap

Düşünür dermiş ki aklın ile gönlün arasında kaldığında yüreğini seç

Akıl hataya düşse kalp yanılmazmış…

Gir yine risklere değmez mi büyük aşklara

Sığ bir suda yüzmektense okyanusta boğul ey ben

Baharı yaşarsın kışa Allah Kerim…

Doğan Cüceloğlo diyor ki: Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre eyleme geçen biri misin?

Bu hayatta insan hayalleri ve yapamadıkları arasında sıkışıp kalıyor. Şartlar ve olanakların elverişli olmadığı düzenlerde hapsoluyor. Çoğu zaman suç kadere yükleniyor. Gelenek ve aile ortamları kişinin seçimleri üzerinde egemenlik sağlayınca başka bir seçimde kalmıyor açıkçası. Doğrudur; coğrafya bir kaderdir hatta insan doğarken ailesini seçme hakkına sahip değildir. Peki, neden bu durum başka yerleşkelerde farklıdır hiç düşündük mü acaba? Çoğu gelişmiş toplumlarda çocukluktan başlayan eğitim sürecinde programlanmış birey değil anne-baba ve okul işbirliği ile muhakeme yeteneği oluşmuş, kendini keşfetmiş insan yetişiyor. Tıpkı yeni aldığınız telefon, tablet ve benzeri teknoloji aletlerine hangi uygulamayı yüklersek o alanda işimize yarar hale geliyor, gereksiz uygulamalar ise yer işgal ettiğinde sistem kullanılamaz hale geliyor ve çöküyor. Düşünün ki insan beynini meşgul eden faydasız tüm bilgiler bu kapsamda kişileri olumsuz etkiliyor. O halde neden; mahalle kültürü, toplum dayatması, aile baskısı olmadan çocuklar yetiştirmiyoruz. Kimlik arayışında yolunu bulan özgüvenli bireyler milletlerin temel yapı taşlarını oluşturmaz mı? Söylemlere maruz bırakılmamış, özüne müdahale edilmemiş, doğru bilgilerle donatılmış genç beyinler, hayatın zorluklarında daha sağlıklı kararlar alacaktır. İkilemlerden rahatça sıyrılırken cesaretle yeni ufuklara doğru yol alacaktır.

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı