Bade Türe Yazio: Kendinizi Koşulsuzca Sevin

Başka birinin gözlerine baktığımda orada ilahi varlığın güzel bir ifadesi olan başka bir gerçek benlik görürüm. Bu kişiye uyanma sürecinin hangi aşamasında olursa olsun niyetinin en az benimki kadar güçlü olmasına saygı duyarım. Bu da koşulsuz sevgi edimidir. Onu kontrol altına almaya kalksam bu dünyanın sisli yansımasında yitip gider ve sevgime koşullar getirmiş olurum.

Dünyayı koşullu sevginin gözünden görürseniz, sizin onların olmalarını gerektiğini düşündüğünüz hale uydurmak için iradenizi dayatarak tanımı gereği başkalarını kontrol altına almaya kalkışırınız.

Taleplerinize uymayacak olurlarsa cezalarını yargınız biçimde alırlar. Koşullu sevgi kısaca budur. Fakat unutmayın birini yargıladığınız her seferinde onu hiçbir zaman yapmamış olduğu anlaşmalara uymadığı için cezalandırırsınız.

Hayatınıza bir geri dönüp baktığınızda kişisel özgürlüğünüz için olduğunu sandığınız birçok savaşın kimin kimi ehlileştireceği mücadelesi olduğunu görebilirsiniz. Ve ne zaman bir başkasının davranışından ötürü öfke, hiddet, gücenme yaşasanız kötüler ve kurbanlarla var olmayan bir düş yaratır ve bu düşün tutsağı olursunuz. Kendinizi kurban karşınızdakini sorun kaynağı görmek karşınızdakinin gerçekte kim olduğu gerçeğini görmenize engel olur.

Fakat koşulsuz sevginin gözüyle gördüğünüzde karşınızda aslında kim olduğunu açıkça görebilirsiniz. Tabi burada önemli olan kişinin kendisine karşıda tutumu, eğer kişi kendisine acımasız, yargılayıcı, sürekli yanlış yaptığı yanılgısı içinde ise kendine baktığı aynası nasıl sisler içinde ise karşına baktığı aynada bir o kadar bulanık olacaktır.

Bugün tüm ülke olarak konuştuğumuz ülkemizin adalet sistemi, bugün itibari ile feshedilen Istanbul sözleşmesi neyi kapsıyordu?

Hangi hakları kimlere getirecekti? Bunların hepsini uzun süren bu antlaşma sürecinde aslında fazlası ile öğrendik. Ben hep sonuçlara bakarım evet şu an sadece kadınlara ya da çocuklara yapılan bir haksızlık değil tüm insanlığın geleceği elinden alındı, haksızlığa uğradık, öksüz ve yetim bırakıldık hissini hepimiz en derinlerden hissediyoruz.

Ben biraz daha farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum. Şiddet, taciz ve tecavüz işlenen tüm bu insanlık suçlarının hiçbir şekilde affı olamaz. Peki ya buna maruz kalan kişiler cinsiyet ayırt etmeksizin onların iç dünyalarında neler oluyor da tekrar tekrar bu tarz olaylarla karşılaşıyorlar? Size ilginç bir bilgiyi sunmak istiyorum, psikolojik bir bulgudan bahsedeceğim.

Bir çocuk taciz, tecavüz vb. şiddete maruz kaldığında bunu açıklayan bir test olduğu söylenir: Oyun parkı olarak dizayn edilmiş bir odaya sokulur. Bu çocuğun merakla hangi oyuncağı seçeceği gözlenir. içerde bir de kum havuzu vardır ve bu tarz şiddette maruz kalan çocuk gidip o kuma dokunmayı seçer. Açıklaması şudur: Eğer bir çocuk şiddet vb. durumla karşılaştıysa aynısını karşı tarafta yapmak istiyor! Ve kumun karşılığı insan tenidir. Çok şaşırmıştım bunu duyunca. Şimdi bugüne dönersek dünyada şiddet uygulayan ve buna maruz kalan kişilerin yaşamsal ve çocukluk örgülerinde benzerlikler taşır daha önce buna maruz kalan kişi aynı şeyi seçebiliyor.

Daha da ilerisi çocuk tecavüz ya da tacizle karşılaştığında bunun sebebini kendinde arıyor buna sebep olduğunu düşünerek tüm öz benliğini, kendine olan değerini, şefkatini ve sevgisini yitiriyor soruyorum size böyle hisseden bir çocuk hayatının hangi evresinde doğru tercihler yapabilir? Ya da doğru eşi nasıl seçerek buna karar verir. O da bunca yaşanmışlığa olan isyanını aynısını yaparak almayı düşünüyorsa binlerce olasılık var ama içlerinden bir tanesi bile onu ilerde mutlu edecek ya da bir başkalarını mutlu edecek seçenekler olamayacak ve bu yüzdendir ki büyüyüp yetişkinliğe geldiğinde ilk karşı cinsle ilişkisi yine ona kötü davranan kişilerden seçiyorlar bunlar tesadüf değil.

Yasalar bizi korumuyor tüm bu iç özgürlük savaşımız her alanda devam etti ve edecek sonuna kadar da arkasındayım ama iş sadece yasalarla olmuyor bizim kendimizi koşulsuz sevmediğimiz sürece hem seçimlerimiz de hem de o süreçte bizim canımızı acıtan, bizi aşağılayan, hatta canımızı almak isteyen kişilere karşı zayıf ve aciz olacağız. Her halimizi olduğumuz gibi kabul etmedikçe taciz vb şeylerin sebebini hep kendimizde arayacağız.

Çoğu kişi için aile koşulsuz sevginin gözünden bakmada benzersiz bir güçlük alamına gelir zira koşullu sevilmenin de kök saldığı yer burasıdır.

Genelde en fazla acı veren, ailelerimizle ilişkilerimizdeki yaralardır fakat bu kadar acıtmasının sebebi onlara duyduğumuz SEVGİDİR. Bağışlayıp şifa bulmamızı sağlayacak olan da bu aynı derin SEVGİDİR.

Yetişmemiz sırasında ailelerimizden sonra en etkili koşullu sevgiyi öğrendiğimiz muhtemelen arkadaşlarımız olmuştur. Bunlar etkilemek ve bezemek istediğimiz kişilerdir. Böylece davranışlarımızı onların kabul edeceği şekilde değiştirmeye çalışmışızdır. Tabii bu durum onları sevmediğimiz anlamına gelmez. Sadece ilk koşullu sevginin köklerinin atıldığı yerden geldiğimiz için başka bir davranış şekli bilmiyoruz.

Çocuklarımızı koşulsuz sevmek zorundayız ki o boşlukları başkaları tarafından dolmasın. İçine kapanık sevgi konusunda eksik olan çocuklar daha fazla istismara açık olurlar. Eğer biz kendimiz koşulsuz sever şefkati ilk kendimize sunarsak gün gelir bu düşten uyanır bizi özümüzü sevecek, değer verecek bizi olduğumuz hal ile kabul edecek arkadaşlar ve eşlerin hayatımıza girmesini sağlarız.

Her şey bizimle başlıyor şu an bir başımıza kaldık ne yasama ne yargı ne adalet bizi korumayacak o halde biz şu an bir karar vermeliyiz eğer birilerinin üzerimizde iyi ya da kötü yaptırımı olmasa nasıl bir hayatımız olurdu? Birilerinin bizi korumasını beklemeden her bir bireyin var olan bu sisli düşün gezegeninden uyanması için önce kendimizi koşulsuz sevmeliyiz, başımıza ne gelmiş olursa olsun her birinin seçimlerimiz doğrultusunda yaşadığımızı kabul etmeliyiz ve şimdi hala aynı seçimlerin bize artık hizmet etmediğine karar veriyorsak bugün bunun değişmesi için ilk adımı atalım. Gerekiyorsa etrafımızdan bu konuda güvendiğimiz kişilerden destek isteyelim son dakikaya  kadar isteklerimiz konusunda hep cesaretsiz bir toplumumuz, Aziz Nesin’in dediği gibi “dur bakalım ne olacak bizi iyi sonuçlara götüremez.” Dünyayı sevgi kurtaracak ama bu sevgi bizim kendimize olan öz şefkatten başkası değil.

Instagram

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?