Bade Türe Yazio: İkinci Doğuşun Farkındalığı

Bir önceki yazımda bahsettiğim birinci doğuşumuzun, yani ailemizle kurduğumuz ya da kuramadığımız tüm bağların sonucunda ikinci doğuşumuzdan önce anlamamız gereken asıl şey nedir? Öncelikle hayattaki duruşuna bakmalısın; içindeki ve dışındaki var olan eril, dişil enerjine…

En çok hangi koşullarda dişil ya da eril tarafın baskın ve ortaya çıkıyor? Ya da baskılıyorsun? Ait olduğun cinsiyetine karşılık bunu dikkatlice gözlemlemeliyiz.

Eril enerjimizi babamızdan alırız. Eril enerji etken ve harekete geçen, alan tarafımızdır. Tüm eylemlerimizi, iş bitirici yanımızı, para ile olan ilişkimizi eril tarafımızla sağlarız. Gelecek kaygımızda babamızla kurduğumuz ilişkiye bağlıdır. Şayet küçük bir kız çocuğu babasından yeteri kadar destek, sevgi ve ilgi alamadıysa hayata karşı güvensiz ve kaygılı olacaktır. Bu erkek çocuğu için de geçerlidir. Hatta erkek çocuğu yetişkin olduğunda babasını ne kadar pasif algıladıysa tam tersi çapkın, etken ve baskın eril olma eğilimi; ne kadar çapkınsa o kadar da pasif dişil halini ön plana koyacaktır.

Hepimiz annemize sevgimizi ispatlamak için uğraşırız. Çoğu zaman annemizin babamız ile ilgili bize anlattığı hikayeye inanırız. Hikayede yer alan sevgiyi, ilgiyi ya da eksikliklerini  kendi gerçeğimiz yaparız. Oysa babamızla kurduğunuz bağ çok daha farklıdır. Kendi gözümüzle baktığımızda resme, biz babamızı annemizin eşi olarak mı görüyoruz yoksa babamız olarak mı?

Aslında her iki cinsi de dünyaya getiren annedir. Önce kendi ile sonra dünya ile bağ kurmamızı da annemiz sağlar. İşte tam da burada onun bize anlattığı hikayeleri mi gerçeğimiz yapıyoruz?

İkinci doğuşumuzu sorgularken bir şeyi fark etmeliyiz; annemiz ve babamızla aramıza üçüncü şahıslar girmeden ilişkimiz nasıldı? Bizim için baba ya da anne olguları ne ifade ediyordu?

Hem eril hem de dişil tarafımız anne ve babalarımızın bizim üzerimizdeki varlıkları ile şekilleniyorsa sağlıklı bir insan olmak için bu iki olguya daha derinden bakmaya ihtiyacımız var. Bakarken de kurban rolünü üstlenmeden, kendimize acımadan ya da ailemize kızmadan yapmalıyız. Çünkü onların içinde de kendi anne ve babalarının varlığının mevcut olduğunu unutmamalıyız.

Şayet ikinci doğumumuzu göze alıyorsak, ilk kural objektif olmaktır. Kendimizi tanıma yolunda sebep ve sonuçlarından çok, şu an kim olmaya karar verdiğimiz ve bunun için nelerden vazgeçmeyi göze aldığımıza bakmalıyız. Eski ben ile şimdiki beni karşı karşıya getirip konuşturmalıyız .

Eski benim gözümde babam nasıl biriydi? Şimdiki benim ona söyleyecekleri neler? Ya da babamın eşi olarak annemin bana anlattığı hikayelerin içinde ben ne kadar varım? Bu sorunların cevaplarını bulmak zorundayız.

Annemizin, babamızın eşi olarak anlattığı biz ile, babamın bize hissettirdiği duyguları karşılaştırmalıyız. Bu duygular arasında ne kadar benzerlikler var? Kalbimizdeki baba kim ya da anne? Bu sorulara cevap bulmalıyız. Çünkü genelde bize anlatılan hikayelere inanma eğilimimiz vardır. Hissettiklerimizi bile bu hikayelerin üzerine inşa ederiz.

Farkındalığınla bak şimdiki sen’e ve o küçük seni kucakla.

Onun büyümesi için ikinizin de bir olmaya ihtiyacınız var. Tüm yaşanmışlıkların, aileni ve acılarını şimdiki seni keşfetmen içindi kucakla. Onu ve kalbini dinle; orası senin gerçeğin.

Ne zaman ki tam anlamı ile eril ve dişil tarafınla barışıp onları tamda olmaları gerektiği yerde ortaya koyabilirsen, varlıklarını kabul edersen aynı farkındalığa sahip dengeli kişiyi de hayatına davet edersin.  

Günümüzde çoğu ilişkiler bu yanlış, baskı altına alınmış ya da fazlası ile baskın olan dengesini şaşırmış eril ve dişil enerjiler üzerine kuruluyor.

Bunun sonucunda mutsuz, tatminsiz bağımlı ilişkilerin içinde buluyoruz kendimizi. Ya kurban ya cellat, ki bugün kurban olan yarın o kişinin celladı olması kaçınılmazdır. Çoğunlukla, karşımızdaki kişinin acılarından beslenen, onun kahramanı olma yolunda kendimizi yok ederek, ümitsiz evlilikler ve ilişikler yaratıyoruz kendimize.

Her şey senle başlıyor; içine, daha derine duygularına, kalbine bakmadan ne geçmişini anlayabilir, kabul edersin ne de geleceğini yeniden yazabilirsin. Derinlere dalmadan, gerçek senle yüzleşmeden, tekrar yüzeye, dünyaya doğman imkansız. 

Instagram

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı