Bade Türe Yazio: Gerçekliğini Yaratmak İçin Neleri Bırakmaya Hazırsın?

Hepimiz daha önce hiç bilmediğimiz, ne oldukları hakkında hiçbir fikrimizin olmadığı bize ait olmayan bir dünyaya doğuyoruz. Anne ve baba dediğimiz bu iki olgunun arasında ilk başta bize koydukları isimle kimlik buluyoruz, Bade ya da Çağlar diye çağrıldığım için koşullu adımı kabul ettim. Hayatım boyunca anılacağım beni ben yapacak en önemli şeyi adımızı seçemiyoruz. Evine aldığın köpeğin ve kedinin de adını nasıl koyuyorsan, çocuğunun da adını koyarak farkında olmadan bizlerin kimlikleri üzerinde söz sahibi oluyor ebeveynlerimiz. Bir de kaybettikleri yakınlarının adlarını koydularsa o çocuk tüm hayatı boyunca iki kişilik arasında bocalayacaktır... Burada bile seçme şansımız yokken sahi biz nasıl ve nerde kendi gerçekliğimizi yaratabiliriz?

Şamanlar ve eski Türkler çocukları dünyaya geldikleri zaman 5 yaşına kadar oğlum ya da kızım olarak çağırırlardı; 5 yaşına bastıkları zaman onlara güç, irade, sevgi, mutluluk, güven vb. anlamlar taşıyan isimlerden oluşan kağıtları kapalı şekilde önlerine koyup hangisini çocuk seçerse o isim artık onun adı olurdu.

Ne güzel bir seçme hakkı değil mi, eski Türklerin belki de niye bu kadar güçlü oldukları şamanların neden bu kadar duyarlı, her şeye saygı üzerine hayatlarını kurdukları ve ruhları ile de çok erken yaşlarda tanıştıklarına şaşırmıyorum. Bizi kabul etsinler, bırakmasınlar hatta fark edilebilmek adına onların her istediklerine uyumlandık mı? Tek isteğimiz sevilmek değil miydi?

İlk karşı cinsle tanışmamızda ebeveynlerimizin bizi sevme modeli ile oluşuyor, bir baba, kız çocuğunu nasıl seviyorsa örneğin; şiddet, baskı. Yüksek otorite bazen de duygularını belli etmeden soğuk ve mesafeli iletişimlerle çocukluk dramlarımızı yaratmış oluyorlar, artık sevgi eşittir, bizim için babamızla ya da annemizle kurduğumuz ilk sevgi bağı, onların bizi sevme şekli tüm hayatımız boyunca yüksek farkındalığa kadar kuracağımız iki ilişlerde büyük rol oynayacaktır. Her çocuk obsesif doğar zamanla sevgi ihtiyacının karşılanması için bazı çocuklar bu davranış şeklinden çıkıp daha silik, uyumlu, ailenin seçtiği doğru yanlış kalıplarının içinde şeklini alır.

Aile için bu durum harikulade bir şey, uslu, söz dinleyen ama asıl burada gelecekte başarılı ya da başarısız bir hayatın ilk tohumları atılmaya başlar. Aile için uyumlu olan çocuklar sevgi uğruna öz benliklerinden vazgeçen, alma verme dengesi bozuk, vererek daha çok sevileceklerine inanan, karşı tarafın istek ve şartlarına hayır diyemeyen başkaları için yaşayan kendi benliklerini kaybetmiş ama bundan bihaber olan kişilere dönüşürler.

Biraz kendimden bahsedeceğim, ailenin ortanca çocuğu olarak doğdum benden önce vefat eden abimi yaşatabilmek adına ilk adımı erkek ismi olan Çağlar’ı koyuyor annem, farkında değil tabi ilerde nasıl bir ikilem yaratacağından iç dünyamda, onların kayıp acılarına şifa olmak için gelmiştim sanki dünyaya, ne olursa olsun onları üzmemek, her dediklerini yapmak en büyük görevimdi.

Her şeye rağmen annemin içindeki o kaybetme korkusu ile beni teyzem ve annem daha çok büyüttü diyebilirim bunun ilerde büyük faydasını gördüm gittiğim her yer vatanım, her yeni insanlar ailem olması konusunda hiç zorlanmadım. Eğlenceli geliyordu bana bu durum o zamanlar, hafta sonu kendi ailem diğer günler ananem ve teyzemle.

Galiba bu çeşitlilikten dolayı her şeyde hep denge olmaya çalıştım. İyi ya da kötü kavramları arasında mükemmel çocuk olmayı seçtim en sevilen hep örmek gösterilen çünkü en uyumlusu bendim en az sorun çıkartanı çünkü bulunduğum yerde kalmak istiyordum sorun olmadığı sürece zaten sizi herkes kabul eder algısını da o zamanlar bilinç altıma atmışım.

Buraya kadar her şey gayet iyi ama bir sorun vardı iletişim konusunda özelikle de konuşmak... İçime kapanık isteklerini dile getirmekten korkan hep anne ve babasını mutlu etmek için uğraşan içerde mükemmel ama toplumda silik bir tiptim. Çoğu zaman odama kapanır yüksek sesle kitap okur oradaki

karakterler olurdum o zamanlar tek arkadaşlarımdı kitaplarım, şimdi yol arkadaşlarım :)

Okul hayatım başarılı ama iletişimi düşük kendi dünyasını yaşayan muhteşem görev insanıydım.

Hala bu görev insanı modundan tam çıktığımı söyleyemem :)) İlk karşı cinsle tanışmam bir fiyaskoydu, çocuk konuşmadığım için beni ilk buluşmada terk etmişti. Eve gelip odama kapanıp günlerce ağladığımı hala hatırlıyorum. O gün bir karar vermiştim Bade kim? Ne istiyor? Ya da neleri istemiyor? Onu en çok ne mutlu eder? En son neye hayır dedi Bade kime gerçekten tüm duyguları ile seni seviyorum dedi onlarca soru ile aylarım geçti… Çok yavaş yavaş iletişim kurmaya kendimi ifade etmeye başlamıştım her gün 1 kitap okuyup oradan öğrendiklerimi paylaşmaya başlamıştım, etrafımda inanılmaz şekilde beni dinleyen ve bundan keyif alan kişilerin sayısı artmaya başlamıştı.

Sorunum kendimi ifade etmem değildi sorunum duygularımı ifade edemememdi başkalarının hayatını fikrini düşüncesini çok güzel aktarıyordum. Ama söz konusu kendi duygularımsa onları ifade etme konusunda müthiş bir korku kaplıyordu içimi. Sorunun kaynağına inmeye karar vermiştim. Annem ve babamla ilişkime kafa yormaya başladım onları annem ve babam oldukları için değil ayrı ayrı karakterlerini de tanıyarak sevmeye ya da eleştirmeye başladım. Üzerimdeki onay taktir ve güven duyma duygularına ihtiyacım olmasa nasıl bir Bade olurdum ilk başta, o mükemmel çocuk olma isteğimden vazgeçtim sonra onlarının kayıplarının yerine geldiğim algısından çıktım. Bade ismini daha çok seviyordum ben Bade’yim bana Bade deyin demeye başladım çünkü ruhum bedenim zihnim özeldi. Sadece bu dünyaya kendi gerçekliğimi yaratmak için gelmiştim bir başkasının acısını hafifletmek ya da oradaki boşluğu doldurmak için değil...

Onların bana doğru gelmeyen birçok fikrine karşı çıktım. Sonra babamın beni sevmesi isteğimden vazgeçtim. Sevgisiz büyümüştü ve sevgi verme konusunda bize de hep cimri oldu farkında olmadan seçtiğim adamlar da soğuk mesafeli hatta hiç olmayacak kişilerdi. Eğer onlara kendimi sevdirebilirsem babam da beni sever bilinç altına hizmet ettiğimi çok geç fark ettim, o farkındalıkla, babamın beni sevmesini beklemeden onu olduğu gibi kabul edip koşulsuz sevmeyi hala öğreniyorum diyebilirim.

Emin olun çocuklukta nasıl sevildiyseniz tüm hayatınız boyunca sevgi kalıbınız o oluyor.

Bu dünyaya başkalarını mutlu etmeye gelmedik bu aileniz de olsa ben kendi gerçekliğimi yaratmak için geldim yaşam darmamı bulmaya bunun için arkamda neleri bırakmaya hazırım, nelerden vazgeçebilirim bana enerjisel olarak yük olan her şeyi bırakmayı amaçladım bunlardan en önemlisi sevilme isteğimden vazgeçmek oldu, birinin sevgisine ihtiyaç duymadan bu anne ya da babanız da dahil olmak üzere sadece kendi saf benliğinizi sevmeyi seçtiğiniz zaman kendi gerçekliğinizi yavaş yavaş yaratmış oluyorsunuz. Kendimi çok seviyorum demekle olmuyor öz benliğine ulaşabilmek için bazen seni besleyen ama sana hizmet etmeyen tüm duygularını serbest bırakmayı da öğrenmelisin. Hepimizin içinde dozu ayrı da olsa bir özgüven eksikliği var bir tarafımız eksik doğuyoruz çünkü bu da öz benlik kimliğimizin zamanla oluşmasından, bir şeylerden vazgeçmenden öz benliğinle tanışma şansın yok.

Hadi sen de bir bak hayatına, en çok neye tutunuyorsun? Seni en çok ne besliyor? İşte orası senin değişiminin başlayacağı yer bırakmayı seçtiğin enerjisel olarak sana hizmet etmeyen her duygunun yerine hayat gerçek mucizelerini sunacaktır, unutma Evren boşluk kabul etmez vazgeçtiğin her şeyin yerine hep senin için daha iyisi gelecek. Not: Yaşam darmanı bulmak istiyorsan şu an yaptığın işinden para kazanma beklentin olmasa hala o işi yapmak ister misin? Eğer cevap evetse harika, yaşam darmanı yaşıyorsun demektir. Cevap hayır ise sorunun içinde cevabı aramaya devam :)))

Instagram

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
YORUMLAR
Pasif Kullanıcı
17.12.2020

başlığa çok takıldım iyi ki de bakmışım özellikle sesli kitap okuma kısmına çok takıldım çünkü ben de saatlerce odamda hayal kuruyorum bazen kendi gerçekliğimi orda kurguluyorum ama işte gerçek değil sizin buna çözüm bulabilmenize çok sevindim çok güzel bir yazı olmuş

17.12.2020

Virgül gereken birçok yer var, biraz daha virgül kullansanız daha çok anlaşılacak yazınız.

Pasif Kullanıcı
17.12.2020

okur musunuz bilmiyorum da eğer yarattığımız gerçeklik normalimizden daha iyiyse normale gerek var mı yani demek istediğim kitap okuyup bunu kafanızda canlandırmayı bi nebze olsun azalttıktan sonra çevrenizi genişletmenizle eskisine oranla daha mı mutlu oldunuz

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ