Bu dönemde millileştirilen şirketler arasında su, demiryolu, tramvay, rıhtım, kömür madeni, telefon, elektrik, havagazı, bakır madeni, kömür madeni işletmeleri vardır. O dönem ulusal sanayi kuruluşları çok ucuz bedellerle satılmamış, tersine yatırım yapılarak kurulmuştur.
Atatürk’ün sözleriyle, kamu iktisadi kuruluşları kâr etmek için kurulmuşlardır ve gerektiğinde satılabilirler. Ancak bu satışın temel koşulu, toplumun ortak yararının oluşmasıdır. Ahmet Taner Kışlalı buna açıklık getirmektedir:
“Bu ortak yararın da üç olasılığı bulunmaktadır: Zarardan kurtulma, daha ileri bir teknolojiye geçme, ekonomik gücü halka yayma... Eğer zarar eden değil de, kâr eden bir kuruluş özelleştirilmek isteniyorsa, daha ileri bir üretim düzeyine geçmek söz konusu değilse, ekonomik güç halka değil de, iç ya da dış bazı odakların eline geçecekse; özelleştirmede ‘toplumun ortak yararı’ bulunduğundan elbette ki söz edilemez.”
Üretmese bile denetimi düzgün yapmalı. Serbest piyasa adı altında her şeyi halka bırakınca birbirini s.kmeye çalışıyor.
haberin tamamını okumak zor, özelleştirmenin mantıklı olduğu kısımlarda var tabi ki. Ama önce devlet dairelerinde çalışan memurların babasının çiftliği gibi "çalışmadığı" sistemi değiştirmek lazım. Kurumda 3 yıl çalışan yatış moduna geçiyor. O yüzden özelleştirme yapınca daha çok kar ediyor gibi oluyorsun. Çünkü patron, elemanı sömürüyor. Bunu nasıl çözerler bilmiyorum ama umarım çözerler..
2022 yılında konuşulacak konu bile değil liberal ekonomi diyoruz ama devlette piyasanın içinde olsun istiyoruz. Bizi bu teorik çelişkiler mahvetti hala aynı noktadayız. Batılı olalım ama çok olmayalım vs gibi.