'başa düşmek' = 'anlamak'
Bir baba-oğul, işleri vesilesiyle Bakü'ye giderler. İşlerini hallederler ve akşam otele dönerken yanlarına bir şişe viski alıp odalarına çıkarlar. Bir de bakarlar ki; odada bardak yok. Resepsiyonu ararlar:
- 'Bize iki bardak, bir kova da buz!'
Hattın öbür ucundaki resepsiyonist telaşlanır: 'Bardak olmaz! Bardak olmaz!'
Bizimkiler ısrar eder ama netice alamazlar. 'Buz da kalsın o zaman!' diyerek telefonu kapatırlar ve viskiyi mecburen şişeden içerler. Sabah otelden çıkarken aynı resepsiyonistle karşılaşırlar ve adam sorar:
-'Müellim, bardağı başa düşmüşem de, buzu ne edecektiniz?'