Aytül Yükselici Yazio: Win The Wilderness

Survivor’a rakip çok acayip bir hayatta kalma programı buldum. Bizde yayınlanırsa adı kesinlikle köyümüze dönmek isteyenler gibi bir isim olmalı. Program Britanya yapımı Reality yarışma programı. Fakat ilginç olan yanı Alaska’da çekiliyor olması. Format bana göre Survivor’ın birkaç tık üstü. Çünkü yüzde yüz gerçek. Farklı mesleklerden 6 çift bugüne kadar yaşadıkları hayatı bırakıp Alaska'da yaşamaya pardon hayatta kalmaya çalışıyorlar. Hayatta kalan çift büyük bir araziye ve üzerindeki eve yerleşiyor hem de ömür boyu.

Programda ilgi çekici başka bir konu da Alaska’daki evin sahipleri.

Evet Alaska Ose Dağı üzerindeki evin sahipleri yeterince yaşlandıklarını düşünüp o araziye ve yere daha fazla bakamayacaklarını anlayınca bu bayrağı birine teslim etmek istemiş. İstedikleri tek şey de bayrağı teslim edecekleri kişinin gerçekten Alaska’nın zor yaşam şartlarına uyabilen yetenekleri. Tamam muhteşem bir manzara ve harika bir arazi var ama insan neden Alaska’da yaşamak ister, mantığını aklım pek almadı. Hele ilk bölümde her 3 km başına bir ayının düştüğünü duyunca iyice gerildim.

Duane ve Rena çifti 1987 yılında 91 km’yi 15 günde yürüyerek bir araziye ulaşmışlar. Günümüzde bile araba yolu olmayan araziye ev yapmaya başlamışlar. Ve tam üç katlı muhteşem bir ağaç ev yapmışlar. Ağaç ev dediysem öyle küçücük bir şey değil, gerçekten kocaman. Alaska kanunlarına göre merkezden yeterince yürürseniz o araziye bir şeyler inşa ederseniz tapusu sizin oluyormuş. İşte bizim çiftlerin yarışıp almaya çalıştıkları da o tapu. Duane'ın söylediği bir söz dikkatimi çekti. 'Bu yarışma değil gerçek hayat. Eğer başarılı olursanız bu sizin hayatınız olacak.'

Şimdi bu iş yarı sosyal sorumluluk projesi olarak bizim ülkemizde yapılsa ve büyük şehirlerde yaşayan ve iş bulamayan insanların köy hayatına uyum sağlayabilen insanlara araziler ve evler verilse muhteşem olmaz mı?

Ama benim gibi aklınıza hemen kötü örnekler getirmeyin. Benim aklıma direkt ünlüler çiftliği geldi. Biz ancak onu yapabiliriz diye. Reyting uğruna Banu Alkan’a kırmızı ojeli parmaklarıyla süt sağdırmaktan bahsetmiyorum. Tam olarak Duane’ın dediği gibi masaldan ya da suni yaratılmış hayatlardan değil, gerçek hayattan bahsediyorum.

Yıllarca tarlasına bahçesine bakmış yaşlı bir çift artık onu genç nesle aktarsa, böyle bir formatı izlemezsiniz. İzlerken birkaç insanın da doğaya dönmesine katkıda bulunmuş olmaz mıyız? Neyse yapımcılar bu işin burada yapılıp yapılamayacağını düşünürken bence siz o zamana kadar Win The Wilderness’i izleyin. Bakalım izlerken gerçekten insanların hayatta kalma mücadeleleri ilginizi çekiyor mu? Yoksa biz hepimiz bize verilen ve sunulan suni hayatların kölesi olduğumuz için gerçekleri görmek sizi

rahatsız mı edecek.

Bir program yapımcısı olarak son yazdığım cümlenin cevabını gerçekten merak ettim. Bana yazın..

Instagram

Popüler İçerikler

İstanbul Boğazı'nın En Pahalı Yalısında Fiyat Güncellemesi: Değeri Tam 120 Milyon Euro
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti