Çünkü aklım ve mantığım sadece ten renginden dolayı bazı insanların kendileriyle aynı mahallede oturmasını hak göremediği insanlara eziyet etmesini izliyoruz. Bilen biliyordur 1950’li yıllarda Amerika’da siyahiler aslında herkesin hakkı olan birçok şeyi elde etmek için savaştı, sırasını bekledi. Buna boş otobüs koltuğuna oturmak dahil.
Irkçılık var mı hâlâ var, evet. Bir insanın doğduğu yer, doğduğu din hayatta sahip olduğu bazı imkanlardan dolayı kendini başka insanlardan üstün görme durumu ne yazık ki hiç bitmiyor. Bence hayatımızın her anında psikolojik bir şiddet olarak karşımıza çıkıyor. Sanırım insan öyle ezik bir ruh ki sahip olduğu imkan ölçüsünde kim kime ezebilirse eziyor. Artık bu hayatlarımızın öyle büyük bir parçası olmuş ki kimse kimseye itiraz etmeden sessizce yaşayıp gidiyor. Kendi sadece ünlü diye altındaki çalışanları ezen, ya da üst düzey çalışanların altındakilerin hakkını yemesi bunların hepsinin ırkçılıktan farkı yok.
Kendimizi değiştirirsek dünya değişir lafı var ya... Önce kendimizi değiştirmekle başlayalım. O dolu atıp boş tutan, her fırsatta hayat dersi veren ünlülerimiz mesela. Çalıştığınız insanlara nasıl davranıyorsunuz? Hepimiz kendimizi bir gözden geçirelim. Yıl 1950 değil, 2021.
Instagram
SMA-1 hastası Miran'ın #zolgensma tedavisine ulaşması için SADECE 40 GÜNÜ KALDI... Her geçen gün değil artık saatler, dakikalar ve hatta saniyeler Miran'ın aleyhine işliyor... Miran'ın #zolgensma ilacına ulaşamadığı her gün Miran'dan çok şey alıp götürüyor... Miran'ın dayanma gücü, kaslarındaki kayıplar nedeniyle her geçen saniye azalıyor. Acıları ise her gün artıyor. MİRAN'IN ÖLMESİNE İZİN VERMEYİN‼️ instagram hesabı: #miranahayatol