Aysu Melis Bağlan Yazio: Futbolda Sportif Haklı Nedenle Fesih Nedir?

Yıllardır uykularımızdan uyandığımız, hafta sonlarımızı verdiğimiz, uğruna tatillere çıkamadığımız işyerimiz için ayrılık çanları çaldığında hep “haklıyız”dır. Tamam, itiraf edelim, patron değilsek yasanın da yüzü, “prensipte” biraz daha bize dönüktür.

Haklı nedenlerimizi, bir bir sayarız; hukuki dünyada bir anlam ihtiva edip etmediğine bakmaksızın. Çünkü, haklıyız! 

Bakalım, ne durumlarda biz işçiler haklıyız?

Çünkü, işçiyizdir ve ücretimiz hem zamanında hem de tam ödenmiyordur.

Bir bakmışızdır, ilişkinin başındaki gülen suratlar ağlayan suratlara dönmüştür. Ağzımızın suları aka aka karşılıklı anlaşarak ve memnuniyetle, hiç bitmeyecek bir yolculuğa çıkar gibi

çerçevesini çizdiğimiz “görev tanımlarımız” anlamını öyle bir yitirmiştir ki; amacımızı kaybetmişizdir. Önceden belirlenmiş çalışma şartlarına işverenimiz uymuyordur, net!

Şimdi yine şu başlarken güller açan yüzümüzü solduran bazı beyanlar olmuş olabilir. Ne gibi mi?

İşveren, bir bakmışsınız iş sözleşmesi yapılırken sözleşmenin esaslı noktaları hakkında birtakım bilgiler vermiş. E, işe girince ne görelim! İşverenin sunduğu şartlar, bilgiler, esaslı noktalar yanlış. Evdeki hesap, çarşıya uymuyor! İşveren işçiyi yanılttı mı yani? Yanıltılmışız. Latife beyanı desen değil! Nereden baksak “evlenme vaadiyle kandırma” bu!

İşyerinde taciz vardır, mesela! Ama şimdi tacizin tanımının üstünden kim geçecek tekrar tekrar! Hep olmuyor mu böyle şeyler? Görmezden geliyor tabii işveren. Velhasıl, işveren işbu taciz karşısında bir şey yapmıyordur.

Bir işe girdik diye canımızdan olmamalıyız öyle değil mi?

Yaşam hakkının çalışma hakkından önce geldiğini de tekrar etmeyelim değil mi? İş sözleşmemizin konusu olan işi yapacağız diye yaşamımız tehlikedeyse efendim... Türkiye’de ölen işçi sayılarına bakarak bir ah çeker, konuyu kapatmak zorunda hissederiz.

Malum, yeni iş, yepyeni iş arkadaşları, tertemiz bir çalışma ortamı... Durun durun! Yoksa, sürekli olarak birlikte çalıştığımız ve/veya yakından görüştüğümüz çalışma arkadaşımız, belki de patronumuz bulaşıcı bir hastalığa tutulmuş ise? Sağlık güvencemiz gitti gidiyorsa elden...

*

Bu saydığımız senaryoların hiçbiri yaşanmadı. Hiçbir ihtimal gerçekleşmedi diyelim ki... İşveren, bizi veya ailemizi tehdit etmiş ise (yaşanmıyor gibi yapmayalım) evet işverenimiz bizi tehdit etmiş veya başka bir suça sürüklemiş ise; başka bir deyişle işverenimiz, Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç oluşma zemini hazırlamışsa, ayrılabiliriz o limandan.

Peki, tüm bunlar futbol dünyasında nasıl oluyor? Sportif haklı sebep tam olarak neye deniyor?

Haydi gelin, yirmi üç yaş üstü, profesyonel bir futbolcu düşünelim sizinle... Bu futbolcu, sezon sonunda, kulübünün oynadığı resmi müsabakaların %10’undan daha azında forma şansı bulmuş olmasın mı?

İşte, koca bir sezon sonunda kulübünün oynadığı müsabakaların %10’una bile dâhil olamamışsa futbolcu, sportif haklı sebeple fesih hakkı, imdadına yetişiyor. Tabii ki biz, her zaman olduğu gibi somut olayımıza bakacağız ve “sportif haklı sebep” müessesesi için karar vereceğiz.

Peki futbolcu, bu hakkını istediği zaman kullanabilir mi?

Yani, sportif haklı sebeple istediği zaman sözleşmesini feshedebilir mi?

Hayır, canı istediğinde sportif haklı sebebe dayanıyorum ve kulübü terk ediyorum denilemiyor. Hem futbolcunun, sportif haklı sebeple fesih hakkını kullanması için sadece on beş günü var!

On beş günlük süre ne zaman başlar, bunu nasıl anlayacağız derseniz?

Kulübün, içinde bulunulan sezondaki son müsabakası bittiği gibi on beş günlük süre başlar efendim. Süresi içinde sportif haklı sebebe dayanarak sözleşmelerini fesheden futbolcular; haliyle hak kaybı yaşamıyorlar.

Twitter

Instagram

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Meteoroloji 49 Kente Fırtına Uyarısı Verince Hava Forum 58 Kilo ve Altında Olanları Tiye Aldı
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?