Sevgili okur, sana maalesef bu yazımda iyi şeylerden bahsetmeyeceğim, bahsedemeyeceğim.
Çünkü bu dünyada kötüler ve onların kötülükleri var. Bunları bilmen ve hayatına ona göre bir yön vermen, gerektiğinde bazı olaylara 'dur' diyebilmen gerek.
Sevgili okur, sana maalesef bu yazımda iyi şeylerden bahsetmeyeceğim, bahsedemeyeceğim.
Çünkü bu dünyada kötüler ve onların kötülükleri var. Bunları bilmen ve hayatına ona göre bir yön vermen, gerektiğinde bazı olaylara 'dur' diyebilmen gerek.
Gencecik meslektaşlarım sırf belli bir unvan kazanmış ve belli bir yaşa gelmiş 'meslektaşlarımız' yüzünden duruma dayanamayarak kendi canına kıyıyor. Biz Mustafa Yalçın isimli, belki de birçok insana yeniden yaşama şansı verebilecek bir kalp-damar cerrahisi asistan arkadaşımızı kaybettik.
İnsanlar kendi egoları yüzünden iş hayatını acımasız ve dayanılmaz kılıyor.
Bir hekim olarak şunu söyleyebilirim ki, tıp sektöründe bir kadın hekim olmak kadar, hele yalnız bir kadın olmak kadar zor bir şey yoktur. Maalesef erkek meslektaşlarım da çok sorun yaşıyor bu konuda.
Özellikle belli bir unvanı herhangi bir şekilde kazanmış olan kişilerde aşılamaz bir 'tanrısal ego' ortaya çıkıyor.
İnsan gerçek bir insan olabildiği sürece yaşamış sayılır. Hepimiz bu gezegenden gideceğiz. Geride arkamızdan 'o kötü biriydi' denilmesi mi, yoksa çok iyi insandı denmesini mi isteriz? Seçim bizim elimizde. Mutlu çalışanlar size çok daha verimli bir iş hayatı sunar. Aksi halde sürekli yanınızdakiler sizden nefret eder.
Ha bir de işin yalakalık boyutu vardır ki, hayatım boyunca bunu yapmadım ve yapmayacağım da.
İnsanlar ahlaksızlığı sadece iki bacak arasında sanıyor. Halbuki işin gerçeği insan her türlü ahlaksız olabilir durumudur. Bu konu iş hayatında da geçerli. Siz çalışanlarınıza iyi davranmıyor, sürekli tepeden bakıyor, sizinle çalıştığı için size mecbur olduklarını düşünüyor ve bu mecburiyetten doğan bir kölelik sistemi oluşturduysanız bunun adı ahlaksızlıktır.
Çünkü karşınızdaki insanın haklarını ihlal ederek, hor görerek, küçümseyerek ahlak kurallarını bozmuş olursunuz. Ve maalesef ki, yaşadığımız toplumda bu tarz ahlaksızlıklarla çok sık karşılaşıyoruz.
Gelişmiş ülkelerde insanların belli bir mesai saati var. O saatler dışında insanın doğal olarak kendine de zaman ayırması gerekir. Fakat bizde durumlar karışık.
Ben bir hekim olarak kimseye, kendi çocuğuma bile doktor olmayı, tıp seçmeyi önermiyorum. Şartları zor, mesaisi ağır, üstüne bir de maalesef şiddet ve mobbing boyutu da eklenince, severek zevkle yaptığımız işten
soğur olduk. İnsan hayatından daha değerli hiçbir şey olamaz diye düşünüyorum.
Eğer yazdıklarımla sen de karşı karşıyaysan, bil ki, geçecek bir gün. Ama o gün gelene kadar asla kendini ezdirme. Gerekirse hayatını idame ettirmek için, kendine yeni olanaklar sağlamak için farklı meslek gruplarına yönel. Bir yeteneğini keşfet ve onun üzerine git. Sen kimsenin kölesi değilsin bunu unutma.
Kendi gücünle yapacağın çok şey var.
Buna inan ve kararlarında tutarlı ol.
Doğanın bir denge enerjisi var, bunu bozan her insan karşılığını da alıyor. Sen dengeyi bozanlardan olma sevgili okur.
Yalakalık da, ahlaksızlık da, insanın kendi içindeki eksiklikten gelir. Kendini tam hissetmeyen, hep bir yarım kalmışlık hissi ile yaşayan insanlarda 'tanrısal ego' baş kaldırıyor. Onlar kendilerini çalışanlarına saygı duymayarak, onları ezerek tatmin ediyorlar.
Bir gün muhakkak karşılığını alacaklarını ümit etmekten öte, kendisiyle baş başa kalınca vereceği veya aslında veremeyeceği iç hesaplaşmaları olan insanlardan uzak dur. Vicdan kavramı olmayanları doğanın dengesine bırak.
Ayakların üstünde dimdik dur.
Gitmen gereken yerden kendin uzaklaş.
Umarım bir gün çok daha güzel bir dünya haline gelir bu mavi-yeşil gezegenimiz. O zamana kadar çok oku, çok çalış, sadece vicdanı olanları ve kendini çok sev.
#mobbingcinayettir
Terim mi yok tanrısal ego denilmiş