Aysu Akbarova Yazio: Paramparçayız

Aslında hepimiz paramparçayız...  

Ve insan hep bir arayış içerisindedir.  

Sürekli dağılan, kaybolan parçalarımızın arayışında. 

Birini kaybediyoruz, bir diğerini buldukça... 

Hayat akıp gidiyor, 

aramızdan bazıları bulduğu tek bir parçaya tutunarak geçmeye çalışıyor bu uçsuz bucaksız okyanusu. 

Bazıları ikinci, üçüncü, hatta bilmem kaçıncı şansını deniyor. 

Ve bazılarımızın her bulduğu parça kaybolup giderken, sessiz-sedasız izliyoruz arkasından. 

Ağlıyor, üzülüyor, kahrediyor, ama yine de  

devam ediyoruz aramaya. 

Hani bazı insanlar vardır ya bir anda karşınıza çıkarlar ve siz aslında onları çoook uzun zaman önce görmüş, tanımış, belki yaşamış kadar biliyorsunuzdur... 

İşte onlar bizim parçalarımızdan.

En çok da gerçek aşkı ararken kaybederiz kendimizi.

Yere düşen ve kırılan bir vazoyu onarmak gibidir gerçek aşkı aramak.  

Her bir parça sizden birşeyler alıp götürür geridönüşü olmayan...  

Ben koskoca kainatta yalnız olmadığımıza inananlardanım. Başka evrenler, başka gezegenler, başka hayatlar da var diye düşünüyorum.  

Belki bu gezegende kaybettiğimiz parçalarımızı başka bir gezegende,  

farklı hayatlarda yaşıyoruz doya doya.  

İşte bu yüzden gidenin arkasından ağlamak yerine, kendi varlığımıza katacağımız değerlere, daha ileride yaşayacaklarımıza odaklanmalı, biz de kaybolup gitmemeliyiz.  

Sevginin zıttı nedir biliyor musun sevgili okur? Sevginin zıttı nefret değil KORKU'dur. İnsan gözünün görmediği, aklının almadığı her şeyden korkar. İnsan elinde olanı kaybetmekten korkar.  

Vazgeçmek zordur, kaybetmek kahredicidir,  

sarılamamak, anlatamamak, konuşamamak zamanla buz kestirir yüreğinizi.  

Ama hepsi geçer...  

Taa ki yeni bir kırık oluşuncayadek yüreğimizde. 

Gün gelir bırakırız aramayı, onarmayı, sevmeyi, sevilmeyi, vazgeçeriz tüm parçalardan.  

Çünkü artık onarmaya gücü yetmeyecek kadar yorgun düşmüştür ruhumuz.  

Son dönem bir çoğumuz bu durumdayız. Bırakın aşkı, herşeyi tükettik. Kendi parçalarımızdan bile kaçar olduk.  

Yapılacak her şeyi yaptık. Denenecek her yolu denedik ve artık yalnız kalmaya mahkum olduğumuz kanaatine vardı birçoğumuz. Okurken 'işte tam beni anlatmış' dediğinizi duyar gibiyim.  

Mesleğim gereği çok fazla ölüm gördüm. Dayanılması zor anlar yaşadım. Ben ölüme tabiri caizse 'televizyonun fişini çekmek' diyorum. Ve artık elektrik yoktur. İsteseniz bile tekrar ne görüntü ne ses olacak. Kapkaranlık ve sessizlik...  

Sevgili okur, televizyonun fişi çekilmediği sürece yapacak çok işimiz, bulacak çok parçamız, yaşayacak çok anımız var demektir. Bazen yalnız kalmak da gerekir, kendimizi tanıyabilmemiz, içimize dönebilmemiz için. Ama nefes aldığımız sürece sevebilir, aşık olabilir, yaratabiliriz. Korkma sevgili okur, yaşamaktan, yaş almaktan, sevmekten, aşık olmaktan, kaybetmekten, acı çekmekten korkma.  

Bugün yazımı okuduğun bu an ben de senin bir parçan sayılırım, sana bir şeyler katmaya geldim. Hayatı dolu dolu yaşa, sevmek ömrünü uzatır, çok sev... Yaşadıkça ve her bir parçanı buldukça mutlu ol.  

Instagram

Popüler İçerikler

Mauro Icardi'den Olay Wanda Nara Paylaşımı: ''Evimde 2 Saat Boyunca Beni Taciz Etti''
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
19.02.2021

Vazgeçmek zordur, kaybetmek kahredicidir, sarılamamak, anlatamamak, konuşamamak zamanla buz kestirir yüreğinizi. Ama hepsi geçer... Bazen geçmez geçemez ama

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ