Ayşın Akı Yazio: Gabriel’den Günümüze Göndermeler; Kırmızı Pazartesi

20. yüzyılın en önemli yazarlarından ve İspanyol dilinin en iyilerinden olarak kabul edilen Kolombiyalı García Márquez romancı, kısa öykü yazarı, senarist ve gazeteci olarak bilinir.

1972’de Neustadt Uluslararası Edebiyat Ödülünü ve 1982’de Nobel Edebiyat Ödülünü almıştır.

Türkçe’ye 'Kırmızı Pazartesi' diye çevrilen orijinal adı “Crónica de Una Muerte Anunciada” olan romanı İngilizce’de “Chronicle of a Death Foretold” olarak bulabilirsiniz. Yazarın çocukluğunun geçtiği kasabada yaşanan gerçek bir olaydan yola çıkarak kaleme alınan hikaye günümüz toplumsal ruh çözümlemesi niteliğini de göstererek  umursamaz, olaylara müdahil olmak yerine seyirci kalmayı tercih eden bizleri yansıtmaktadır.

Santiago Nasar’ın iki kardeş tarafından öldürülmesini anlatan Kırmızı Pazartesi, bir suçu çevreleyen olayların ritüel bir tekrarıdır.Geleneksel bir anlatı arkını takip etmez, daha ziyade anlatma eyleminin katartik değeri için anlatılır. Hikâyeyi okumaktan elde ettiğimiz tek şey, anlatıcı için mevcut olan olayla ilgili aynı sınırlı bilgidir. Bu anlamda roman, başka hiçbir sonuç veya keşif olmaksızın, kendi içinde bir son olarak sadece bir araştırma ritüeli olarak görülebilir.

Bayardo San Roman’ın evlenmek için verdiği hediyeler, Angela Vicario'nun mektuplarında ne söylediğini umursamadan obsesif mektup yazımı, ritüelin bir başka örneğidir.

Bakire olmadığı için evlendikten altı saat sonra geri getirilen Angela; bekaretinin sorumlusu olarak baskı sonucu deşifre ettiği Santiago Nasar’ın Kolombiya kasabasının kültüründe yer alan ‘onur’un temizlenmesi amacı ile kardeşleri tarafında öldürülmesi gerekliliği size de çok tanıdık çağrışımlar yaptırmıyor mu?

Toplumumuzda da nedenleri değişmekle birlikte sıklıkla namus cinayetleriyle karşılaşmaktayız ne yazık ki öldürülenlerin tamamına yakını kadınlardan oluşuyor. Cinayeti asla cinsiyet bağlamında ele almamak, insani değerler ve toplumsal yozlaşma olarak geniş bir yelpazede incelemek gereklidir.

Aslında Pablo Vicario ve Pedro Vicario kardeşler Santiago’yu öldürmek istememektedir. Birilerinin onları durdurmasını istediklerinden bunu herkese ilan etmektedirler. Belki de bilinçaltlarında Santiago’nun da bunu duyup kasabadan ayrılmasını istemektedirler. Fakat trajikomik bir şekilde Santiago dışındaki bütün kasabalılar duymuş ama nedense sadece Santiago bunu öğrenememiştir. Ve de herkes Santiago’nun bunu bildiğini zannetmektedir. Santiago'nun cinayetinin anlatımında bıraktığı boşluklar okuyucuların doldurması için kaldı. Biz ise olaylar sonrası tıpkı koruduğumuz sükûnetimizden sıyrılarak çılgıncasına birer sosyal medya canavarına dönüşerek paylaşımlarımızla konuyu çarpıtıp önemsizleştiriyoruz.

Kasabaya sonradan yerleşen Bayardo San Roman da tıpkı Santiago Nasar ailesi gibi varlıklı bir aileden gelmektedir.

Aslında Bayardo San Roman ve Santiago Nasar, parası ile sahip olmak istediği her şeye sahip olan aristokrat sınıfı temsil etmektedir. Paranın gücü ile her şeye sahip olabilen kişilerden Santiago’nun toplum tarafından Angela’nın doğruluğu dahi ispatlanamayan söylemine dayanarak kasaba halkınca yaftalanıp uyarılmaması üst sınıfa olan negatif duyguların dışa vurumundan başka bir açıklamayı akla getirmemektedir.

Cinayetin, özellikle iki erkek otoriter figür Peder Amador ve Albay Aponte tarafından önlenebilmesi söz konusuyken etnik kökeni dolayısıyla Santiago’yu uyarma arzusunun eksikliği etkili bir şekilde üzerinde durulması gereken konudur. Toplumumuzda da son dönemlerde işlenen birçok cinayet, aileler ve ailelerin saygı duyduğu ‘nüfuslu’ kişilerce çözümlenebilecek olmasına rağmen adeta yangına körükle gitme deyiminin hakkını teslim etmektedir.

Bir adamın cinayetinin büyüklüğünü ve derinliğini anlamak zor.

Onun zenginliği ve ırkı, onu toplumunda aykırı hale getirdi ve sonunda ölüm emrini imzaladı. Santiago, güvendiği kişiler tarafından öldürülen ve onu kurtarabilecek kişiler tarafından unutulan masum bir adamdı, belki de önceden tahmin edilen bir ölümün kroniği, bir cinayetle ilgili bir hikâye değil, bir kasabanın nefretinin gücü…

Toplumsal değerler batıl inançlara da dönüşürse anlatıcının annesinin ağzından dökülen; kızlar geceleyin saçlarınızı taramayın yoksa denize açılanlar geri dönmekte gecikirler, söyleminin önemini açığa çıkarır. Santiago güzel bir gün olarak nitelendirdiği ‘pazartesi’ günü öldürülmüştü. Siz de özelleştirdiğiniz günlerinize dikkat edin!!!

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
11.09.2020

İçeriğe tıklayan 40 kişi ya var ya yok. Magazin haberi olsa damlardınız hemen. Eleştirdiğimizde üstünüze bile alınmazsınız, böyle de pişkinsiniz.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ