-Arkadaşlarım pasta, mum ve hediyeler alıp, bizden önce eve gitmişti. Bir parti havasında eve girsin istedim. Kucağımda eve ilk adımı attığımızda, “Burası artık ikimizin evi. Beraber yaşayacağız!” dedim. Konuşmadan öylece, evin her tarafını iyice süzdü gözleriyle. Yavaş yavaş alıştı, üzerindeki o yabancılık hissini attı. Bense sanki bir rüyadaydım, hayatım boyunca hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
'Size nasıl hitap etti?'
-O komik işte! İlk günler bana “Anne” dedi. Çünkü yuvada, onunla ilgilenen, yemek veren, oynayan herkes onun için “anne.” Bu şekilde hitap ediyorlar görevli kadınlara. “Hayır, ben babayım!” diye hep düzelttim. Derken 3-4 gün “Anne- baba” dedi. Sonra gün geldi, tamamen “Baba” demeye başladı. 10 günde çözdük olayı!
'İki yıldır birliktesiniz. Nasıl bir düzeniniz var?'
-Sabah 7 gibi uyanıyoruz, muhakkak benimle kahvaltı yapmak istiyor. 7:30 gibi kahvaltımızı yapıyoruz. Saat 08:15 civarı, her çalışan ebeveyn gibi, ben de işe gidiyorum. Evde bakıcı ablamız var. Akşam 18:15 gibi eve geliyorum. Hava güzelse, parka gidiyoruz, değilse evde oyunlar oynuyoruz. 19:30 gibi yemek yiyoruz, 21:00 gibi yatma hazırlıkları. Kendi odasında, kendi yatağında yatıyor. Ben mutlaka kitap okuyorum ona. Ya da bir masal anlatıyorum, şarkı söylüyorum. En geç 21:30 gibi uyumuş oluyor. Her şey çok düzenli ve güzel gidiyor. Hafta sonları hep birlikteyiz. Mutlaka babaanneye kahvaltıya gidiyoruz. 2 abim de zaten aynı apartmandalar. Maaile kahvaltı yapıyoruz…
Allahım böyle insanlar çoğalsa. ne güzel bir kalp, ne güzel bir çocuk yetiştirme şekli.
Serkan Bey'e kocaman bir alkış. Ancak anlamadığım konu şu, evlat edinmenin bu kadar zor ve zahmetli olduğu bir ülkede, bu kadar çocuk nasıl istismar ediliyor?
İyiliğe çok uzak kalmışız :( Serkan Bey ile bizzat görüşüp, böyle bir insan olduğu için teşekkür etmek istedim.