Türk televizyon tarihinde birçok dizide aynı oyuncuların iki farklı karakteri canlandırdıklarını gördük. Kimi iki kardeşi kimisi de benzerini oynadı. Bizler de aynı dizide iki farklı rolle karşımıza çıkarak oyunculuğunu konuşturan isimleri derledik.
Türk televizyon tarihinde birçok dizide aynı oyuncuların iki farklı karakteri canlandırdıklarını gördük. Kimi iki kardeşi kimisi de benzerini oynadı. Bizler de aynı dizide iki farklı rolle karşımıza çıkarak oyunculuğunu konuşturan isimleri derledik.
3 Ocak 2012 tarihinde Kanal D'de yayınlanmaya başlayan dizinin senaryosu Gülse Birsel tarafından yazıldı. Dizinin 31 Aralık 2014 tarihinde bitirileceği açıklansa da 19 Kasım 2014 tarihinde yayımlanan 90. bölümü ile yayından kaldırıldı.
Mehmet Yiğit Alp'in yapımcılığını üstlendiği, Yönetmenliğini Cem Tabak'ın yaptığı, senaryosunu ise Eda Tezcan, Gülbike Sonay Üte'nin yazdığı, aile ve mahalle yaşamı üzerine kurulmuş sıcak bir mahalle dizisi olan yapımda Gonca Sarıyıldız'la birlikte İpek Tuzcuoğlu, Orhan Kılıç yer aldı.
Biri 15, diğeri 12 yaşında iki çocuk sahibi 16 yıllık evli bir çiftin duygusal komik hikayesini anlatıyor. Evlilikteki küçük şeyleri büyük sorunlara dönüştürebilen, olayların bu hale gelmesinde sürekli birbirlerini suçlayan, sık sık boşanmaktan söz etseler de onlar için dünyadaki en değerli şey olan çocukları düşünerek vazgeçen Meltem ile Haluk çiftinin öyküsü, aslında pek çok ailenin yaşantısına ayna tutuyor. Çiftimiz, her konuda ayrı fikirlere sahip olduklarından, çocukları Emre ve Duygu'nun sorunları konusunda da sık sık tartışıyorlar. Sergilediği sıra dışı kişilikle tüm olayların merkezinde yeralan Emre'yi, nam-ı diğer Havuç'u Furkan Kızılay, annesi gibi duygusal ve romantik bir kız olan Duygu'yu da Ayşecan Tatari canlandırıyor.
Cihangir'de yan yana yaşayan, Türkiye'nin iki uç hayat tarzından gelen iki ailenin komik hikâyelerini ele alıyor.
Melek (Deniz Baysal), birdenbire hayalini bile kuramayacağı bir hayata sahip olmuştu. Dün bir külkedisiyken, bugün bir prensese dönüşmüştü. Hesabını yapamayacağı kadar çok parası, saray gibi bir evi, elbiseleri, mücevherleri vardı. Hepsinden önemlisi, aşkı bulmuştu. Fakat bu masal gibi hayat, aslında bir başkasının hayatıydı; Alara’nın ( Deniz Baysal) hayatı...
Cadı olduğunu yeni öğrenen Ayşegül'ün halaları ve arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği yaşantısını, hoşlandığı çocuk olan Selim'i Tuğçe'ye kaptırmama çabasını, yaptığı sihirlerle başına açtığı belaları konu alıyor.
Yunus, Hollywood da tutunamayıp şansını Bollywood'da denemeye çalışan başarısız bir aktör, ikizi Yiğit ise büyük bir suç örgütünün peşinde başarılı bir komiserdir. Bir dizi talihsizlik sonucu Hindistan (Bollywood)'dan da sınır dışı edilen Yunus, ikizinin yerine polis olmak zorunda kalınca işler karışır. Üstelik bir de hiç derdi yokmuş gibi ikizinin ortağı Aslı’ya aşık olmuştur. Peşinden hiç ayrılmayan bir nişanlı, ansızın ortaya çıkan küçük bir kız ve içine düştüğü seri polisiye olaylar zinciriyle Yunus, kendisini adeta ‘hayatının rolünü oynarken bulacaktır.
Çamlıhemşin’in Şenyuva Köyü, her yıl düzenlenen müzik festivalinin heyecanı içindedir. Bir yandan Ali İhsan’ın dedesine hürmeten köye dikilen heykelinin açılışı, bir yandan festivalin organizasyon hazırlığı Şenyuva’nın durağanlığını bozarken, Muhtar’ın eşi Hilmiye, kavuşamamış iki eski sevdalı Ali İhsan ve Adalet’i bir araya getirmek için ant içer.
Hilmiye köylüleri de çabasına ortak ededururken, yıllar evvel ailesini ve köyünü terk eden Hayati’nin oğlu Orhan, festival bahanesiyle solisti olduğu müzik grubuyla birlikte İngiltere’den gelir. Teyzesi Adalet’in pansiyonuna yerleşen Orhan, yıllar içinde edindiği punk tarzıyla kimliğini gizlemeye çalışsa da Adalet’in dikkatinden kaçamaz.
Demet (Ebru Aykaç) ve Zeynep (Hande Doğandemir), Bursa’nın Gölyazı ilçesinde mütevazı bir hayat süren anne-kızdır. Demet’in terzi dükkanında işler umduğu gibi gitmez ve elinde avucunda ne varsa kaybeder. Bu sırada İstanbul’dan Demet’e bir dost eli uzanır. Bu çocukluk arkadaşı Jale’dir (Deniz Türker). Jale, İstanbul’un en prestijli kolejlerinden Sayer Koleji'nin müdürüdür. Hem Zeynep’in iyi bir eğitim alması hem de yeni bir başlangıç yapmak için anne-kız, Zeynep’in tüm itirazlarına rağmen İstanbul’a taşınırlar.
Fırat Bulut, İstanbul Adliye'sinde görevli bir cumhuriyet savcısıdır. Başarılı bir savcı olan Fırat, eşi Zeynep ve beş yaşındaki kızı Nazlı'yla mutlu bir hayat yaşar. Ancak bir gün uyandığında son dört ayda olanları hiçbir şekilde hatırlamadan kendisini cezaevinde bulur. En son anısı, kızının doğum gününü kutladığı gecedir. Şok ve dehşet içinde, karısını ve kızını öldürmekle suçlandığını fark eder. İkinci duruşması yaklaşmaktadır ve müebbet cezasına çarptırılmıştır. Karısını ve kızını gerçekten öldürmüş müdür? Cumhuriyet savcısı Fırat Bulut’un hapsedilmesinden önce araştırdığı en son dava, ülkenin en önce gelen ailelerinden olan Yesari'lerin halefleri olan ikiz kardeşlerden, Barış Yesari'nin davasıdır.. Barış Yesari'nin evinde bir genç kız öldürmüştür. Hafızası geçici olarak mı yoksa sonsuza dek mi kaybolmuştur teşhis konulamayan Fırat Bulut, masumiyetini kanıtlamak için hem hatırlamak, hem hayatta kalmak hem de cezaevinden kaçmak zorundadır.
Yıl 1896. Osmanlı Balkanlardaki hakimiyetini yavaş yavaş kaybetmektedir. Kahramanımız Sütçü Ramiz Makedonya bölgesinde Manastır şehrine yakın bir köyde evlilik çağındaki üç kızı ve karısıyla birlikte yaşan fakir bir Türk köylüsüdür. Ramiz ve ailesinin ekseninde gelişen olaylar fonda Balkanlardan çekilmekte olan cihan imparatorluğunun o yıllarına da bir ayna da tutmayı hedeflemektedir.
Selin, Leyla ve Nazlı, anne ve babalarını bir trafik kazasında kaybederler ve hayatları alt üst olur. Üç küçük kız annelerinden kalan üç beş parça eşya ve bir sandık dolusu hatıra defteri ile birlikte amcalarının yanına yerleşirler. Amcanın huysuz karısı Aslı ve önceki evliliğinden olma kızı Kıvılcım, üç küçük kızı evde istememektedir. Üç öksüz kıza akıllara gelmedik eziyetler yaparlar. Üstelik bu eziyet okulda da müdür Fitnat Hanım ve küçük zengin şımarıklar tarafından da sürdürülmektedir.
Erman Kuzu, postacılık görevinden zorunlu emekli olduktan sonra, özel halk otobüsü şoförü olarak çalışmaya başlamıştır. Abiye, Erman’ı boşayıp, evden gönderdikten sonra, çocuklarının da kendisine sırt çevirmesinden sonra yalnız başına kalan Erman, küçük bir motel odasında yaşamaya başlamıştır.
Yapımcılığını Sinan Çetin'in ve senaristliğini Gülse Birsel'in üstlendiği, durum komedisi türünde dizi 2004-2009 yılları arasında ATV'de yayınlandı.
Özpamuk Tekstil'in sahibi Cengiz Özpamuk, oğlu Ozan'ı genel müdürlükten alır ve şirketin en alt kademesinde çalışan Yaşar Yüksel'i şirkete genel müdür yapar. Görevden alınan Ozan, Jetset Konakları'ndaki genel müdür villasını boşaltır ve yan villada oturan ailesinin yanına taşınır. Ayazağa'da bir gecekonduda yaşayan Yüksel ailesi ise Ozan'dan boşalan villaya yerleşir. Yaşar Yüksel moda sektöründe kendisini kanıtlamaya çalışırken ailesi sosyeteye girmeyi amaçlar.
Ismail Hacıoğlu her bölüm aynı anda hem iyi hem kötü insan oluyor. Hem gülüyor hem ağlıyor acayip değişik bir oyuncu bence böyle bir oyuncumuz olduğu için çok şanslıyız kıymeti bilinmeli. Bir de Avrupa Yakası'nda Kubilay ve Gülenay tiplemeleriyle yer alan Vural Çelik'de listede olmalıydı.
Cem Yılmaz yok listede.
Tuna Orhan, Binnur Kaya ve İsmail Hacıoğlu'na birer alkış daha..