Aynaya Bakarak Dans Ederken Kaçan Adımlar: Kim Bu El Alem?

“Aynaların bize sahte bir güven duygusu verdiğini biliyorum. Her gün gördüğümüz yansımanın, başkalarının bizi nasıl gördüğüyle hiçbir ilgisi yok.”

- Rasmenia Massoud

Dans provalarında aynalı odalarda eğitmenler öğrencilerinden aynaya arkalarını dönerek dans etmelerini isterler. Aynadan kendini gözlemlemek bir noktaya kadar farkındalık için önemli olsa da bir noktadan sonra kendini gözlemlemeye fazla odaklanan ve dışarıdan nasıl göründüğü konusunda endişeye kapılan öğrenci hata yapmaya başlar. Çünkü akışta kalamaz. Tıpkı dansta olduğu gibi, hayatımızda da bazen dışarıdan nasıl algılandığımıza o kadar odaklanırız ki, gerçekte olmak istediğimiz kişiden ya da yapmak istediklerimizden uzaklaşır ve kendimize yabancılaşırız.

Ayna benlik teorisi

Teori ilk olarak 1902 yılında Amerikalı Sosyolog Charles Horton Cooley tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre, birey kendini değerlendirirken, değerini ve davranışlarını ölçerken toplumun diğer üyelerinin yargılarını kullanır. Yani kendini algılayışı ve benliğini inşa edişi diğerlerinin onu algılayış şeklinin içselleştirilmesiyle oluşur. Cooley teorisinde ayna benliğin üç adımdan oluştuğunu öne sürmüştür;

1.     Sosyal ortamda bireyin başkalarının gözünde nasıl göründüğünü hayal etmesi

2.     Başkalarının bu görünümle ilgili yargısını hayal etmesi

3.     Algıladığı yargılarla ilgili duygular geliştirmesi ve içselleştirmesi

Seanslarımda sıklıkla sorduğum sorulardan biri “kendinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusudur. Çoğunlukla bir duraksama yaşanır o an ve genelde verilen cevaplar başkalarının onları nasıl tanımladığı üzerinden kendilerini tanımlamaları ile sonuçlanır. “Eğlenceliyimdir. Çevremdekileri güldürürüm”, “başarılıyımdır. Yaptığım işler beğenilir”, “soğuk bir yapım olduğu söylenir. İnsanlarla kolay iletişim kuramam”, “çekingenim. Toplum içinde en sessiz kalan ben oluyorum.” şeklinde tanımlamalar yaparlar. Bu aslında “ben kimim?” sorusuna verilen cevaptan biraz uzak sayılmaz mı?

Başarılı olduğunu öne süren bir bireyin başarı parametresi kendi standartları değil, dışarından nasıl göründüğü veya takdir üzerine şekillenirken, çekingen ya da soğuk göründüğünü iddia eden biri aslında temkinli bir insan olabilir veya eğlenceli olduğunu iddia eden biri insanlar arasında eğlenceli görünürken kendi içinde melankolik, mutsuz olabilir. Bu durumda da benliğimiz hakkındaki tanımlamalarımız diğerlerinin kontrolünde oluyor ve olumlu olumsuz yargılarına göre değişiklik gösterebiliyor.

Burada bir diğer önemli nokta da diğerlerinin bizim hakkımızda ne düşündüğünü asla tam olarak bilemeyecek olmamızdır. Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü düşünerek bir sonuca varırız. Özellikle kendimizle ilgili olumsuz bir yargıda bulunurken yaptığımız şeydir aslında bu. Bir örnekle açıklarsak;

“İnsanlar benim onlardan farklı olduğumu düşünüyorlar. Bu sebeple kimse benimle tanışmak için yanıma gelmiyor.” Danışandan burada olan durumu biraz daha ayrıntılı anlatmasını istediğimizde ve tanışma anını canlandırdığımızda aslında insanların onu farklı gördüğünü düşündüğü için soğuk ve duvarları olan bir duruş sergilediği için böyle bir davranışla karşılaştığını gördük. Bu örnek, yaşadığımız pek çok duruma genellenebilir. İnsanların bizim hakkımızda düşündükleri konusunda bir çıkarımda bulunuyor sonra da bunu gerçekleştirmek için elimizden geleni yapıyor olabiliriz. Bu diğerlerinin bizim hakkımızda düşündükleri değil, bizim diğerlerinin gözünden dolaylı olarak oluşturduğumuz kendimiz hakkındaki yanılsamalardan ibaret ve bunu fark ettiğimizde değiştirmek çok daha kolay bir hale geliyor.

Dışarıdaki el alem kim bilmiyorum. Ancak içimizdeki el alemden çok daha şefkatli ve hoşgörülü. Burada susturmamız gereken içimizdeki el alem…

Kendini seçebilmek

  • Kendi ihtiyaçlarının farkında olmak ve bu doğrultuda harekete geçebilmek.

  • Başkalarının fikirlerine ve eleştirilerine açık olmak. Ancak kendi değerlerinden ödün vermemek

  • Hata yapmaktan korkmak yerine hataları kabul etmek ve ders almak.

  • Kendimizle olan konuşma dilini değiştirmek. Diğerleri ile konuştuğumuz kadar şefkatli bir şekilde kendimizle konuşmak.

  • Bir gruba uyum sağlama uğruna seni sen yapan farklılıklarından vazgeçmemek ve kendin olabilme cesaretini göstermek.

  • Kendini takdir edebilmek. Zamanında takdir edilmediğini söyleyebilirsin. Ancak takdir edilmesen de kendini takdir edebilmeyi öğrenebilirsin.

“Ya kabul edilmek uğruna kendini bastırmanın acısını yaşayacaksın ya da kendin olup kabul edilmemenin acısını yaşayacaksın.”

- Gabor Mate

Sen hangisini seçeceksin? Soyut ve sürekli değişkenlik gösteren bir el alem uğruna yaşamak mı, yoksa kendin olmak mı?

Aynaya arkanı dön ve kendini dansın akışına bırak. Bazen adımları kaçırmak en güzel danstır.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı