Anayasa Mahkemesi (AYM), resmi nikah olmadan, dini nikah yapanlara ve nikahı kıyan din görevlilerine cezayı iptal eden kararının gerekçesini jet hızıyla dün açıkladı.
AYM Başkanı Zühtü Arslan Hürriyet’e, karar hakkında yorum yapmak istemediğini belirterek, “Kararlarımızla konuşmayı tercih ederiz” dedi.
Arslan ile 11 üye, resmi nikahsız imam nikahı kıydıranlara hapis cezasının “Birlikte yaşama hukuk düzenince cezalandırılmazken imam nikahının suç olması ölçüsüz orantısız müdahale” diye iptalini istedi. Üyeler Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli, Osman Paksüt ve Recep Kömürcü, iptale karşı oy kullandı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel hayat maddeleri ile AİHM’nin din ve vicdan özgürlüğü kararlarına atıf yapılan gerekçe özetle şöyle:
“İtiraz konusu kurallarda, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar ile evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapanların cezalandırılması öngörülerek, kişilerin özel hayatlarına ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi hakkı ile din ve vicdan özgürlüğüne sınırlama getirildiği açıktır. Esasen, kişilerin dini tören veya nikah olmaksızın fiilen birlikte yaşamaları ve çocuk sahibi olmaları, özel hayata saygı gösterilmesi bağlamında hukuk düzenince suç olarak nitelendirilip cezalandırılmazken, kişilerin özel hayat tercihleri ve dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptırmalarının suç olarak düzenlenmesi, anılan ölçüsüzlüğü açıkça ortaya koymaktadır. Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden evlenme için dinsel tören yapan kimseler de sonuç itibariyle özel hayatlarına ilişkin tercihleri ve dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptıranlara yardım amacıyla hareket ettiklerinden, cezalandırılmalarını öngören kural da ölçülülük ilkesini ihlal etmektedir. Kişilerin dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırma fiillerini cezalandırmayı gerektirecek bir zorunluluk bulunmamaktadır. Sadece evlenmenin dinsel törenini yapma ve yaptırmanın suç olarak düzenlenmemesi, bu birlikteliği hukuk düzenince geçerli olarak kabul edilen bir niteliğe kavuşturmamaktadır.
”Karşı oy verdiler
Üyeler Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli ve Recep Kömürcü ortak karşı oylarında, TCK’daki düzenlemenin, Anayasa’nın “İnkılap Kanunlarının Korunması” başlıklı 174. maddesi gereği olduğunu belirterek, “Aile hukukunu, özel hayatı, din ve vicdan hürriyetini ve medeni nikah esasını koruyan bu kuralın ölçülü olmadığının söylenemeyeceği, dolayısıyla kuralların anayasaya aykırı düşmediği’ görüşünü dile getirdi.
Üye Osman Paksüt ise karşı oyunda, “Kurallarla sıkıntısı olan kişilerin çoğunlukla, evlilik kurumunun kanuni yükümlülüklerinden kurtulmak ve partnerini, birlikte yaşamaya ikna etmek için dinin gücünden yararlanmak isteyenler olduğu anlaşılmaktadır. Bunların da özgürlükler kapsamında himaye edilecek meşru bir hukuki yararlarının olmadığı açıktır” dedi.