ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, kısırlaştırma ameliyatı olmasına rağmen çocuğu olan ve doktorun kusurlu olduğunu savunan karı kocanın bireysel başvurusunda, 'kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal' edildiğine karar verdi.
Yüksek Mahkemenin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, 4 çocuk sahibi başvurucu Kemal Demirtaş, 17 Haziran 2010'da devlet hastanesinde vasektomi (erkeğin kısırlaştırılması) ameliyatı oldu.
Ameliyattan yaklaşık 19 ay sonra eşi Gülcan Demirtaş'ın hamile kalması üzerine yapılan testte, Kemal Demirtaş'ın spermatik kanallarının tam kapanmamış olduğu belirlendi.
Zararlarının karşılanması için Sağlık Bakanlığına yaptıkları başvuru reddedilen, karı koca, Bursa 1. İdare Mahkemesinde dava açtı. Dava dilekçesinde, istenmeyen gebeliğin medyana geldiği, başvurucuların başka sağlık sorunları da bulunduğu, hamilelik ve doğumun zor geçtiği ve çocuğun bakım ile eğitim masraflarını karşılayacak güçleri bulunmadığı belirtilerek, maddi manevi zararlarının karşılanması talep edildi.
Yargılama sürecinde alınan Adli Tıp Kurumu raporunda ise ameliyat sonrası 'spermatik kanalların kapanmaması durumu, her türlü özene rağmen görülebilecek, tıbbi ihmal ya da kusura bağlı olmayan komplikasyon' olarak değerlendirildi.
Mahkeme, bilirkişi raporunu hükme esas alarak davanın reddine karar verdi. Başvurucular, bu karara yaptıkları itirazın da reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, tıbbi ihmal sonucu zarara uğranılması nedeniyle kişinin maddi ve manevi hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunuldu.
Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesi
Yüksek Mahkeme, başvurucuların Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığının korunması' hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, bilirkişi raporları uyarınca hastanın ameliyat sonrasında sperm testi için kontrole çağırılmasının tıbbi bir gereklilik ve önceden öngörülebilir olduğu belirtilerek, Kemal Demirtaş'ın, bu test için kontrole çağırıldığına yönelik bir belge bulunmadığı ifade edildi.
Ameliyat sonrası kişinin rutin kontrollere çağırılıp çağrılmadığı, çağırıldıysa kontrollere gelip gelmediği ve işlem sonrası gelişebilecek durumlarla ilgili süreç aydınlatmasının derece mahkemesi tarafından araştırılması gerektiği vurgulanan gerekçede, bu konuda hiçbir gerekçe ve açıklamaya yer verilmediği aktarıldı.
Gerekçede, şunlar kaydedildi:
'Başvurucunun vücut bütünlüğüne yönelik tıbbi müdahalenin sonuçları bakımından tıp kurallarına göre öngörülebilir nitelikte komplikasyon ve riskler hakkında yeterli bir biçimde aydınlatılması iddiası yönünden mahkeme kararlarında konuyla ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Üstelik başvurucunun belirtilen iddia ve şikayetleri yargılamanın sonucuna doğrudan etki edebilecek mahiyettedir. Dolayısıyla yargısal makamlarca bu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını korunması ve geliştirilmesi hakkı bakımından kamu makamlarının pozitif yükümlülüklerini yerine getirmedikleri kanaatine varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.'
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildi.