Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (THSK), Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç ve zaruret halinde nöbet görevi verilebileceği hükmü Anayasa'ya uygun bulduğunu açıkladı.
THSK, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları iradeleri ile kabul ettikleri sözleşmeyle çalıştığı, sözleşmeli olarak çalışmanın sağlayacağı olanakları tercih ettiklerini vurguladı. Yapılan sözleşmelerde nöbet tutturulacağının da açıkça belirtildiği dile getirildi.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (THSK), ‘Anayasa Mahkemesi'nden Çok Önemli Kararlar’ başlıklı bir açıklama yaptı. Açıklama da, Aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç ve zaruret halinde nöbet görevi, Aile hekimliği akademisyenleri ve asistanlarının aile hekimliği uygulaması içinde yer alabileceği ve Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğumun, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabileceği yönündeki hükmü ile ilgili AYM’nin verdiği kararlar açıklandı.
Aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına ihtiyaç ve zaruret halinde nöbet görevi verilebileceği hükmünün Anayasa'ya uygun bulunduğu belirtilen açıklama da, “ Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları iradeleri ile kabul ettikleri sözleşmeyle çalışmakta, sözleşmeli olarak çalışmanın sağlayacağı olanakları tercih etmektedirler.” Denildi. Sözleşmelerinin sona ermesi durumunda yenilemenin de aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarına bağlı olduğu vurgulanan açıklama da, “Yapılan sözleşmelerde nöbet tutturulacağı da açıkça belirtilmektedir. Üstelik tutulacak nöbet karşılıksız olmayacak nöbet karşılığı olarak ücret alacaklardır. Bunun yanında getirilen bu uygulamaya çeşitli ölçütler konulmuş, sınırları belirlenmiştir. Kural ile nöbet uygulamasına üç ayrı ölçüt getirilmiştir. Bu ölçütler ile nöbet uygulamasının genel çerçevesi belirlenmiştir.Öte yandan Anayasa'nın 'Çalışma şartları ve dinlenme hakkı' başlıklı 50. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında, kimsenin, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamayacağı ve dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu belirtilmiştir. Devletin, bazı zorunlu hallerde sağlık hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için kamu çalışanlarının başka bir kurumda geçici olarak görevlendirilmesi, nöbet tutturulması bunun için ayrıca ücret ödediği düşünüldüğünde zorla çalıştırma olarak değerlendirilemez. Kural, çalışma ve dinlenme hakkına engel olmadığından Anayasa'nın 50. maddesini de ihlal etmemektedir…” ifadeleri yer aldı.
Açıklama da, aile hekimliği akademisyenleri ve asistanlarının da aile hekimliği uygulaması içinde yer alabileceğine yönelik kanun hükmünün de Anayasaya uygun bulunduğu ifade edildi.
TIBBİ ZORUNLULUK BULUNMASI HALİNDE DOĞUMUN, SEZARYEN AMELİYATI İLE YAPTIRILABİLECEĞİ ANAYASAYA UYGUN
Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması halinde doğumun, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabileceği yönündeki hükmün Anayasa'ya uygun bulunduğu anlatılan açıklama da şu ifadeler yer aldı: “Bu kararın gerekçesi ise şöyle ifade edilmektedir: ‘Dava konusu kural ile doğumun gerçekleşmesinin iki yönteminden birinin tıbbi zorunluluk kavramına göre hekim tarafından tercih edilmesi öngörülmektedir. Kuralın sınırladığı husus, anne adayının kendi isteği ile doğum yöntemini belirlemesi ve hekime bunu dayatılabilmesi ile hekimin de tıbbi zorunluluk olmaksızın bu ameliyatı yapmasıdır. Kural ile hekime, tedaviye ilişkin bilimsel görüşünü ileri sürme ve uygulama konusunda yasal bir dayanak sağlanmıştır. Sezaryen ameliyatını sağlık hizmetlerinden yararlanmaya engel olmayacak biçimde, tıp bilimine göre belirlenecek nedenlerle sınırlayan, bilimin gerekleri dışında herhangi bir yöntem dayatmayan dava konusu kuralın, kadının maddi ve manevi varlığını geliştirmeye engel olduğu söylenemez. Kural, gelir durumuna bakılmaksızın herkese uygulanacak objektif, soyut ve genel bir düzenleme niteliğinde olduğundan eşitlik ilkesine aykırı değildir. Doğumun gerçekleşmesinde sadece iki yöntemin olduğu dikkate alındığında, anne adayına hekimin bilimsel tercihini etkisiz kılacak üstün bir tercih hakkı verilmesinin, uygun görmediği tedaviyi uygulamaya zorlanacak hekimin çalışma hürriyetini daraltacağı açıktır. Dolayısıyla bu durum, hekimin tedavi yöntemini belirleme hakkına müdahale olacaktır. Dava konusu kural, hekimin çalışma hürriyetini sınırlamamıştır.”
Yasin Kılıç, CİHAN