Ayfer Batı Yazio: Teknoloji Gerçekten “Eğitim Katili” mi?

Teknoloji, günümüzde hayatımızın çok önemli ve ayrılmaz bir parçası. Sosyal konumumuzu, günlük hayatımızı, görevlerimizi, mesleklerimizi, diğer insanlarla olan ilişkimizi ve evrimimizi büyük ölçüde etkiliyor. Ancak teknolojinin çok da fazla giremediği ve değiştiremediği bir alan var: eğitim. Sorumuz şu: teknoloji, eğitim ve öğrenme süreçleri için zararlı mı, yoksa destekleyici mi? Sınıf ortamına teknolojinin dâhil olması, öğrenmeyi ve eğitim sistemini ilerletecek mi; yoksa sonunu mu getirecek?

Özellikle son 10 yılda teknolojinin çarpıcı gelişimiyle birlikte, yeni öğretim yöntemleri oluşturma ve bunları yaşamın her yönüne entegre etme ihtiyacı ortaya çıktı. Bu yöntemler; öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkininin değiştiği, evrimleştiği ve daha da iyi sonuçlar almanın hedeflendiği, öğrenmenin kişiselleştiği, başarı tanımlarının da kişilerce özgür olarak belirlenebildiği bir sisteme evirilme amacı güdüyor.

Eğitim teknolojisi tarafından sunulan araçların aslında sınırsız.

Sadece bilgisayar veya tabletten bahsetmiyoruz yani. Yapay zekâ tabanlı teknolojiler, sınıf yardımcıları gibi yapılar da bahsettiğimiz eğitim teknolojilerine dâhil. Teknolojinin, öğrenmedeki en önemli işlevi, öğrencinin herhangi bir zamanda, herhangi bir bilgiye sahip olabilmesini sağlaması. Yani öğrenmeyi zamandan ve mekândan ayırabilmemiz için teknoloji bir gereklilik. Ayrıca, teknolojiyle birlikte, çok sayıda ortamı birleştirerek aynı anda çok sayıda veri işlemek de mümkün. 

Bununla birlikte; öğretmen, sadece bilgi ileten kişi olmaktan çıkıyor ve koordinatör, rehber, danışman rollerini üstleniyor. Öğretmen, öğrencilerin kendileri keşfetmelerine yardımcı olacak, öğrenme yöntemlerini ve alanlarını tanıtacak. Bu demek değildir ki; teknoloji, öğretmeni ya da kitapları ortadan kaldıracak. Aksine; teknoloji, öğretmenin de öğrenmesine, ilerlemesine yardımcı olan olacak ve öğrencileriyle daha yakından ilgilenebilmesinin de yolunu açacak çünkü angarya işleri ortadan kaldıracak. Tüm bunların yanında, belki de öğrencilerin asıl ilgisini çekecek olan şey: teknoloji, öğrenmeyi keyifli ve kalıcı hale getirebilecek.

Tüm bunlara dayanarak, teknoloji ve eğitim birlikteliğinin getirdiği faydaların çok fazla ve çok önemli olduğuna; teknolojinin, geleceğin eğitimi için bir zorunluluk olduğuna inanan birçok insan olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bunun tersi görüşünde olanlar ve teknoloji ile eğitimin tamamen ayrı tutulması gerektiği görüşünde olanlar da var. Peki, karşılaştırmak gerekirse; en kısa haliyle, teknolojinin faydaları ve zararları dediğimizde ilk akla gelenler neler olur?

Faydalara şöyle bir bakalım:

- Teknoloji; öğrenci verimliliğini artırırken, eğitimi oyuna dönüştürerek çok daha ilgi çekici hale getirebiliyor.

- Eğitimde teknoloji, tükenmez bir bilgi kaynağı sunarak öğrencilere, yeni ufuklar açabiliyor

- Teknoloji, mesafeleri kısaltıyor. Yani dünyanın öbür ucundaki bir konferansa anında bağlanabiliyor, normal şartlarda görüp tanışamayacağınız kişilerle iletişime geçebiliyorsunuz.

- Teknoloji, öğrencilere araştırma ve aramada işbirliği yapma fırsatı veriyor.

- Teknoloji, kalıcı öğrenmeyi mümkün kılıyor ve ezberi ortadan kaldırıyor.

- Teknoloji ile bireyler kendi öğrenme ve başarı serüvenlerini oluşturabiliyor. Öğrenmeyi öğrenebiliyor.

Zararlara gelirsek:

- Öğrencinin, yabancılaşma veya öğretmenin gücünü kaybetme riski var.

- Öğrencinin makineye bağımlılık hissinin arttığı, böylece kendi potansiyelinin azaldığı durumlar söz konusu olabilir.

- Teknolojinin, sosyal tecrit ve yalnızlığa yol açma riski vardır.

- Öğrencinin, yalnızca ilgisini çeken bilgi ve alanlara bağlı kalma ihtimali vardır.

- Öğrencinin, ilgisinin dağılması, öğrenmenin gecikmesi muhtemeldir.

- Teknolojinin yanlış kullanımı sonucunda hem sağlık sorunları hem bağımlılık gibi problemler de ortaya çıkabilir.

Soruya geliyoruz. Peki, ne yapalım? Teknoloji ve eğitim birlikteliğinin bazı durumlarda tehlikeli olabileceğini söyleyebiliriz, ancak bu teknolojiyi eğitimden tamamen dışlamak gerektiği anlamına gelmiyor. Herhangi bir risk, öngörülerek ve doğru şekilde entegrasyon ile kolayca önlenebilir. Teknoloji entegrasyonunun belli bir süreci ve gereklilikleri var. Burada da en büyük görev öğretmene düşüyor çünkü en başta onun öğrenmesi, teknolojiyi tanıması gerekiyor ki, doğru şekilde öğrencilerin kullanımını sağlayabilsin, doğru şekilde müfredata dâhil edebilsin. Öğretmenin, öğrenmediği sistemde, aktif öğrenmenin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır çünkü kendisi de ezber yapacak, ona verilen konulara anlam katmadan öğrencilere ezber olarak aktaracak, sınavları puanlayıp, başarı yalnızca not ve ezber temelli ölçecektir.

Twitter

Popüler İçerikler

Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı