Ayfer Batı Yazio: Eğitim 5.0 Nedir?

Eğitim nedir dediğimizde genelde herkes sözlük tanımları vermeye çalışıyor, kurumlara ve sistemlere bağlıyor, net tanımda hep yetersiz kalıyor. Haklısınız, bize bu öğretilmiş; düşünmüyor, hayal kurmuyor, kitaplarda yazanı doğru kabul edip aynen sunuyoruz. Bilgiyi alıyor, kafamızda bir yere not ediyor, ama onunla ne yapacağımızı, onu nasıl geliştireceğimizi bilmiyoruz. Gelecek, eğitimle nasıl şekillenir; geleceğin eğitimi nasıl şekillendirilmelidir hiç düşünmüyoruz.

Eğitim 5.0, Toplum 5.0’a yani, teknolojik gücü doğru yönetecek akıllı toplum felsefesine ulaşmanın anahtarıdır. Geleceğin toplumunu yaratmanın temelini oluşturan, kişiselleştirilmiş eğitim, öğrenim esnekliği, sürekli gelişim, eleştirel düşünme ve problem çözme, veri yorumlama, öğrenci katılımlı müfredat, proje bazlı öğrenme ve en önemlisi de teknoloji ve eğitim birlikteliği dinamiklerine dayanan geleceğin eğitim modelidir. Bu modelin belli şartları ve adımları var:

1. Kişiselleştirilmiş Eğitim

Eğitim 5.0’ın dinamiklerinden biri olarak, kişiselleştirilmiş eğitim anlayışına göre; her bireyin öğrenme yöntemi, hızı, merak duyduğu alan ve gelişim basamakları birbirinden farklıdır. Bu farklılıkları gözetmek ve öğrencilere, bu farklılıklarının temel alınacağı bir öğrenim sistemi sunmak, kendi farklılıklarını, öğrenme biçimlerini ve kişisel gelişim basamaklarını keşfedecekleri ortamı sağlamak eğitim sisteminin görevlerinden biridir. Yoksa, sistemin adaleti, bir balığa ve bir maymuna ağaca tırmanma ödevi verip, sonuca bakarak başarı değerlendirmesi yapmaktan öteye geçemez.

2.   Öğrenim Esnekliği

Eğitim 5.0’ın bir diğer dinamiği de kişiselleştirilmiş eğitimle doğrudan bağlantılı olan öğrenim esnekliği. Buna göre, öğrenme sürekli olarak devam edebilir, zaman ve mekân olarak sınıf ortamına, klasik sınıf düzenine ve materyallerine yani öğretmenin anlatıcı ve öğrencinin dinleyici olduğu düzene ve kitap-deftere bağlı değildir. İdeal bir öğrenme için, okul ortamının yanı sıra, öğrencinin hayatının tamamına dahil olabilecek, akustikten, renklere, ışığa, yerleşim düzenine, materyallere, mekânın etkileşim özelliklerine, grafiklere ve en önemlisi de teknolojiye ve ilhama kadar her dinamik dikkate alınmalıdır. Öğrencilere kendi hızlarında çalışabilme, bireysel ihtiyaçlarını ifade edebilme, kişisel sınırlarını genişletme, öğrenmenin yanında öğretebilme ve sorumluluk alma fırsatı sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde, günümüz ve gelecek ihtiyaçlarına cevap veremeyen geleneksel sınıf ortamı anlayışı yıkılabilir ve öğrencilere okul ve eğitim sevdirilebilir.

 

3. Sürekli Gelişim

Eğitim 5.0 için kabul etmemiz gereken en önemli dinamiklerden bir diğeri de öğrenmenin okul ortamıyla sınırlı olmadığıdır. Öğrenme süreklidir ve zaman, mekân, öğretmen ve müfredatça sınırlandırılamaz. Aksine, öğrenme, kişinin merakı doğrultusunda, kendi hızında ve kendi alanında daha efektif hale gelir. Bu sebeple kurumlar, eğitimin her yerde ve her an, kişinin kendi hızında ve merakı doğrultusunda devam ettiği bilincini öğrenciye aşılayabilmeli ki kişiler kendi yeti ve ilgileri doğrultusunda sürekli bir gelişim halinde olabilsin.

4. Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme

Eleştirel düşünmek Eğitim 5.0 için değerlidir çünkü; klasik eğitim sisteminde yeri olmamasına rağmen, öğrenci merkezli, çağdaş eğitim anlayışının temelini oluşturur ve farklı bakış açılarına yer vererek bilgiyi doğru yönde birleştirmek ve karşılaşılan problemlere çözüm yolları üretmek bu yüzyılın en önemli yeterlilik alanlarından biridir. Eleştirel düşünme ve problem çözme eğitime entegre olur, öğrencilere bu bilinç verilebilirse; en kalıcı öğrenme sağlanmış olur.

5. Veri Yorumlama

Artık tek tıkla saniyeler içinde veriye ulaşmak mümkün, sayısız kütüphanenin bilgisi ceplerimizde, her gün milyonlarca veri toplanıp depolanmaya devam ediyor ve sayısal işlemler saniyeler içinde çözülebiliyor üstelik bu işler teknoloji tabanlı yapılıyor. Bu sebeple, asıl önemli olan şey, bu veriyi yorumlayabilme yeteneği. Eğitim 5.0, bilgiye ulaşma ve bunu ezberleme becerisinden ziyade, bilgiyle neler yapılabileceğini, bilginin nasıl değiştirip geliştirilebileceği yetisini kişilere kazandırmayı amaçlar, ki geleceğin gerektirdiği de budur.

6. Öğrenci Katılımlı Müfredat

Eğitim 5.0’da öğrenciler, müfredatın oluşturulması ve geliştirilmesi süreçlerine dahil olacaklar. Öğrencilerin verdiği girdi ve cevaplarla; neyin daha önemli ve ilgi çekici olduğu anlaşılabilecek ve gereksiz bilgi yığınlarından ve keskin sınırlı derslerden oluşan klasik eğitim anlayışının müfredatları yerini modern, güncel multi-disipliner ve dinamik müfredatlara bırakacak. Ancak bu şekilde öğrenciler aktif ve efektif öğrenme gerçekleştirip, geleceğe hazırlanabilir. Pratiğe geçemeyecek, yaşamın gerçeklerinden uzak, yalnızca sınav odaklı müfredatlar; niteliksiz ve kendini geliştirmeye kapalı öğrenciler yetiştirmeye mahkumdur.

7. Proje Bazlı Öğrenme

Eğitim 5.0’ın bir diğer dinamiği olan proje bazlı öğrenme, öğrenciyi geleceğin çalışma modeline hazırlamayı amaçlar. Öğrenci, çalışma modellerini yakından tanır, modellerin içinde yer alır, uygulamalar yapar ve en zevk aldığı, kendisini en çok geliştirebildiği ve en çok geliştirebileceği modeli seçme imkanına sahip olur. Kendi kendine düşünmeye bırakılan öğrenci, düşünme, problemleri tanıma, ihtiyaçları tanıma, çözüm odaklılık, işbirliği ve zaman yönetimi gibi yetilerle donanır.

8. Teknoloji ve Eğitim Birlikteliği

Eğitim 5.0’ın altyapısı olarak teknoloji, diğer tüm dinamikleri destekler ve mümkün kılar. Eğitim 5.0, özellikle toplum odaklı insansız teknolojilerden bağımsız düşünülemez. Bu teknolojiler, hazırlık sürecinden öğrenme, başarı ölçme ve geribildirim süreçlerine; sadece sınıf ortamına değil, sonrasına da efektif şekilde dahil olmalı.

Kişiselleştirilmiş eğitime baktığımızda, sınıf ortamında öğretmen her an her öğrencinin farklılıklarını takip edemeyebilir, sınıf ortamının dışına hakim olamayabilir ancak özellikle toplum odaklı insansız teknolojilerin öğrenme sürecine dahil olmasıyla, her bir öğrencinin bireysel öğrenme ve gelişim süreçlerini takip etmek mümkün olacaktır. Bunun için tabletlere kolayca indirebileceğimiz yapay zeka temelli eğitim programlarından, sınıf ortamına dahil olan dikkati ve duyguları (sıkılma, ilgi duyma gibi) tanıyan yapay zeka programları mevcut.

Eğitimde esneklik de, teknolojiyle mümkün oluyor çünkü sınıf ortamının dışında, öğrenciyi takip etmek ve eğitimini desteklemek mümkün; bunun temelinde de çevrimiçi öğrenme var.

Teknoloji sayesinde artık, dünyanın öbür ucundaki derse istediğiniz saatte

bağlanabiliyor, istediğiniz hocayla veya çalışma grubuyla canlı etkileşime

geçebiliyorsunuz.

Eleştirel düşünme ve problem çözme ile öğrenci katılımlı müfredatta da teknolojinin önemini görebiliyoruz; teknoloji, öğrencilerin öğrenme sürecindeki etkinliklerini, sürecin ne denli efektif olup olmadığını, eleştirel düşünme ve problem çözme yetilerinin ne derece kullanıldığını ve desteklendiğini ölçebiliyor; anlık olarak geri dönüş sağlayarak, öğrencilerin müfredattan ya da dersin işlenme şeklinden ne derece fayda sağladığını raporlayabiliyor.

Veri yorumlama gerekliliği zaten teknoloji ile ortaya çıkıyor. Teknoloji bu kadar gelişmiş değilken, bireyler, veriyi toplamak ve depolamak için çok fazla zaman kaybediyordu, bu sebeple ana yetenek verinin en efektif şekilde toplanabilmesi ve depolanabilmesiydi. Şimdi bu işlemler saniyeler içinde gerçekleştiği için, asıl ihtiyaç ve gereklilik bu verilerin yorumlanması, değiştirilmesi ve geliştirilmesi. Kısacası teknolojiyle birlikte yeni bir yeterlilik alanı ortaya çıkmış oluyor.

Aynı şekilde, teknoloji, proje bazlı öğrenmeyi de destekliyor çünkü projeler, çalışma modelleri, gerçek dünyaya ait sorunlar ve engeller teknoloji ile simüle edilip öğrenciye sunuluyor ve yine teknoloji ile öğrencinin cevapları, başarısı ve eksiklikleri raporlanabiliyor.

Teknoloji entegrasyonunun belli bir süreci ve gereklilikleri var. Burada da en büyük görev öğretmene düşüyor çünkü en başta onun öğrenmesi, teknolojiyi tanıması gerekiyor ki, doğru şekilde öğrencilerin kullanımını sağlayabilsin, doğru şekilde müfredata dahil edebilsin. Öğretmenin, öğrenmediği sistemde, aktif öğrenmenin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır çünkü kendisi de ezber yapacak, ona verilen konulara anlam katmadan öğrencilere ezber olarak aktaracak, sınavları puanlayıp başarı ölçecektir.

Sonuç olarak;

Değişen dünyayla birlikte, geleceğin ihtiyaçları doğrultusunda pek çok mesleğin, yetkinliğin değişmesi kaçınılamaz. Bu sebeple, Eğitim 5.0 ile birlikte öğrencileri bu ihtiyaçlara ve değişime hazırlamanın, daha da önemlisi bu değişimi ve ihtiyaçları yönetecek yetilerle donatmanın gerekliliği reddedilemez. Bunun için de, öğrencinin aktif olarak öğrenmenin tüm süreçlerine dahil olduğu; okul ve sınıf ortamından bağımsız, dinamik ve sürekli bir öğrenme gerçekleştirdiği; öğrenmeyi, düşünmeyi, fikir üretmeyi, araştırmayı, bilgiyle ne yapması gerektiğini öğrendiği; öğretmenin de öğrenci olduğu, öğrencilerle birlikte öğrenme gerçekleştirdiği, destekleyici ve rehber görevi yürüttüğü bir sisteme doğru reform gerçekleşmeli.

Twitter

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı