Ayfer Batı Yazio: Dil Öğrenme Yeteneğimizi Nasıl Geliştiririz?

Dil öğrenme yeteneği doğuştan gelir.

Dil öğrenme anlık bir beyin aktivitesidir.

Farklı diller ise beyinde aynı alanda depolanır.

Dil öğrenimi konusunda bunun gibi daha pek çok husustan söz etmek gerekir. Biraz açalım.

Bugün dünyanın eğitim sistemleri konusunda tartıştığı en önemli konulardan biri yabancı dil öğrenimidir.

Öğrenmenin zorluğu, sürdürülebilirliği, öğrenme kalitesi ve daha pek çok şey uzun yıllardır tartışılıyor. Dili öğrenmenin zorluğu konusu ise çeşitli eğitim

sistemlerinde temel meselelerden biri ve ülkemizde yıllardır tek bir dili etkin

“öğretemediğimiz” konusu tartışılıyor. Doğal olarak da sonuçtur ki, bir yabancı dili öğrenmek bile pek çoğumuza zor geliyor. Oysa 2015 yılında Berlin’de Çok Dilliler Buluşması’nda aynı anda farklı diller konuşabilen 350 insan bir araya gelmişti. En az dil bileni 10 dil biliyordu. 30 dil bilenler vardı.

Bu nasıl olabiliyordu?

Bunu biraz irdeleyelim.

“Delik burunlar” anlamına gelen, Nemepu adlı kabileye mensup bir Kızılderili,

Kızılderililer arasında kullanılan ve çok eski zamanlardan kalma bir dille

konuşuyordu. Bu dil dünyanın en basit diliydi, öğrenmek için gramer kurallarına ihtiyaç yoktu. Telaffuzunu da öğrenmek gerekmezdi. Çünkü bu dilde hiç kelime yoktu! İnsan beyninin sözel bir dil yeteneği geliştirmesinin ne kadar önemli olduğunu anlatmak için M. İlin ve E. Segal’in sözlük çalışması “İnsan nasıl insan oldu”dan kelimeler üzerinden alıntı yapacağız:

Söz konusu dilin sözlüğünü yapmak gerekseydi aşağı yukarı şöyle bir şey çıkacaktı ortaya: Ok: Bir el, gözle görünmeyen bir yayı tutar, öbür el de yayın görünmez kirişini çekiyormuş gibi işaretler yapar. Vıgvam (Kızılderili evi): Kenetlenmiş parmaklardan meydana gelen iki taraflı dam. Tavşan: Bir elin iki parmağı ileri doğru uzatılır, öbür elle bir kavis çizilir ki, iki uzun kulak ve tavşanın yuvarlak vücudunu gösterir. Kar: Yine aynı jest. Fakat bu kez yumruklar, kar taneciklerinin döne döne yağmasını taklit edercesine yavaşça açılır. Ateş: El aşağıdan yukarıya doğru sağa sola hareket ettirilir. Bu yükselen dumanı gösterir. Yıldız: İki parmak başın üzerinde bükülüp açılır. Bu hareket yıldızların titreyişini gösterir.

Aslında kelimeler olsa da olmasa da beynin dil öğrenme konusunda tutumu pek de farklı değil.

Yabancı dil öğrenmek bir kere beyin için sıkıntılı olabilecek bir süreçtir. Bir kere hiç öyle görünmez ama yabancı dil öğrenme beyinde anlık gerçekleşir. Sağ ve sol loptan oluşan beyin, her iki parçası ile bir bütün olmasına rağmen konuşma ve dil merkezini sol yarım kürede çalıştırır. Dil öğrenme, anlama, doğru kullanma, mantık yürütme, matematiksel işlemler, analiz etme ve sıralama beynin bu bölümünün işlevleridir.

İşitsel ve görsel öğrenme de burada gerçekleşir. Bunun yanında sol lop aynı zamanda vücudun sağ tarafını da kontrol edip duyguları da kontrol eder. Sol ve sağ lobtan söz ederken beyindeki bellek sistemlerini de aydınlatmak gerekir. Beyinde farklı bellek sistemleri vardır ve yabancı bir dili iyi bir şekilde öğrenmek bunların hepsini kullanmanızı gerektirir. Doğru telaffuz için kasları iyi kullanmayı sağlayacak işlemsel belleğe, konuşma rahatlığı için gereken kelimeleri ve grameri kullanmayı sağlayacak bildirimsel belleğe ihtiyaç vardır. Beyin burada müthiş bir birleştirme faaliyeti yapar ve bunların hızlı bir şekilde hatırlanması için de “açık” ve “örtülü” bellekte programlama yapar.

Beyinde dil merkezi çok esnek bir yapıdadır. Duyulan ilk ses veya heceden sonra beyin hemen kelimeyi her iki dilde anlamlandırır. Tüm bu fonksiyonlar beyinde saniyeler içinde gerçekleşir. Dil merkezi çok esnek yapıdadır. Yabancı dil öğrenmenin en önemli beyin etkinliklerinden biri olması da bu nedenledir.

Yabancı dil öğrenmek beyni önce büyütür sonra da geliştirir.

Yabancı kelimelerin beyinde yolculuğu, daha etkili yabancı dil öğreniminin nasıl olabileceği hususunda bizim için önemlidir. Yabancı dil öğrenimi için, beynin yapısından yola çıkılarak dikkate alınabilecek tavsiyelere yönelebilir ve yazıyı o şekilde bitirebiliriz:

· Dil öğreniminde görselleştirme önemlidir. Doğrudan eski beyne gönderme yapacağı için daha etkin öğrenme bu şekilde mümkün olabilir.

· Küçük yaşlarda, beyin dil eğitimine daha uygundur. Bunun sebebi esnekliktir. Beyin esnekliği. Çocuk yaşlarda dil temeli bu nedenle tavsiye edilir.

· Dil öğrenme müdahaleye açık bir süreç değildir. Beynin karşıt teptiler

oluşturmasına izin vermemek gerekir. Bırakın beyin zorlanarak kendisi yöntemler geliştirsin.

· Deneyim, ezberden aladır! Ezber beynimizde ciddi bir ilerleme engeli yaratır. Oysaki deneyim, bir “dil öğrenme gücü”dür.

· Yabancı dil öğrenirken beynimizin yeni kelimeleri anlamlandırması, seslerin belli bir anlama dönüşmesi ve cevap fonksiyonunun devreye girmesi beynin farklı bölümlerinde olur. Burada öğrenilen kelimelerin anlamlarıyla, ses tekrarlarıyla çalışılması esastır.

Twitter

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
30.09.2020

Güzel bir yazı fakat eksik kalmış gibi..

28.10.2020

Yazı için teşekkürler! İkinci yabancı dilimi öğreniyorum, her ikisinde de temel gramer kurallarını öğrendikten sonra kitap dizi ne bulursam direkt giriştim. Oldukça acı veren bir yöntem çünkü her iki dilde de başlangıçta sözlüğü elimden iki dakika düşüremedim ama bana katkıları saymakla bitmez :D hem duyma hem okumayı geliştirmek için altyazılı dizi veya filmler izlemek en iyisi. Şu an japoncamı görsel roman okuyarak geliştiriyorum, hem seslendirme hem yazı olduğu için inanılmaz hızlı öğreniyorum. Bir de öğrenirken günlük hayat temalı, nispeten durgun ve kendi içinde tekrar eden kurgulara bakmak en iyisi; hem günlük terimleri çabucak öğretiyorlar hem de ağır konululara göre anlaması daha kolay oluyor. Konuşma/yazma pratiği sözcük ve gramer bilgisi oturduktan sonra gelmeli diye düşünüyorum.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ