Aydın Doğan'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Mektup

Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın DoğanCumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir televizyon programında söylediklerine yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllar önce İstanbul Conrad Oteli’nde Doğan'ın Turgut Özal ve Süleyman Demirel ile Tansu Çiller'i kastederek, “Öyle dönemler oldu ki, biz hükümet getirdik, hükümet götürdük” dediğini, kendisinin ise “Kusura bakma. Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Hak bildiğimiz şeyden taviz vermeyiz' cevabını verdiğini söylemişti. Aydın Doğan, konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektupta, 'Eğer doğup büyüdüğümüz yerler hepimizin söyledikleri için bir referans ise ben de doğma büyüme Kelkitliyim.  Ben de doğup büyüdüğüm Anadolu yaylasının yiğit delikanlılarının yetiştiği Kelkit’ten geliyorum. Conrad Oteli'ndeki görüşmede size de böyle bir şey söylemedim, bu manaya gelecek bir söz sarf etmedim' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan açık mektupla yanıt veren Doğan'ın mektubu şöyle:

'Sayın Cumhurbaşkanı,

Millet olarak Kurban Bayramını kutladığımız bugünlerde size böyle bir açık mektup yazmak durumunda kaldığım için gerçekten üzgünüm. Ama hayatta karşılaştığınız bazı şeyler, uğranılan büyük haksızlıklar, ne yazık ki, insanın duygularını ertelemesine imkân bırakmıyor. Bu mektubumu işte böyle bir haksızlığın bende yarattığı üzüntüyle yazıyorum.  

22 Eylül akşamı Kanal 7 televizyonundaki mülakatınızda doğrudan şahsımı kastederek, yıllar önce İstanbul Conrad Oteli’nde yaptığımız bir görüşmeyi yeniden gündeme getirdiniz. Bu görüşmede benim daha önce cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapmış üç değerli devlet şahsiyeti hakkında size şu ifadeyi kullandığımı ileri sürdünüz: 

“Öyle dönemler oldu ki, biz hükümet getirdik, hükümet götürdük.”

Benim bu sözleri rahmetli cumhurbaşkanları Turgut Özal ve Süleyman Demirel ile eski başbakan Tansu Çiller için söylediğimi belirttiniz. 

Aynı mülakat sırasında  Conrad’daki görüşmede bana şunu söylediğinizi de eklediniz:  

“Kusura bakma. Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Hak bildiğimiz şeyden taviz vermeyiz.'

***

Sayın Cumhurbaşkanı, 

Eğer doğup büyüdüğümüz yerler hepimizin söyledikleri için bir referans ise ben de doğma büyüme Kelkitliyim.  Ben de doğup büyüdüğüm Anadolu yaylasının yiğit delikanlılarının yetiştiği Kelkit’ten geliyorum .   

Hayatım boyunca seçilmiş hiçbir lidere, hiçbir devlet insanına böyle veya bu manaya gelecek bir şey söylemedim. Asla söylemem. 

Yine doğma büyüme bir Kelkitli olarak şunu da eklemek isterim: 

Conrad Oteli’ndeki görüşmede size de böyle bir şey söylemedim, bu manaya gelecek bir söz sarf etmedim. 

***

Sayın Cumhurbaşkanı,

Konuşmanızda  Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’e de bu yönde sözler sarf ettiğimi öne sürüyorsunuz. Madem doğup büyüdüğümüz yerler bizim şahidimiz oluyor, o zaman ben de İslamköylü Süleyman Demirel’in vefatından beş ay önce bana gönderdiği bir mektupta şahsımla ilgili söylediği şu sözleri sizin ve milletimizin takdirine sunuyorum:

'Seni 40 yıldır tanırım. Bu 40 yılda benden hiçbir talebin olmadı. Ben de senden hiçbir ricada bulunmadım. Gazetelerinin yayınları sebebiyle zaman zaman sana kızdığım günler oldu. Ancak bunları insani münasebetlerime hiç karıştırmadım. Küsmedim, darılmadım. Devletin kudreti ile senin üzerine gelmeyi aklıma bile getirmedim… Neticede sen basın olarak doğru bildiğin şekilde yayın yapıyordun, ben ise devlet sorumluluğu, tarafsızlığı ve hoşgörüsü ile davranmak mecburiyetindeydim.'

***

Sayın Cumhurbaşkanı,

Aynı şekilde kendimi çok mağdur hissettiğim bir başka konuyu da dile getirmek isterim.  Söz konusu mülakatta da  olduğu gibi çeşitli konuşmalarınızda beni ve grubumu terör örgütlerine yardım etmekle suçluyorsunuz.

Bu benim asla altında kalamayacağım, kalmayacağım ve  son nefesime kadar bütün kalbimle reddedeceğim bir suçlamadır. Terörün her türlüsü, özellikle de ülkemin bütünlüğüne yönelmiş terör, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesini seven her vatandaşı gibi benim de bir numaralı düşmanımdır. PKK Terör örgütü dahil her tür terör örgütüyle vatandaş olarak da, yayıncı kimliğimle de sonuna kadar mücadele ettim, ediyorum ve etmeye devam edeceğim. Eğer milliyetçilik Türkiye sevdası ise, Türkiye’ye bağlılık ise, Türkiye’nin birliğini, kardeşliği ve barışı savunmak ise bu konuda herkesle yarışmaya hazırım. Ben doğma büyüme, katıksız milliyetçiyim...

***

Sayın Cumhurbaşkanı, 

Bu mektubu size sadece mağdur bir vatandaş olarak yazıyorum. Çünkü son zamanlarda sizi destekleyen medya kuruluşlarının da insafsızca ve vicdansızca yürüttükleri bir saldırı karşısındayım. Bunlarla mücadelemi hukuki sınırlar içinde sonuna kadar, yılmadan yürütüyorum ve yürütmeye devam edeceğim. Ama siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanısınız. Sizden gelecek bir suçlama  karşısında kendimi size ifade etmenin ve hissiyatımı anlatmanın bir vatandaşlık hakkı olduğuna inanıyorum. Sizin de hepimizin Cumhurbaşkanı olarak benim hissiyatıma hassasiyet göstereceğinizden emin olmak istiyorum.

Bu vesileyle merhum cumhurbaşkanlarımız Turgut Özal ve Süleyman Demirel’e Cenab-ı Allah gani gani rahmet eylesin diyor, eski başbakanımız Sayın Tansu Çiller’e de sağlıklar diliyorum. 

Saygılarımla

Aydın Doğan'

Hürriyet

Popüler İçerikler

Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler