Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, bugün toplanan Doğan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısında önemli mesajlar verdi. Seçimin partiler arasında bir yarış olduğunun altını çizen Doğan, “Biz parti değiliz ve bu yarışta yokuz. Bizi taraf olarak göstermek ve düşman ilan etmek inandırıcı değildir. Her partiye eşit mesafedeki duruşumuzu, hiçbir partiyi düşman olarak görmeyen tarafsız yayıncılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
Aydın Doğan, Kurul’da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Değerli arkadaşlarım, 7 Haziran’a az bir zaman kaldı. Bu toplantının amacı, seçim öncesi yayınlarımızın ilkelere uyumunu değerlendirmek. Katıldığınız için hepinize teşekkür ederim. Seçim sürecine girdiğimizden bu yana, yayınlardan sorumlu tüm arkadaşlarımıza tavsiyemiz şu olmuştur:
‘Biz bağımsız ve tarafsız yayıncılık yapan bir medya grubuyuz. Hiçbir siyasi parti ile bağımız yok. Tek sorumluluğumuz, okuyucu ve izleyicilere karşı. Onlara objektif haber vererek, bilgi alma haklarını karşılamamız lazım. Hiçbir siyasi partiye haksızlık yapmamaya dikkat edelim. Tüm partilere eşit mesafede duralım. Kararı seçmenlerin hür iradesi verecek. Kimse bu iradeye gölge düşürmesin.’
'Terörist bile ilan edildik'
Bizim söylediklerimiz bundan ibaret olmuştur. Seçim süreci başladığından bu yana, grubumuz ve medyamız ağır suçlamalar, hatta iftira ve tehditlerle karşı karşıya geldi. Hiçbir alakamız, en ufak ilgimiz yokken ‘cemaatçi’ olmakla suçlandık. İş bununla da kalmadı. Terörist bile ilan edildik. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın alçakça ve haince öldürülmesinin faturasını bize çıkarmaya çalıştılar.
Benim fotoğrafımı, başımda terör örgütünü simgeleyen bere ile birinci sayfaya koydular. En son, ‘Dünyayı şoke etti’ başlığı ile Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi hakkında verilen idam cezasına tepkimizi internet sayfasında gösterdik. Buradan haksız ve insafsız imalar çıkardılar.
'Özgür medyasız demokrasi olmaz'
Biz demokrasiye bağlıyız. Demokrasi olmadan özgür medya olamaz. Özgür medya olmadan da demokrasi olmaz. Varlığımızı ancak özgür bir ortamda, hukuk güvencesi altında sürdürebiliriz. Ülkemizde zaten kaldırılmış olan idam cezasına karşıyız. Bu cezayı çağdışı buluruz. Seçilmiş bir siyasetçinin idamından mutluluk duymak, hele hele bunu Türkiye için bir örnek olarak göstermek en büyük şerefsizliktir. Bazı siyasetçiler ve iktidara yakın medya, seçim öncesinde, en küçük bir gerekçesini dahi göstermeden bizi düşman olarak yaftalamaya çalışıyor ve haksız ve çirkin iftiralarda bulunuyor. Zaruri olmadıkça biz bu saldırı ve iftiralara cevap vermiyoruz.
'Haksız ve insafsızca hedef alıyorlar'
Dürüst ve objektif yayıncılık çizgimizden sapmamaya özen gösteriyoruz. Yayınlarımızda bir hata olmuşsa, özür dileyip, bunu düzeltmekten de hiç kaçınmıyoruz. Nitekim Şehit Savcı Kiraz’ın, terör örgütü mensuplarınca rehin alınması olayını haberleştirirken kullandığımız fotoğraflar bizce hatalı olmuş, yayın ilkelerimize aykırı görülmüştür. Olayın sıcaklığı içinde hemen aynı gün kurulumuzun o an ulaşabildiğimiz üyeleri ile istişare ederek bir değerlendirme yaptık. Bu değerlendirmenin kamuoyuna süratle açıklanması gerektiği hususunda mutabık kaldık. Açıklamayı Volkan (Vural) Bey yaptı. Biz bu dürüstlüğü gösterirken, yalan ve uydurma olduğu aşikâr haberlerle haksız ve insafsızca hedef tahtası yapılıyoruz.
'Siyasi rakip değil sadece gazeteciyiz'
Şu hususu bir defa daha vurgulamak isterim.
Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Ak Parti’nin muarızı değiliz. Rakibi hiç değiliz. Biz sadece gazeteciyiz. Mesleğimiz ve işimiz bu. Bu işten para kazanıp, bağımsız yayıncılık yapıyoruz.
Ne eskiden ne şimdi, hiçbir hükümetten özel bir himaye görmedik, ayrıcalık ve hakkımız olmayan hiçbir şey istemedik ve almadık.
'Gecekondu işadamı değilim'
Değerli arkadaşlarım, Ben 1959 yılında iş hayatına atıldım. Aynı yıl, kendi adıma vergi dairesine kaydımı yaptırdım. Anadolu’nun köklü bir ailesinden geliyorum. 40 yıldır Türkiye’de yüksek seviyede vergi verenler arasındayım. Yani gecekondu işadamı değilim. 36 yıldır yayıncılık yapıyorum. Hayatımın her sayfasının, her fotoğraf karesinin hesabını alnım açık bir şekilde vermeye hazırım.
Şimdi bazı türedi, sözde yayıncılar ortaya çıktı. Ellerindeki yayınları her gün bana hakaret etmek için kullanıyorlar. Her gün sayfalarından sadece bana hakaretler yağdırıyorlar. Sanki mevcudiyetlerinin hikmet-i sebebi bu.
'TV'leri izlenmiyor, gazeteleri satmıyor'
Bir dünya görüşünü, bir ideolojiyi benimseyerek yayın yapanlara saygı duyarım. Bir siyasi partiyi destekleyen yayın organlarını da anlayışla karşılarım. Ancak, mesleği gazetecilik olmayan, medyayı başka işler için basamak ve paravan olarak kullanan kişilerin kirlettiği bir medya dünyası ile karşı karşıyayız. Basın tarihimizde benden daha kıdemli gazete sahibi yok. Bu duruma üzülmemi herhalde anlarsınız. Gazeteleri satmıyor, televizyon kanalları izlenmiyor, zarar ediyorlar. Kimse de, bu değirmenin suyu nereden geliyor diye sormuyor.
'Çizgimizi değişteremeyecekler'
Yayıncı olarak, seçim kampanyasının bir tarafı veya aktörü olarak gösterilmekten rahatsızlık duyuyoruz. Bunu hiçbir şekilde hak etmiyoruz. Seçim, partiler arasında bir yarıştır. Biz parti değiliz ve bu yarışta yokuz. Bizi taraf olarak göstermek ve düşman ilan etmek inandırıcı değildir.
İstedikleri kadar gayret etsinler, tarafsız, hakkaniyetli, her görüşe yer veren yayıncılık çizgimizin değişmesini başaramayacaklar.
'Tek arzumuz bağımsız yayıncılık'
Her partiye eşit mesafedeki duruşumuzu, hiçbir partiyi düşman olarak görmeyen tarafsız yayıncılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
Tek arzumuz ve amacımız, uluslararası standartta, bağımsız yayıncılık yapabilmek ve bu yolla ticari varlığımızı sürdürürken ülkemizde demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmaktır. Biz bunun için çalışıyoruz ve bu düşüncemizde ısrar ediyoruz.”