Uzay, sadece bilim kurgu filmlerinin değil, artık hukukun da yeni sınırlarını zorluyor. Peki, bu sonsuz boşlukta, ayaklarımızı bastığımız Ay'da bir arsa satın almak mümkün mü? Gelin, bir uzay avukatının gözünden bu ilginç sorunun cevabını arayalım...
Evet yanlış duymadınız... Michelle Hanlon gibi uzay avukatları, Uzay Antlaşması'nın anlamını yeniden şekillendirirken, insanlık için miras alanlarını yaratmaya katkıda bulunuyor ve diğer dünyalarda yaşam olasılığına karşı ne tür yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini düşünüyorlar.
Uzay Antlaşması, uzayın herkes için olduğunu ve herkesin keşfetme ve tüm alanlara erişim özgürlüğüne sahip olduğunu belirtiyor. Ancak antlaşmanın en önemli prensiplerinden biri, hiçbir devletin uzayda toprak iddia edememesi. Peki, toprak iddia edilemiyorsa, nasıl uzayda topluluklar kurabiliriz? Zira topluluk kurma fikri, mülkiyet sahibi olma fikrine dayanıyor.
Ancak bu gerçekten erişim özgürlüğü mü? İnsan Hakları Bildirgesi, herkesin mülk sahibi olma hakkına sahip olduğunu söylüyor ve bu, uzaya gittiğimizde ortadan kalkmamalı. Hanlon ve meslektaşları, bu özgürlük ile ihtiyaçlarımızı nasıl dengeleyebileceğimizi anlamaya çalışıyorlar.
Dünya'da egemen bir devletin olmadığı yerler var; yüksek denizler gibi. Ancak yüksek denizlerde de gemilerin bayrakları var ve yüksek denizlerde hiç kimsenin iddia etmediği adalar yok. Bu nedenle, yüksek denizler kavramını uzaya tam olarak taşıyamıyoruz.
Bu yüzden, tüm uzayın tüm insanlığa ait olduğu fikri biraz yanıltıcı. Uzaydaki artan aktivite, uzay avukatlarının işini daha karmaşık hale getiriyor. Bu dönem, tarihçilerin uzayın demokratikleşmesi olarak bakacağı bir dönem. Eskiden sadece devletler gidebilirdi ve sadece Rusya, ABD ve Çin vardı. Şimdi ise milyarderler kendi paralarını harcayarak uzaya nasıl gidileceğini çözmeye çalışıyorlar, çünkü vergi mükelleflerinin bunu finanse etmeye parası yok ve olmamalı.
Kimse bu oteli inşa etme yetkisine sahip değil. Bu zor bir süreç, ama eğer yörüngemizin ötesini keşfetmek istiyorsak, insanların evler inşa etmelerine ve arazi iddia etmelerine izin vermek zorundayız. Hanlon ve meslektaşları Ay'ın uzayın geri kalanından biraz farklı muamele görmesini ve mümkün olduğunca bozulmamış kalmasını istiyor.
Hanlon, her gününü sevdiğini ve kendini sürekli şanslı hissettiğini söylüyor. 25 yıl iş avukatlığı yaptıktan sonra Uzay Avukatı olmuş. Uzay Antlaşması'nı her okuduğunda farklı yorumlar ve farklı şeyler gördüğünü belirtiyor. Uzay hukuku, yasaların olmadığı ve her şeyin yolda yapıldığı bir hukuk dalı olduğu için heyecan verici. Hanlon, uzay faaliyetlerimizin sorumlu yönetimine katkıda bulunmayı umuyor ve uzayla ne kadar çok etkileşimde bulunursak, uzaya ne kadar çok insan gönderirsek, birbirimizle olan akrabalığımızı o kadar çok hatırlayacağımıza inanıyor.
Yeni dolandırıcılık loading, gayrimenkul sahibi olmak isteyenler bana ulaşsın 🙃