VİYANA (AA) - AŞKIN KIYAĞAN - Avusturya’da yetkililer tarafından ciddiye alınmayan 'hayali eski bir Türk ajanının' sözde itirafları üzerinden İçişleri Bakanı Karl Nehammer ve Uyum Bakanı Susanne Raab’ın Türkiye ve Türk toplumuna yönelik tehditkar açıklamaları, ülkedeki Türk azınlığına yönelik baskıların artırılmasına zemin oluşturulmaya çalışılıyor yorumlarına neden oldu.
Avusturya'da artan ırkçılık, ilkokullarda başörtüsü yasağı, 'siyasal İslamla mücadele' adı altında sosyal faaliyetlerin mercek altına alınması gibi Türk ve Müslümanlara yönelik artan baskıların yanı sıra 'hayali Türk ajan ve casuslar iddiası' üzerinden yeni kısıtlamalara yol açacak suni gündemler oluşturulmaya çalışılması kaygılara neden oldu.
Başkent Viyana’da geçen pazar gerçekleştirilen belediye başkanlığı seçimlerinden kısa süre önce Türk asıllı İtalyan vatandaşı olduğu ileri sürülen Feyyaz Öztürk adındaki bir kişinin polis karakoluna giderek, kendisini eski bir MİT çalışanı olarak tanıttığı ve çeşitli itiraflarda bulunduğuna ilişkin iddialar, yerel basında geniş yer buldu.
Avusturya basını, şahsın polis tarafından iki kez sorgulandığını, ana akım siyasi partilerde görev almış, Türkiye karşıtlığı ile tanınan 4 eski milletvekiline yönelik suikast gerçekleştirmek üzere talimat aldığı itirafında bulunduğunu aktardı.
Şahsın sıradan bir polis karakoluna gitmediğine dikkati çeken basın, Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Biriminin (istihbarat) de bulunduğu karakol binasını tercih etmesinin tesadüf olmadığının altını çizdi.
- Polis ve savcılığın ciddiye almadığı ajan
'Hayali ajanın' itiraflarının polis tarafından ciddiye alınmadığına işaret edilen haberlerde, Viyana Bölge Savcılığının 'Türk ajanı olduğu iddia edilen kişiye yönelik şüpheler doğrulanmadı. Somut bir cezai suç belirlenmemiştir.' açıklamasına yer verildi.
Olayın üzerinden yaklaşık bir ay gibi uzun bir sürenin geçmesinin ardından 'New York Times' gibi uluslararası bir gazetede sözde ajana ilişkin kapsamlı bir haberin yer alması, itiraflarını savcılığın doğrulamadığı, emniyet güçlerinin de ciddiye almadığı şahsı tekrar ülke gündemine taşıdı.
Savcılıktan yapılan açıklama sonrasında basının ilgisinin azaldığı olaya ilişkin bakan seviyesinde hiçbir açıklama yapılmazken, olayın uluslararası basında yer alması, yerli yersiz her konuda Türkiye’ye yönelik olumsuz açıklamalarda bulunan Başbakan Sebastian Kurz ve ekibinin dikkatini çekti.
- Mesnetsiz iddiaları iki bakan ciddiye alıyor
İçişleri Bakanı Karl Nehammer, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, iddiaların iktidar tarafından çok ciddiye alındığını ve savcılığın söz konusu şahsa yönelik soruşturmasının sürdüğünü söyledi.
Bakan Nehammer, son aylarda herhangi somut bir delil ya da veri olmaksızın çeşitli senaryolar üzerinden 'Türkiye’nin Avusturya’da casusluk faaliyetleri içinde olduğu' iddiasında bulunarak toplumda var olan Türkiye ve Türk toplumuna yönelik önyargıları körükleme gayreti içine girdi.
'Türkiye Avusturya’da sistematik bir casusluk ağı kurmaya çalışıyorsa bunun sonuçları olacaktır.' ifadesini kullanan Nehammer, Ankara’ya yönelik tehditlerde bulunarak bu ve benzeri iddiaların incelenmesi için özel bir birimin görevlendirildiğini kaydetti.
Entegrasyon Bakanı Suzanne Raab da hali hazırda süren soruşturma hakkında yorum yapmak istemediğini ancak Türkiye’nin Avusturya’ya uzanan nüfuzunun bir realiteye dönüştüğünü, bu durumun 'entegrasyon düşmanı olduğunu' ileri sürdü.
Konuya ilişkin Avusturya polisi ve Viyana Bölge Savcılığının açık tutumuna rağmen iki bakanın iddialar hakkında herhangi bir Türk yetkiliyle temasa geçmeden diplomatik teamüllere aykırı şekilde bu denli sert açıklamalarda bulunması, ülkedeki Türk toplumuna baskıların artırılması için yeni bir senaryonun hayata geçirilmek istendiği endişesine yol açtı.
Olayın hem ulusal hem de uluslararası basında ikinci kez gündeme gelmesi sonrasında Viyana Bölge Savcılığının daha önce yaptığı açıklamadan farklı olarak gizlilik gerekçesiyle soruşturmaya ilişkin bilgi paylaşımında bulunulmayacağını açıklaması, siyasi söylemle yargı arasındaki farklı yaklaşımı gün yüzüne çıkarmış oldu.
- 'Şahsın Türkiye'yle bir ilişkisi yoktur'
Konuya ilişkin AA muhabirine konuşan Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, son aylarda Avusturya'da casus, ajan konularının sıklıkla gündeme getirildiğini, söz konusu kişinin iddialarından önce de çeşitli gerekçeler ileriye sürülerek Türkiye'ye casusluk yapan bir kişinin gündeme taşındığını ya da Türk istihbaratına yönelik mesnetsiz suçlamaların yapıldığını ancak Avusturya kamuoyunun da yakından takip ettiği bu gelişmelerin iddiadan öteye geçmediğini anlattı.
Ceyhun, hayali ajana yönelik ulusal ve uluslararası basından kendilerine sıklıkla sorular yöneltildiğini belirterek, 'Bu şahsın Türk istihbaratıyla, benim ülkemle uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığını bizimle irtibata geçen Avusturyalı ya da ABD'li veya farklı ülkeden basın mensuplarına açık ve net şekilde açıkladım.' şeklinde konuştu.
Bu iddialar hakkında farklı seviyelerde yapılan açıklamalara da değinen Ceyhun, Türkiye ve Avusturya'nın iki dost ülke olduğunu kaydederek bazı bakanların bu asılsız iddialara yönelik açıklamalarını üzüntüyle izlediğini ifade etti.
- 'Avusturyalı muhataplarımızın bizimle konuşmasını isterdik'
Ceyhun, 'Türkiye ve Avusturya arasında çok sayıda iletişim kanalları var. İsterlerse farklı çok sayıda olanak üzerinden bizimle temasa geçebilirlerdi ve bu konuyu konuşabilirdik. Bugüne kadar Avusturya makamları bu hususta bize hiçbir bilgi vermedi.' bilgisini paylaştı.
Avusturya ve Türk kamuoyunun söz konusu iddialara yönelik yanlış bilgilendirilmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Ceyhun, 'Avusturyalı muhataplarımızın her zaman kurabildikleri ilişkiler yoluyla bizimle konuşmalarını isterdik. Hatta bu konu üzerine iş birliği yaparak ortaya atılan bu iddiaların arkasında nelerin olduğunu birlikte ortaya çıkartabilirdik. Ancak ne yazık ki bu doğrultuda bize herhangi bir talep iletilmedi.' değerlendirmesinde bulundu.