Yaklaşık 13 yıl önce henüz hayatının baharındayken katledilen Münevver Karabulut'un ölümü, cinayetin işleniş şekli, kullanılan vasıtalar gözetildiğinde insanın insan olma vasfına aykırı şekilde canice işlenmiş bir cinayet olduğunu belirten Epözdemir şöyle dedi:
'Olay yeri, Adlı tıp, kolluk ve mahkemede yaşanan ihmal ve soruşturmayı etkilemeye matuf girişimler nedeniyle, tarafımızca ikame edilen hukuki süreçler doğrultusunda, toplamda 11 dava açılmış ve bu süreçte bu cinayeti gizlemeye, delilleri yok etmeye ve yargıyı etkilemeye çalışan bütün adli tip, emniyet ve yargı mensupları ile diğer kişiler hak ettikleri cezaları almıştır. Bütün engelleme çabalarına ve tehditlere rağmen, mağdur aile vekili olarak başvurduğumuz tüm hukuki süreçler mahkûmiyet ile sonuçlanmış, emsal mahiyette kararlar verilmiştir.'
'Bu hunharca ve vahşice işlenmiş cinayet, Türkiye'de kadına şiddet ve kadın cinayetleri açısından farkındalık oluşması ve fikri takip sürecinin işletilmesi noktasında bir ilk olmuş ve son derece önemli bir yer edinmiştir' diyen Epözdemir şunları söyledi:
'Özellikle, olay yeri inceleme, olay yerindeki tutanaklara geçmeyen ve kayda alınmayan yüksek miktardaki paranın akıbeti, adli tıpta yaşanan skandal, cinayetin en önemli delili olan kamera kayıtlarının yok edilmesi, mahkemede yaşanan reddi hâkim süreci, savcılık şikâyetine konu ettiğimiz avukat olarak aldığımız tehdit ve menfaat teklifleri ile mücadele etmek zorunda kaldığımız bütün bu zorluklar ve yargılamayı etkileme çabaları nedeniyle Türkiye'de bütün ceza muhakemesi kurumlarının iflas ettiği ve sistemin sorgulandığı bir süreç yaşanmıştır.'
Tüm bunlar çerçevesinde yıllar geçse de kızları katledilen müvekkillerin zihninde böyle soru işaretlerinin uyanmasının son derece normal olduğunu söyleyen Epözdemir; 'Yargıya düşen en temel görev ise şüphesiz ki bu soru işaretlerini gidermek ve maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır' dedi.
Baba ve avukat bu aileyi takip etmiş ve bunların daha önce bu vahşetten sıyrılabilmesini sağlayan kişi yada kurumlarla ilişkilerinin zayıflamasını beklemiş olabilir. Katil yakalanamamış, aylar sonra kendi teslim olmuştu, hatırlarsanız...Belki şimdi doğru zamandır. Bunun 8 yıl sonra birden gelen duygusal bir talep olduğunu düşünmüyorum. Münevver'i hiç unutmadık. Bizim gençliğimizin büyük travmasıdır. Rabia, Gülistan, Özgecan, daha niceleri... Bu toprakların vahşice koparılmış çiçekleri. Rahat uyumuyor, bu ülkeye de gün yüzü göstermiyorsunuz. Hakkınızdır. Ruhlarınız huzur bulsun.
Garipoğlu ailesinin, hapishaneden "öldü" diyerek adam kaçırabildiklerine inanlar, DNA raporu ile de oynayabileceklerini düşünecekler. Gerçekler asla bilinmeyecek gibi geliyor bana.
Öldü gösterilip yurtdışına kaçırıldı