Yurt dışına çıkış gün geçtikçe kolaylaşırken, etrafımızdaki Avrupa'ya giden gezgin sayısı da artıyor. Ancak duyduğumuz cümleler nedense değişmiyor...
Yurt dışına çıkış gün geçtikçe kolaylaşırken, etrafımızdaki Avrupa'ya giden gezgin sayısı da artıyor. Ancak duyduğumuz cümleler nedense değişmiyor...
Her şey ucuz bacım da, 3 TL ile 3 Euro'yu karşılaştırıyorsun. Onu ne yapacağız? Bir de vergiyi koymuyorsun...
O kur zaten yüksekti tatlım, sen bir düşük güne denk gelmişsin herhalde...
Her gittiğin yerde kendi mutfağını bulacağını sanan insanlarız galiba...
Canım benim, onlar da senin için aynı şeyi diyor. Kültür farkı kültür.
Avrupa'da gezerken, her yerde 'Türk kahvesi' içsen, garip olurdu zaten.
Bak bu konuda haklısın, Türkiye'de alkole dökülen paralar... Ama Ucuz diye de maymun olmanın alemi yok di mi?
Şaşırmak normal, pek alışmadığımız bir şey ne de olsa...
Avrupa'ya değil, Amerika'ya gitmiş sanki adam...
Herkes bizim gibi pis değil ne de olsa...
Abicim, bunun adı bilinç. Sokaktaki hayvanlara üzülüyoruz. Yanlış anlamışsın sen...
İngilizlerin 5 çayı ile bir mi tuttun sen bizim Karadeniz çayını?
Hayatının hatası olabilir, bir paket sigara için o para nedir yahu!
'Üstelik su diye asitli asitli şeyler içiyorsun...' diye devam eder bu klişemiz.
Sinirlenme tatlım, sen de 6'ya kadar al, alacağını...
Herkesin misafirperver olmasını beklemen senin hatan kuzum.
Şu efsanenin de hastasıyız. Millet aylarca bekliyor, anlatanlar hep 3 günde aldım diye anlatıyor. Ne iş?
Türk mahallesinde mini Türkiye yapılınca, oranın milliyetçileri de Türklerden nefret eder elbet...
İnsanlar akıllı, bizim gibi aile başına 3 araba arzulamıyor. Eh bir de sağlıklılar bu sayede...
Eh, herkes bizim öküzler gibi olacak değil ya...
Bu klişe hala mı eskimedi ama?