Köln, Milano, Paris... Avrupa'nın ünlü şehirlerinde gezerken karşınıza çıkan ünlü mimari yapılarının birçoğunun 12 yüzyılın sonlarından 16. yüzyıla kadar Avrupa'yı etkileyen Gotik Mimari akımının ürünü olduğunu biliyor muydunuz? Gotik mimari nedir, gotik mimarinin en belirgin özelliklerini nedir ve dünya üzerinde örnekleri nelerdir? Merak ediyorsanız yazının devamını okumalısınız.
İyi okumalar!
Orta Çağ’da ortaya çıkmış akım, dinin büyüklüğü ve şaşasını ön plana çıkarmak istediğinden genelde kilise ve katedralde karşımıza çıkar. Gotik mimari süs, ihtişam, gösteriş, uzun binalar, vitray işlemeler ile karakterize edilmiştir.
Gotik ismi ilk kez İtalyan ressam ve mimar Giorgio Vasari tarafından kullanılmıştır. Kelime anlamı olarak barbar anlamına gelen Gotik, Roma’yı işgal eden Got (Germen) halkından geldiği iddia edilmektedir.
Gotik mimarisinde uzun, ince ve sivri kemerler, mimari eserlerde karşımıza çıkmaya başladı. Gotik döneminin en önemli özelliklerinden birisi de mimari yapıların şaşaasını göstermesi için uzun olmasıydı. Sivri ve uzun kemerler ise binaların uzunluğundan kaynaklı ağırlıkları dengelemek için yapılıyordu.
Mimarlar duvarlar oldukça uzun ve ince olmasının yapının dayanıklılığını düşüreceğini bildikleri için bu yapılara çok sayıda payanda eklenmiştir. Böylece yapılar sağlamlaştırılmıştır.
Mimari yapılarının dayanıklılığını arttırmak için kullanılan methotlardan diğeri ise kabugarlı tonozlardı. Mimari yapıyı güçlendirmenin yanında kaburgalı tonozlar daha yüksek tavanlar ve daha büyük pencereler yapılmasına olanak sağlıyordu.
Orta Çağ'da kilisenin gücünü simgelemek adına inşa edilen bu görkemli yapılarda yapının tam ortasında bulunan dini motiflerle süslenmiş gül şeklinde pencereler ile yapıların daha çok ışık alması sağlanmıştır.