Katı bir şekilde Katolik olan babasının ondan yapmasını istediği şey buydu ve Höss görev duygusuyla itaat etti.
Ertesi yıl, Höss ve diğerlerinin Nazi üyesi Leo Schlageter'e Fransız işgal makamlarına ihanet ettiğine inandığı bir öğretmen olan Walther Kadow'un vahşice öldürülmesine katıldığında sadakatini kanıtlamış görünüyordu.
Böylece kendine Auschwitz'in kapılarını açmış oldu.
O zamanlar Dachau, bir imha kampından çok bir “yeniden eğitim” merkeziydi. Ancak Höss'ün oradaki deneyimi onu şekillendirdi ve sadece altı yıl sonra Auschwitz'e geçti.
Daha verimli katliamlar için monoksit gazını nasıl kullanacağını araştırdı ve bunun yerine prusik asit olan Zyklon B adlı bir gaz kullandı.
Çocukları öldürmek konusunda “zayıflığı” vardı. Ancak Nazi Adolf Eichmann ona bunun daha iyiye yönelik olduğuna dair güvence verdi.
Zyklon B ile Nazi komutanı günde 2.000'e kadar insanı öldürdü ve Höss 1 milyondan fazla cinayetten sorumlu tutuldu.
Ancak 1945'te savaş sona eriyordu. Almanya kaybetmişti. Ve Rudolf Höss kaçtı.
Höss, Auschwitz'deki işini gerçekçi bir şekilde anlattı ve hatta öldürülen insan sayısını şişirdi.
Höss, kurbanlar için “acıdığını” kabul etmesine rağmen çok az pişmanlık gösterdi ve sadece emirlere uyduğunu söyledi.
Auschwitz'deki eski mahkumlar, mahkemeye, Höss'ün kampta asılması için dilekçe verdiler.
14 Nisan 1947'de eski Auschwitz komutanı Auschwitz'e geri getirildi. Bir fincan kahveden sonra, gardiyanlar onu sabah 10'dan hemen önce darağacına götürdü. Orada asıldı ve milyonları ölüme gönderdiği yerden çok uzakta olmayan bir yerde öldü.
Keşke aynı gazla öldürülseymiş.
insanin anlam arayisi kitabini siddetle tavsiye ederim. kampi hissediyorsunuz iliginize kadar