Verilen yemekler bir çocuğu bile tok tutacak yeterlilikte değildi. Sabahları sahte kahve verilir, işten sonra ise bol sulu çorba içilir, bir somun ekmek yenirdi. Yemek geldiğinde herkes eşit dağıtıldığından emin olmak için çaba göstermek zorunda kalırken, Maximilian kenarda durur ve herkesin yemek almasını beklerdi. Çoğu zaman kendine yemek kalmazken, diğer zamanlarda ise çorbasını ve ekmeğini insanlarla paylaşırdı.
Bu kıyımhanede Peder Maximilian Kolbe inceliğini asla yitirmemişti. Geceleri çoğu zaman uyumaz, ranzadan ranzaya gezer, 'Katolik bir papazım, yardım edebilir miyim?' derdi.
Bir mahkumun sonraları anlattığına göre geceleri diğer mahkumlar ona yakın olmak için yerde ranzasının yanına doğru emekler, itiraflarda bulunur, akıl isterlerdi. Maximilian ise onlara eziyet eden kişileri affetmelerini ve kötülüğü iyilikle yenmelerini söylerdi. Gardiyanlar tarafından dövüldüğünde ise hiç ağlamaz, dua ederdi.
12. Blok'ta kalanları tedavi eden bir doktor daha sonraları nasıl herkesin tedavi edilmesini beklediğini, ancak herkesin işi bitince kendisi için yardım istediğini anlatmıştı.
Dinleri falan bir kenara bırakalım da bu adamın yaptığı inanılmaz bir şey. Bence bir insanın erdem olarak ulaşabileceği son nokta. Çok etkileyici.
insanın insana yaptığı zulüm gibisi var mı... hiçbir dinin inancın ideolojinin ırkın mezhebin düşüncenin varoluştan insan canından daha kıymetli olmadığını insanoğlu bir gün anlayacak mı acaba
Ceviri yordu beni ya atlayarak okudum hep. Bu tip iceriklerde ingilizce halini de koysaniz olmaz mi