Atom Bombasıyla Çalışan ve Tüm İnsanlığı Başka Bir Gezegene Taşımayı Amaçlayan Çılgın Orion Projesi

Dünyayla olan ilişkimiz malum, elimizden geldiğince sonunu getirmeye çalışıyoruz galaksideki yuvamızı. Peki ya bir gün yuvamızı terk etmemiz, hem de hep birlikte terk etmemiz gerekirse ne olacak? 

Alın sinirlerinizi gevşetecek çayınızı, gelin bu gerilim dolu senaryonun bilimini ve bundan 50 yıl önce ortaya atılan bir projeyi incelemeye başlayalım.

Bilimkurgu romanları, filmleri nükleer bir savaş sonunda yok olan dünya fikrini, popülasyonun artışı sebebiyle bu gezegeni terk etmemiz gerektiği senaryoları işledi durdu.

Fakat bilimkurgunun bilimi kurguyu aşar ve bir gün bu transfere ihtiyaç duyarsak ne olacağı sorusu pek de ciddiye alınmadı. Nereye gideceğimiz gibi çok daha mühim bir soruyu şimdilik ikinci planda bırakalım, bir anda terk etmemiz gerçekten mümkün mü bu yuvayı?

Öncelikle her ne yolla gidersek gidelim bu seyahat için gereken minimum enerji belli: 4 gigajoule.

www.ecotechservices.co.nz

Tabii bu 65 kilogram ağırlığında bir 'şeyin' Dünya'nın yerçekimi alanı dışına çıkmasına yetecek enerjinin miktarı. 'Şey' dedik çünkü buradaki hesapta insandan ziyade ağırlığın hesabını yapıyoruz, taşıyacağımız diğer şeyler için de bu hesabı kullanmamız gerekecek.

4 gigajoule derken de neyi kastettiğimizi netleştirelim, ortalama bir ailenin 2 aylık elektrik tüketimi 4 gigajoule denk geliyor. Bu enerjiyi elektrikten değil de akaryakıttan elde etmek istesek 90 kilogram akaryakıt kullanmamız gerekecek, yahut sıra dışı bir senaryoda bir kamyonet dolusu pil bu enerjiyi ortaya çıkarabilir.

Uzay gemileri kullandığımızı varsaysak, binlerce gemiden sadece bir tanesi şöyle olabilirdi👇

Peki ya tüm insanlığı hesaba katarsak ne olacak? Enerji hesabına dönersek 7 milyarlık popülasyon için gerekecek enerji tamı tamına 2.8×1018 joule olacak. Karmaşayı azaltırsak, bu 7 milyarlık popülasyonun yıllık enerjisinin sadece %5'inden bahsediyoruz.

Böyle bakıldığında makul gelmeye başladı değil mi? Hemen bu havayı başka bir gerçekle bozalım.

4 gigajoule bu translfer için en düşük enerji miktarı. Kullandığımız araca göre daha fazla enerji gerekebilir.

Jetler söz konusu olacaksa bu ciddi bir problem olabilir fakat biz pratik bir örnek üzerinden gidelim ki yaşayacağımız temel sorunu net bir biçimde görelim. 65 kilogramlık bir uzay gemimiz olduğunu ve bu gemiyi yerçekimi alanı dışına çıkaracak 90 kilogram akaryakıtımız olduğunu düşünelim. Aracın deposuna bu yakıtı doldurduğumuz anda araç 155 kilogram oldu. 155 kilogram için 215 kilogram yakıta ihtiyacımız olacak ve bu oran gittikçe artacak.

Formüle döküp hesabı genişletirsek tüm insanlığı, yani 400 milyon tonluk bir ağırlığı transfer için 10 trilyon tonluk yakıt gerekecek.

Yanımızdaki kıyafetleri, yiyecekleri, alet ve edevatı dahil etmeden bile tüm dünyadaki rezervi tükettik. Yukarıdaki gibi bir uzay gemisiyle bu transferi gerçekleştiremeyeceğimizi anlıyoruz ama hayal gücümüzü kısıtlamayalım, uzay gemisinden farklı bir alternatif ortaya atalım.

Bir 'Uzay Asansörü' inşa etsek nasıl olurdu?

Bu fikrin temeli de yine bilimkurgu senaryolarından geliyor, daha uygulanabilir. Yörüngeye yerleştirdiğimiz bir uzay aracına yeterince gergin bir hat kurarak dünya kaynaklarını kullanarak bu hat üzerinde transfer gerçekleştirebiliriz. Nükleer enerji, güneş enerjisi ya da elimizdeki her neyse kullanabileceğimiz, tüm kaynaklarımızı en azından tüketsek de bizi taşımayı sağlayacak bir proje olabilir.

Buradaki tek zorlayıcı nokta oluşturacağımız bu hattın inşa ettiğimiz her şeyden daha kuvvetli, daha dayanıklı olması gerek. Bu transfere ihtiyaç duyacağımız günler gelirse belki yepyeni bir materyal bu sorunu çözebilir.

Alternatif bir yol olarak bu denli ağır materyali hareket ettirebilmek için yeterli güce sahip nükleer bir patlama.

Nükleer bir bombanın yakınlarında konumlanmak oluşacak şok dalgasıyla yüksek hızlara erişebilmek demek, bunu kullanabilmek için de bu bombadan hiçbir şekilde etkilenmeyecek bir kalkana sahip araç inşa edebilmeyi gerektiriyor. Öteki türlü Dünya'dan ayrılmış olacağız fakat buharlaşarak.

Şayet bu tip bir dayanıklılığı yaratabilirsek oluşacak enerji bizi yörüngeye dek fırlatacak. Bir felaket senaryosunun diğer tüm senaryolardan daha iyi çalışması ne kadar da ironik!

Tüm bu yaklaşımlar arasında en ütopik olanı Orion Projesi adıyla yıllar boyu denendi!

Freeman Dyson'dan ABD hükûmeti tarafından verilen görevle 1960'lı yıllarda tam da bahsettiğimiz tipte bir dayanıklılığa sahip uzay aracı inşa etmesi istendi. Boyutu Empire State Binası'na yakın bu araç yakıtını etrafına yerleştirilen nükleer bombalarla sağlayacaktı.

Araç fırlatıldıktan sonra taşıdığı bombalar belirli yüksekliklerde patlayarak onu gerekli yüksekliğe çıkaracaktı. Testleri geleneksel patlayıcılarla da olsa şöyle yapılıyordu 👇

Ağırlık sınırlaması olmadan yüzlerce, binlerce insanı yörüngeye taşıması planlanan bu projeyle Ay'a bir transfer yapılacak olsa 1200 ton rahatça bu işlemde kullanılabilecekti.

Fakat mutsuz son, proje askıya alındı.

Politik etkiler bir yana temel sebep, o dönemde imzalanan anlaşmaların atmosfer dahilinde bu tip nükleer deneyleri yasaklıyor olmasıydı.

Freeman Dyson yetkili kurula davet edilmiş ve bu deneylerin kuralları ihlal edip etmeyeceği sorulmuş. Dyson  her denemelerinde, her gemi kalkışında 10 insanın yaşamını yitirme ihtimali olduğunu belirttiğinde bu risk belki de bir gün ihtiyacımız olacak çözümü bize sunuyor olsa bile günümüzde yaratacağı riskler sebebiyle kabul edilemez görülmüş ve yıllar boyu yapılan çalışmalar sonlandırılmış. 

Ne kadar uçuk ama amacıyla tutarlı olarak bir o kadar da gerçekçi bir proje!

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Tolunay Kafkas, "El Sıkmama" Olayına Müdahil Oldu: Hedefinde Volkan Demirel Var
YORUMLAR
28.06.2018

otoban yapak

28.06.2018

Amerika'nın tüm insanlığı falan düşüp böyle bir proje başlattığına inanmıyorum. Zaten dünya herkese fazla fazla yeter. Her yıl sadece Türkiye'de çöpe giden gıdanın değeri 214 milyar lira.(Yaklaşık 46,5 Milyar dolar) Dünyanın en zengini Jeff Bezos'un malvarlığı 112 milyar dolar. Buradan hesap edin ve bu sadece Türkiye'de olan israf. Her sifon çektiğimizde temiz su kullanıyoruz aslında. Çin'de klozet sularının boruları tamamen farklı ve deniz suyu kullanılıyor. Başka ülkelerden bir adım var mı bununla ilgili? Yok. Hammaddeler desek uzay madenciliği yapılabilir. Şimdi şunu söyleyebilirsiniz, bunların hepsini yapmak için kaynak, para gerekiyor. Dünyadan ayrılmak için bu kadar plan yapılıyor, yatırım yapılıyor ama şu israf edilecek yiyeceklerin transferini açlık çeken bölgelere yapamıyorsun çok maliyetli diye. Bu nasıl bir mantıktır? Askeri harcamalar, füzeler, tanklar, roketler, savunma sistemleri... Bunlara yapılan saçma sapan yatırımlar olmasa dünya herkese fazla fazla yeter aslında.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ