Olay gecesi beni Anadolu Kulübünde bir masaya davet ettiler. Konuşmalar arasında masadakilerden biri, bir ara benim sık sık güzel kadınlarla gezmekte olduğuma hayran kaldığını söyledi ve bu kadar güzel ve çeşitli kadınları nasıl ve nereden bulabildiğimi merak ettiğini bildirdi. Kendisiyle bir dostluğum olmayan bu şahsa, kadınları kendi kurduğum bir şirket vasıtasıyla bulduğumu söyledim.
Bütün masadakiler bu şakama güldüler... Hatta şirketin sene sonunda ortaklarına temettü olarak para değil kadın dağıttığını, şakaya bir ilave şaka olarak söyledim... Arkadaşım bu şirkete kimin ortak olabileceğini sorunca ben de herkesin ortak olabileceğini söyledim. Mesela senatörler, milletvekilleri, subaylar, doktorlar, kısacası her dileyen iştirak edebilir dedim. Bu arada adının Selahattin Babüroğlu olduğunu öğrendiğim şahıs birden ayağa kalktı. 'Sen subay ailelerine hakaret ediyorsun' diye bağırmaya başladı.
Nuri Beşer hadisenin yaşandığı günün gecesini çok net hatırlıyorum. Babamın ağzından ilk kez "o adamın" söylediklerini rahmetli anneme tekrarlarken duydum. Eniştem rahmeti Saffan Mindivanlı, rahmetli gazeteci yazar Kurtul Altuğ da olay sırasında oradalardı. Kendilerinden de olayı defalarca dinledim. Şimdi hiç biri yoklar. Yazınızdaki ifade çok yanlış. Olay tamamen böyledir. O şahsın dokunulmazlığı bu küfürler nedeni ile kaldırılmıştır. Pasif kullanıcı diye görünen şahsın yavşak ifadesini kınıyorum.
iki tarafta yavşak net.
Ben rahmetli Selahattin Babüroğlu'nun kızıyım. Kendisi 1942 Kara Harp Okulu mezunudur. 1954'de İTÜ İnşaat Fakültesini bitirmiştir. Ardından ODTÜ Amme İdaresinin Yönetim Bilimlerinden mezun olmuştur. Bütün yaşamı çalışarak, kutsalları olan millet, vatan, bayrak için adeta çırpınarak geçti. Doğruluk, dürüstlük abidesi olarak bilinir. İlkelerinden hiç taviz vermedi. Çok sayıda sivil toplum örgütünde çalışmıştır. Asla kendi çıkarına bir iş peşinde koşmamıştır. Bulunduğu kamu görevlerinde 7/24 hizmet yapmıştır. Bunalım ve Devlet, Deprem ve Devlet, Anılarımdan Kesitler isimlerinde 3 kitabı bulunmaktadır.