Naz, kesinlikle Ateş Kuşları'nın Menderes'in katili olduğuna inanıyordu. Büyük bir aşkla bağlı olduğu Menderes'i kaybetmenin öfkesiyle Gülayşe'ye saldırdı. Bu olay Barbar'ı deliye çevirdi. Sare, Menderes'in cinayetiyle ilgili soruşturma yapmak amacıyla Ali ve Zıpkın'ı gözaltına aldı. Mercan, sakat bacaklarıyla bir mola yerinde tek başına kaldı. Şimdi Mercan başka bir yerde, Gülayşe ise başka bir yerde çaresiz bir şekilde bekliyorlardı. Barbar, Ali ve Zıpkın'ın tutuklanmasını ve Mercan'ın sakat haliyle yalnız kalmasını engelleyemedi ve sonunda Gülayşe'yi kaçırmaya karar verdi.
Mercan'ın ameliyatı konusu ise iki tarafın da direnciyle tamamen çözümsüz bir hâl aldı. Nizam Eyüboğlu, ameliyat için Gülayşe'yi talep etti ve Mercan da Gülayşe'yi vermeme karşılığında bacaklarını feda etti. Sare, özellikle Çatal'la aynı hücreye Ali ve Zıpkın'ı yerleştirdi ve onları dinlemeye başladı. Ali, Çatal'ın neden mahkemede Menderes'i koruduğunu sorguladı ve Çatal'ın bunu Barbar'ı korumak için yaptığını öğrendi. Ali, Çatal gibi bir adamın Barbar'ı niye koruduğunu anlayamaması onu çileden çıkardı ve Çatal'ın üzerine yürüdü. Sonunda Çatal, itiraf etmek zorunda kaldı ve büyük bir sır ortaya çıktı: Barbar, Çatal'ın oğluydu! Hem Zıpkın, hem Ali, hem de Sare bu duruma şok olmuşlardı.
Peki, bu gerçeği Barbar'a anlatacaklar mıydı? Mercan, Barbar'ın Gülayşe ile ilgili niyetini sorgularken, Barbar'ın babasının acısını öğrendi. Ancak öğrendiği başka bir sürpriz daha vardı: Barbar, Gülayşe'ye evlenme teklifi etmeye hazırlanıyordu! Ancak Menderes'in ölümü Ateş Kuşları'nı köşeye sıkıştırmıştı. Sare'ye gelen bir kayıtta, Zıpkın cinayet mahallinde görünüyordu. Acaba Zıpkın gerçekten Menderes'i mi vurmuştu? Yoksa Kara'nın hayaleti Ateş Kuşları üzerinde mi dolaşıyordu? Kara geri mi dönmüştü?