Bir alay karargâhının temel atma töreninde bir koyunun temel için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü zaman, yanında bulunan İran Şahı Rıza Pehlevi ile aralarında geçen konuşma:
Atatürk: Ben kana bakamam! Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye tahammülüm yoktur.
Şah: Ya bu kadar çok bulunduğunuz büyük ve kanlı savaş meydanları?
Atatürk: Ha, o başka sorundur; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm. O bambaşka bir iştir.
Görünen o ki bu anı da Atatürk'ün kişisel tercihini yansıtır.
Kimse de şu sonucu çıkarmamış. Adam kafasından geçen bir fikri ya da düşünceyi önce çevresinden birine soruyor (D.İ başkanı ya da başka biri önemli değil) ve bunun gibi bir çok örneği var. Tavsiyelere uyuyor, ben istiyorum olacak demiyor, mantıksız, akıl dışı ya da tutarsız işleri dayatmıyor. Devlet adamı gibi davranıyor. TEK ADAM olmaya çalışmıyor.
Keşke hersene milyonlarca hayvanların katledilmesi yerine ağaç dikilse. Kimsesizlere,muhtaçlara,hayır kurumlarına bağışta bulunulup yardım edilse bu ülke ve dünya daha güzel olur.
Ya bu nasıl bir aymazlıktır,nasıl bir hadsizliktir.İyice pişkinliğe vurdunuz artık.Atatürk'ün adını kullanarak mı kendi reformlarınızı dayatacaksınız?Terbiyesizliğin bu kadarı.Dinde Reform yoktur ONEDİO.HADDİNİ BİL!!!