Ülkemizde çok partili hayata geçişin ne kadar sancılı olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Ancak daha partiler ya da cumhuriyet kurulmadan meclis çoktan iki gruba ayrılır. Bu iki grup bir taraftan birbirlerini eleştirirken diğer taraftan ilmek ilmek Türkiye Cumhuriyeti'ne giden yolu işler.
Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi
Genç Türkiye Cumhuriyeti en az 1940 yılına kadar otokratik bir sistem ile yönetilmeliydi. Grup,ayrılıkcı,saltanatcı ne varsa acımasız bir şekilde ezilmeliydi. Anadolu'da ki halk köy enstitüleri vasıtası ile eğitimini tamamlamalı bu sayede Türk devriminden sonra ortaya çıkacak Türk rönesansından sonra demokrasiye geçilmeliydi. Yüzde 90'ı okuma yazma bilmeyen cahillerin önüne demokrasi verildiğinden beri ülkenin burnu boktan kurtulmuyor ne yazık ki. Binlerce yıldır bu milletin adına tek bir adam karar vermiş, adı han olmuş,sultan olmuş,melik olmuş padişah olmuş, o kadar zaman dan sonra alın size demokrasi deyince zortlamış. Üstüne cahillik ve bağnazlık da eklenince , 'ey ümmeti müslim' diyenin peşinden salya sümük koşa koşa gidiyor millet.
Cehaletin hüküm sürdüğü bir ülkeye demokrasi verilirse o demokrasi ancak birilerinin cep doldurma vasıtasından öteye geçmez. Kara cehalet bu topraklardan silindiğinde demokrasi ancak başarılı olurdu.