Atatürk Hükûmeti'nin Karşısındaki İlk ve En Ciddi Muhalefet: İkinci Grup

Ülkemizde çok partili hayata geçişin ne kadar sancılı olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Ancak daha partiler ya da cumhuriyet kurulmadan meclis çoktan iki gruba ayrılır. Bu iki grup bir taraftan birbirlerini eleştirirken diğer taraftan ilmek ilmek Türkiye Cumhuriyeti'ne giden yolu işler.

Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi

10 Mayıs 1921'de TBMM'de Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu (ARMHG) kurulduktan sonra meclisteki milletvekilleri üçe bölünür.

Hükumete yakınlıklarıyla tanınan milletvekilleri sağa, hükumete karşı olanlar sola, yaşlı ve tarafsız görünenler de ortaya otururlar. Sağ yanda oturanlar örgütlü olduklarından daha aktif olsalar da sol yanda oturanlar fazla bir etkinlik gösteremezler.

Bunun üzerine ARMHG içinde yer alamayan kimi milletvekilleriyle Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey'in başını çektiği birçok milletvekili mecliste yeni bir grup oluşturmaya çalışırlar.

Bu çaba sonuç verir ve 1922 başlarında mecliste örgütlü bir muhalefet grubu oluşur. Bu gruptakiler kendilerini ARMHG içinde gördüklerini belirtirler fakat düşünsel ayrılıklarını da vurgulamak için kendilerini 'İkinci Grup' olarak nitelerler.

İkinci grupçular, meclisin hakkını ve hakimiyetini savunmak, otokratik şef usulü bir idareye karşı meşru ve yasal yanıt vermek gibi bir görevle bu grubu kurduklarını belirtirler.

İkinci grubun üyeleri eski İttihatçılardan, İtilafçılardan, Saltanatçılardan, İslamcılardan, Bolşeviklerden oluşur. Ortak noktaları; başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere hükûmete muhalefet etmektir. Zaman zaman muhalefetleri de başarılı olur.

İkinci Grup, İstiklal Mahkemelerine, istifa eden ya da düşürülen bir vekilin seçimi için meclis başkanının aday göstermesine, Teşkilat-ı Esasiye'ye ve Başkomutanlık'a sıcak bakmaz. İkinci Grup bazen...

Öyle sert muhalefet eder ki bazen yasa dışı saydıkları hükumetin otoritesi sarsılır. Hatta Türkiye ile savaşta olan bazı ülkeler meclisin bu durumunu Anadolu'nun bir ihtilal arifesinde olduğuna dair yorumlarlar ve bu durumdan yararlanmaya çalışırlar.

Meclisin üstünlüğü ve milli irade kavramlarını sürekli vurgulayan İkinci Grup yine de her halükarda İrade-i Seniyye'yi yani padişah iradesini tanır. Çünkü onlar 1876 Kanun-ı Esasisi’nin padişah...

Haklarını belirleyen ilk yedi maddesini tartışmasız olarak kabul ettiklerini belirtirler. Bunun yanında İkinci Grup ülkenin yenileştirilmesi ve diriltilmesi için kendi içinden ayırdığı milletvekillerinden oluşan bir özel komisyon kurarak programını hazırlar.

Hüseyin Avni Bey, savaş durumu bitmediği için Misak-ı Milli'de gedikler açmamak adına bu programı açıklamadıklarını belirtir. İkinci Grubun programında özgürlük, bağımsızlık, eşitlik...

Meclis egemenliği, eğitim zorunluluğu, iktisadi bağımsızlık, Türkçe dili gibi konular vardır. Ancak İkinci Grup'un hayatı çok da uzun sürmez. Başlangıçta 120 milletvekiline sahip olan grupta hızla kopmalar olur. Bunun çeşitli nedenleri vardır.

Bu nedenlerin arasında en güçlüsü İkinci Grup’un kendine güçlü ve tutarlı bir başkan bulamamasıdır. Zaman zaman çeşitli isimler anılsa da bunlardan hiçbiri açıkça başkanlık görevini üstlenmez.

Böylece TBMM'nin demokratik yapısının oluşmasında önemli bir işleve sahip olan İkinci Grup, kimilerine göre saltanatın kaldırılmasından sonra dağılmış olsa da 1923 seçimlerine kendi iradesiyle katılmaz ve resmi olarak da siyasi yaşamdan silinip gider.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Ebedi Dostlar Atatürk ve İnönü'nün Aralarının Açılmasına Neden Olan Büyük Kavgayı Biliyor muydunuz?
Hayatı Boyunca 'Çelik Gibi İradeye' Sahip Olduğu Bilinen Atatürk'ü Hangi Olaylar Çok Sinirlendirmişti?
İçkinin Tam 101 Yıl Önce 'Men-i Müskirat Kanunu' ile TBMM'de Yasaklandığını Biliyor muydunuz?
Hayatı Boyunca Demokratlığından Ödün Vermeyen Atatürk "Dünya Liderliği" Hakkında Ne Düşünüyordu?
Asker ve Siyasetçi Olduğu Kadar Felsefeci de Olan Atatürk Özgürlük Hakkında Ne Düşünüyordu?

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Genel Sekreteri Burak Kızılhan'ın Açıklamaları Gündem Oldu: ''Sponsorlarımız Yasal ve Helal''
Kayyum Atamaları Sonrası İlk Kez Konuşan Devlet Bahçeli, 'Öcalan' Çağrısını Yineledi
Güldür Güldür Show'dan Duygulandıran 29 Ekim Skeci Geldi
YORUMLAR
20.07.2021

Genç Türkiye Cumhuriyeti en az 1940 yılına kadar otokratik bir sistem ile yönetilmeliydi. Grup,ayrılıkcı,saltanatcı ne varsa acımasız bir şekilde ezilmeliydi. Anadolu'da ki halk köy enstitüleri vasıtası ile eğitimini tamamlamalı bu sayede Türk devriminden sonra ortaya çıkacak Türk rönesansından sonra demokrasiye geçilmeliydi. Yüzde 90'ı okuma yazma bilmeyen cahillerin önüne demokrasi verildiğinden beri ülkenin burnu boktan kurtulmuyor ne yazık ki. Binlerce yıldır bu milletin adına tek bir adam karar vermiş, adı han olmuş,sultan olmuş,melik olmuş padişah olmuş, o kadar zaman dan sonra alın size demokrasi deyince zortlamış. Üstüne cahillik ve bağnazlık da eklenince , 'ey ümmeti müslim' diyenin peşinden salya sümük koşa koşa gidiyor millet.

20.07.2021

Cehaletin hüküm sürdüğü bir ülkeye demokrasi verilirse o demokrasi ancak birilerinin cep doldurma vasıtasından öteye geçmez. Kara cehalet bu topraklardan silindiğinde demokrasi ancak başarılı olurdu.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ