Atatürk Bundan Tam 100 yıl Önce "Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır." Derken Ne Demek İstiyordu?

Viyana kapılarından döndüğümüz günden beri hızla Anadolu'ya çekilen ve sonrasında ise neredeyse oradan da olacak olan bir halk, bir kahramanla birlikte yeniden doğar ve taarruza geçer. Gelin o günleri ve Sakarya Meydan Muharebesi'ni bu kahramanın kaleminden okuyalım.

Kaynak: Nutuk

Fotoğraflar: AA

Tarihin en uzun meydan muharebesi olarak bilinen ve Atatürk'ün "Melhame-i Kübra" yani "Armageddon (Kıyamet Savaşı)" olarak nitelediği Sakarya bir taktik zaferidir.

Bu taktik, hat (sınır) yerine satıh (alan) koruma üzerinedir. Ancak unutulmamalıdır ki o alan bütün Vatan'dır. Bu bağlamda küçük, büyük hiçbir askeri birlik mutlak olarak çekilmeyecek ve imkanını bulduğu an yeniden taarruza geçecektir. Şöyle yazar Atatürk:

Düşman ordusu 23 Ağustos 1921'de ciddi olarak cephemize temas ve taarruza başladı. Birçok kanlı ve buhranlı safhalar ve dalgalar oldu. Düşman ordusunun üstün grupları müdafaa...

Hattımızın birçok parçalarını kırdılar. Bu suretle ilerleyen düşman kısımlarının karşısına kuvvetlerimizi yetiştirdik. Meydan muharebesi 100 kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyordu. Sol cenahımız Ankara'nın elli kilometre güneyine kadar çekilmişti.

Ordumuzun cephesi batıya iken güneye döndü, arkası Ankara'ya iken kuzeye verildi. Cephe değiştirilmiş oldu. Bunda hiç beis görmedik. Müdafaa hatlarımız, kısım kısım kırılıyordu. Fakat...

Hemen kırılan her kısım en yakın bir mesafede yeniden tesis ettiriliyordu. Müdafaa hattına çok ümit bağlamak ve onun kırılmasıyla, ordunun büyüklüğü ile orantılı uzun mesafe geriye çekilme teorisini kırmak ve memleket müdafaası için dedim ki:

Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Onun için her birlik, bulunduğu mevziden atılabilir.

Fakat küçük büyük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler, ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar direnmeye mecburdur.

İşte ordumuzun her ferdi, bu sistem dahilinde her adımda azami fedakârlığını göstererek ve düşmanın üstün kuvvetlerini imha ederek, nihayet onu, taarruzuna devam kabiliyet ve kudretinden...

Mahrum bir hale getirdi. Muharebe vaziyetinin bu safhasını sezer sezmez derhal bilhassa sağ cenahımızla Sakarya nehri doğusunda düşman ordusunun sol cenahına ve müteakiben cephenin mühim kısımlarında karşı taarruza geçtik.

Yunan ordusu mağlup ve çekilmeye mecbur oldu. 13 Eylül 1921 günü Sakarya nehrinin doğusunda düşman ordusundan eser kalmadı. Bu suretle 23 Ağustos gününden 13 Eylül gününe kadar...

Bu günler de dahil olmak üzere yirmi iki gün ve yirmi iki gece aralıksız devam eden 'Büyük ve Kanlı Sakarya Muharebesi' yeni Türk devletinin tarihine, cihan tarihinin ender olan büyük bir meydan muharebesi misali kaydetti.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Türk Halkı Olarak Çağdaş Dünyada Dört Elle Sarılmamız Gereken İki Şey: Atatürk ve Laiklik
19 Mayıs 1919'un Görünmez Kahramanlarından Biri, Efendi Kaptan: İsmail Hakkı Durusu
1921'de New York Times'da Çıkan Bu Haberi Muhtemelen Bilmiyordunuz: "Kemal, Britanya'ya Gülüyor."
Çanakkale Kahramanı Koca Seyit'e Savaştan Sonra Ne oldu?
Fransa'da Picardie Manevralarında Genç, Kaytan Bıyıklı Bir Devrimci: Kolağası Mustafa Kemal Bey

Popüler İçerikler

Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
YORUMLAR
25.08.2021

Sen dersun da beçi elmezuk he pasam?! Kurban olayim buyuklaruna.. keske o raki bardagini kirsaydun kafamuza da aklumuz basumuza celsa idi!! Biz laftan falan anlamicaguk belli oldi!..

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ