Ata Toprağı Altay Dağları'na 70 Yıldır Rus Uzay Araçlarının Enkazı Düşüyor. Peki Korkusuz Halk Ne Yapıyor?

Orta Asya'yı hep tarihimizden, köklerimizden hatırlasak da bu sakin, huzurlu ata topraklarımızda insanlığın uzay maceralarının ardından çok ilginç kırıntılar var. Kırıntı dediğimize bakmayın bazı olaylar var ki akıllara zarar!

Moğolistan, Kazakistan ve Sibirya'nın ortasında konumlanan Altay Dağları Asya'nın tam anlamıyla kalbinde.

Bunlar kitaplarda da yazıyor, biliyoruz ama net bir coğrafi tanım yapmaktan, bilgileri güncellemekten zarar gelmez.

Kendine has doğası, canlılarının yanında Altay Dağları konum olarak dünyanın en eski uzay istasyonlarının birine çok yakın.

Sibirya'dan bahsetmiştik, işte Altay Dağları'nın çok yakınında Rus uzay istasyonunun kalkış alanı, Baykonur Uzay Üssü var. Bu üste hem bilimsel hem de askeri füzeler, uydular fırlatılıyor ve hayli yoğun!

Baykonur Uzay Üssü 1955'te inşa edildiğinde Yuri Gagarin'in seyahati dahil birçok mühim çalışmanın adresi oldu.

Tüm bu mühim çalışmaların adresi olmasının yanında bulunduğu konumun bir dezavantajı vardı. O da ABD'deki üslerin sahip olduğu denize yakınlığa sahip olmaması! Peki bu ne anlama geliyor?

Bir uzay aracı kalkış yaptığında ilk itici gücü sağlayan roketler, yerden ayrıldıktan kısa bir süre sonra ana araçtan ayrılır.

Öyle kısa bir mesafeden de bahsetmiyoruz, belki de kilometrelerce yükseklikten yaklaşan bu parçalar ABD'deki Kennedy Uzay Üssü Atlantik'in yanına kurulduğu için okyanusla buluşurken Baykonur'da karaya, bazen de kontrolsüz biçimde düşüyor.

Düştükleri nokta ise Altay Dağları'nın eteklerinde, yerlilerin yerleşim yerlerinin hayli yakınında!

Bazı zamanlarda roketlerin ana araçtan ayrılışını izleyen yerliler bu manzarayı gecenin ortasındaki 'kızgın ve kızıl bir göz' olarak tanımlıyorlar. Tabii yere indiği anı da ufak çaplı bir depreme benzetiyorlar!

Aslında roket bileşenlerinin düşeceği muhtemel noktalar Rusya Federal Uzay Ajansı tarafından belirlenmiş ve bu bölgeler yerleşime kapatılmıştı. Yani direkt bir yaşamsal riskten bahsetmiyoruz.

Uzay üssünde herhangi bir hareket olacağı zaman, 24 saat öncesinde yakın bölgede yaşayanlara riskli bölgeye girmemeleri için haber veriliyor. Fakat tehlike azalsa da birkaç mahalle ötenize bir uzay aracı düşüyor olması fikri biraz tedirginlik verici, değil mi?

Her kalkış olağan biçimde, planlandığı şekliyle gerçekleşmediği vakit... 2008'de yaşananlar gerçekleşir.

2008'de görseldeki dört buçuk metre boyundaki enkaz ufak bir hesap hatası sonucu yakınlardaki bir köye düşüyor. Hatta bir evi neredeyse sıyırıyor!

Kalkışa dair tüm hesaplar kitabına uygun olsa bile hakimi olmadığımız bir yöne giden uzay araçları yönünü şaşırabiliyor.

2011'de adı belirlenemeyen bir Soyuz kapsülü anlık bir hata sonucu düşüşe geçiyor ve bu sefer Altay Dağları'na düşüyor. Bölgede şans eseri kimse yaralanmasa da, ortaya çıkan patlama pencereleri yerinden oynatacak seviyede gerçeklemişti.

Peki bu tip riskler ata topraklarımızda bir endişe mi yaratmış? Hayır! Bu tehlike, bir oyuna dönüşmüş.

Roketler fırlatılacağı vakit haber alan bölge halkı dürbünlerini kapıp alanlara koşuyor ve roketin havalanmasını izliyor. İtici roketler ana roketten ayrıldığında düşeceği noktayı tahmin etmeye çalışarak bazen koşarak bazen de at yahut jiplerle iz sürüyorlar!

Enkazı bulduklarında ne yapıyorlar? Değerli metalleri, işlerine yarayacak aksamları ayırıp götürüyorlar.

Fakat düşen parçalar uzun bir süre halen yanmaya devam ettiği için zehirli gaz ve küller büyük risk oluşturuyor. Düşen enkazın riskini bir eğlenceye çeviren Altaylılar bu ufak riskten tabii çekinmiyor, öyle ki bölgede yıllar boyu düşen roket parçalarının dolaşımıyla bir ekonomik hacim bile oluşmuş.

Tüm bu olaylara ek olarak düşen roket parçalarının bölge adına büyük bir risk ortaya çıkardığı da tartışmalar arasında.

Her ne kadar yanmış roket yakıtı ve diğer gazların hastalıklarla direkt bağlantısı kurulamamış olsa da canlı hayvan ölümleri ve bölgeye has bazı rahatsızlıklar üzerine bu konu tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor.

Esasen uzayın hakimi olmak için dünyada oynattığımız taşlara bakınca, bazı şeyleri yanlış yapıp yapmadığımızı sorgulamamız gerekiyor.

Popüler İçerikler

Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
Kanseri Yenen Eski Arka Sokaklar Oyuncusu Dizi Setlerine Yeniden Dönme Kararı Aldı
Üç Milyon Emekliyi Bekleyen Tehlike: 2025'te 12 Bin 500 TL Maaş Almaya Devam Edebilirler!
YORUMLAR
30.05.2018

Sağlam hurda çıkar da yanılıp yenilip bir yerleşim yerine düşmesi sakat. Belki de düştü ve örtbas edildi. Bu da bir ihtimal.

30.05.2018

kompozitten hurda çıkarmak! helaal

Pasif Kullanıcı
30.05.2018

Sovyet birliginin dibinde ne kadar Turk devleti varsa hepsini asimile ederek ana dillerini ve alfabelerini kirilce yapmis serefsizler. Kiril alfabesindne kurtulmanin ilk adimini gecen sene Kazakistan atti bile umarim Mogolistan da boyle bir adim atarda su tas devrinde kalan kiril alfabesinden kurtulurlar (Latinceye gecmeleri daha uygun olur). Burda eski Mogolca ve simdi kullandiklari latince ve kirilce karisik olan alfabe karsimiza cikiyor http://www.alfabesi.com/wp-content/uploads/2017/02/kiril-alfabesi.jpg ,,2011 yılında eski Moğol Alfabesi ile Moğol Kiril Alfabesi resmi statüde eşit ve bir arada kullanılan alfabeler olarak Moğolcanın yazılı hale getirilmesi için faydalanılan alfabeler durumuna gelmişlerdir." http://edabarannn.blogspot.com/2015/04/sovyetler-birligi-doneminde-dil.html

22.03.2021

Göktürkçe(Runik) daha iyi olurdu sanırım.

30.05.2018

Elon musk reiss sağ olsun gelecekte böyle problemler olmayacak. Artık uzaya çıkan uzay mekiği roketlerini dünyaya atmıyor, roketleri kontrollü olarak indiriyorlar. O roketler birkaç kez kullanılabiliyor böylece.

TÜM YORUMLARI OKU (12)